Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/279 E. 2021/339 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/279
KARAR NO : 2021/339
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI : 2015/1237 Esas – 2018/949 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından … plakalı aracın, kasko poliçesi ile sigortalandığı, 08/09/2014 tarihinde … plakalı aracın tamamen kusuru ile sigortalı araç ile çarpıştığı ve sigortalı aracın hasara uğradığı, hasar bedelinin sigortalıya ödendiği ve davalılardan ödenen bedelin tahsili için başlatılan takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karıştığı beyan edilen … plakalı aracın, müvekkiline sigortalı olduğu, kaza tarihi itibariyle maddi hasarda araç başına teminatın 26.800,00 TL olduğu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğundan bahisle öncelikle kusur durumunun belirlenmesini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın iş konusunun, “Ulaştırma araçlarını bulundurmak, kullanmak, kiralamak” olduğunun belli olduğu, dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı araç her ne kadar trafikte müvekkili adına kayıtlı ise de uzun süreli otomobil kira sözleşmesi ile dava dışı … San. Ve Tic. Ltd. Şti’ne kiralandığı ve zilyetliğinin devredildiği, dava konusu trafik kazasına karışan … plakalı aracın kiralandığı hususunun sabit olduğu ve müvekkilinin işleten olmadığından bahisle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 1-Davalı … şirketi aleyhine açılan davanın reddine 2-Davalı … Anonim Şirketi aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu …. İcra dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 3447,38 TL asıl alacak ve 167,66 TL işlemiş faiz üzrerinden devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, 3-Her ne kadar davacı tarafça icra inkar tazminatı talebinde bulunulmuş ise de takibe konu alacağın likit olmadığı anlaşılmakla talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Her iki davalı yönünden davanın tümden kabulü gerektiğini, hükme esas alınan Bilirkişi raporunda, kusur oranı belirlenirken kazanın oluşum biçimi ve özellikle çarpma noktaları ve sürücü beyanları göz ardı edildiğini, kazanın oluşumu ve kusur durumunun tamamen hatalı tespit edildiğini, kusur tespiti yönünden daha önce tanzim edilen bilirkişi raporu ile açıkça çelişmekte olduğunu, çelişki giderilmeksizin hüküm oluşturulduğunu, ayrıca davalıların cevap dilekçeleri ve delilleri süresinde olmadığı halde, bilirkişi raporunda ve Yerel Mahkeme tarafından yanılgı ile dikkate alındığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedeli açısından girişilen takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Somut olayda kaza; davacı tarafa sigortalı … plakalı araç kavşak mahalline geldiğinde, kavşağa giren dava dışı sürücü yönetimindeki … plakalı araçların çarpışması sonucu meydana gelmiştir.Mahkemece aldırılan 17/04/2017 tarihli kusur raporunda … plakalı araç sürücüsünün % 75 oranında, … plakalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu görüşü açıklanmış, 10/01/2018 tarihli kusur ek raporunda … plakalı araç sürücüsünün % 25 oranında, … plakalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu görüşü açıklanmış, Trafik kazaları ve kusur uzmanı bilirkişiden alınan 07/08/2018 tarihli kusur raporunda … plakalı araç sürücüsünün % 25 oranında, … plakalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu görüşü açıklanmış olup, kök ve ek rapordaki çelişkinin giderilmesi amacıyla alınan 07/08/2018 tarihli kusur raporunun, ek rapor ile örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davacı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. KTK’nın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 85/1. maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. ” maddenin son fıkrasına göre ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” İşletenin bu sorumluluğu bir tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır. Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüdür (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28/02/2019 tarih, 2016/6712 E. ve 2019/2237 K. sayılı kararı).Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hâkimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmam … şirketine kiraya verildiği anlaşılmakta ise de kira süresine ilişkin bir belirtme olmadığı, … plakalı araç açısından 01/08/2014 tarihiyle kiralama bedeli ve geçiş ücreti açısından, 01/09/2014 tarihiyle kiralama bedeli ve geçiş ücreti açısından ve 17/10/2014 tarihiyle geçiş ücreti açısından fatura düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre aracın uzun süreli kiralanmasına ilişkin bir kira sözleşmesi sunulmadığına göre, aracın uzun süreli olarak kiraya verildiği yönündeki savunmanın ispat edilemediği, davalı şirketin işleten sıfatının devam ettiğinin kabulü ile tazminattan sorumlu tutulması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu hususa değinen istinaf talebi yerindedir.Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:Davanın KISMEN KABULÜ ile,1-Davalılar aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, davalıların İstanbul Anadolu …. İcra dairesinin … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 3.447,38 TL asıl alacak ve 167,66 TL işlemiş faiz üzrerinden devamına, asıl alacak miktarına takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine,2- Her ne kadar davacı tarafça icra inkar tazminatı talebinde bulunulmuş ise de takibe konu alacağın likit olmadığı anlaşılmakla talebinin reddine,3- Alınması gereken karar ve ilam harcı 246,94 TL olduğundan peşin alınan 163,07 TL’nin ve icra takibi için yatırılan 72,43 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 11,44 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,4- Davacı tarafça yatırılan 163,07 TL peşin harç ile 72,43 TL takip harcı olmak üzere toplam 235,50 TL harcın davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,5- Davacı tarafça iş bu dava için yapılan 188,00 TL tebligat ve posta gideri ile 1.500,00 TL bilirkişi ücretinden ibaret toplam 1688,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre belirlenen 421,23 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, arta kalan kısmının davacı yan üzerinde bırakılmasına,6 – Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,7- Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi vekalet ücreti maktu vekalet ücretinden az olamayacağından 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,8- Davacı tarafça yatırılan gider avansından kararın tebliğ gideri karşılandıktan sonra arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 101,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/02/2021