Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2753 E. 2021/2085 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2753
KARAR NO: 2021/2085
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI: 2018/483 Esas – 2019/430 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacılardan …’ın 20/02/2012 tarihinde amcası …’a ait … plakalı aracı kullanırken, davalı … Ltd. Şti’ye ait davalılardan …’ın kullandığı … plakalı kamyonun çarpması sonucu yaralandığını ve felç olduğunu, müvekkilinin % 98 vücut fonksiyon kaybına uğradığını, halen ailesinin desteği ile temel insani ihtiyaçlarını karşıladığını, kazanın davalının kavşağa girerken hızını düşürmediğinden kaynaklandığını, diğer davalılar … Ltd. Şti’nin aracın sahibi olmasından dolayı, davalı … Sigorta A.Ş.’nin aracın zorunlu mali sigortacısı olduğundan sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi ve 290.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … şirketi ile … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; olayın meydana gelmesinde tüm kusurun davacı yana ait olduğunu, davacı yanın içinde bulunduğu aracın tüm trafik kurallarını ihlal ederek, ana yola kontrolsüz ve ani bir şekilde çıktığını ve müvekkili …’ın sevk ve idaresindeki aracın normal seyrinde yol almakta iken aniden ana yola kontrolsüz bir biçimde çıkan davacı yana ait aracın kazanın meydana gelmesinde asli ve tek kusurlu taraf olduğunu, müvekkilinin hız sınırını aşmadığını, olayın meydana gelmesinde müvekkili davalı araç sürücüsüne ait herhangi bir kusur bulunmadığı için davacı yanın meydana gelen kaza nedeni ile uğradığı zararı müvekkili davalılardan talep etmesinin haklı ve hukuki bir dayanağının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; yetki ve husumet yönüyle ilk itirazlarda bulunduklarını, tedavi masrafları bakımından davanın SGK’ya yöneltilmesi gerektiğini, kusur bakımından kaza ile ilgili değerlendirme yapabilmek için olayın meydana geliş şekli, yer ve nedenler konusunda bilgilerin bulunması gerektiğini, bu konuda davacı tarafın delillerini sunması gerektiğini, ayrıca alacağın muaccel olmadığı için faiz isteminin yersiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafın maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, Davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin ise kısmen kabulüne ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Ltd. Şti. ve … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Ltd. Şti. ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Adli Tıp Kurumu tarafından verilen rapor kapsamında davacı …’ın maluliyetinin %51 olduğunu, Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin 01/12/2015 tarihli raporu ile meydana gelen kazada davacının %80 sürücünün %20 oranında kusuru olduğunun kabul edildiğini, meydana gelen kazada müvekkilinin davalı sürücünün herhangi bir kusurunun olmadığını bu nedenle müvekkil davalıya %20 oranında kusur izafesine yönelik Adli Tıp Raporuna itirazlarının yerel mahkemece nazara alınmadığını, davacı yanın ilk dava ikamesinde davacının %98 oranında malul kaldığı ve tüm kusurun davalı sürücüde olduğu iddiası ve gerekçesi ile talep edilen manevi tazminat miktarları gözetilmeden dosya kapsamındaki maluliyet oranı, kusur oranı, mali ve içtimai durum nazara alınmaksızın davacı … lehine 40.000,00 TL manevi tazminat ile diğer davacılar lehine 15.000,00 TL olmak üzere toplamda 55.000,00 TL olarak hüküm altına alınan manevi tazminata itiraz ettiklerini, davacı yanın maddi tazminat talebinden feragat etmesine rağmen davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine de itiraz ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 20.02.2012 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı tanker ile davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sol yan kısımlarına çarpması neticesinde yaralanmayla sonuçlanan dava konusu kazanın meydana geldiği, davacı yaralanan …’ın, birlikte yaşadığı … ve …’ın anne ve babasının manevi tazminat, davacı yaralanan …’ın ayrıca maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Kaza tespit tutanağında davalı sürücü …’ın KTK 51/1-a maddesini ihlalden kusurlu, oto sürücüsünün asli kusurlu olduğu belirtilmiş; Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesi’inden alınan raporda ise davalı sürücü …’ın idaresindeki tanker ile meskun mahal ve kavşak olan olay mahalline yaklaşırken hızını yeterince azaltmadığı, dikkatsiz ve tedbirsiz şekilde seyri neticesinde sağından kavşağa giren araca çarpmayı engelleyecek şekilde tedbir almakta yetersiz kalması ile karıştığı kazada %20 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’ın idaresindeki otomobille kavşağa geldiğinde, kavşak başındaki “DUR” levhasının varlığına rağmen mevcut seyir hızıyla kavşağa giriş yaptığı, anayolu takiben seyreden davalı sürücü idaresindeki aracın istikamet şeridini kapattığı anlaşılmakla meydana gelen kazada %80 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Bu durumda kaza tespit tutanağı ile ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporu olayın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olup birbirleri ile örtüştüğünden kusura ilişkin istinaf yerinde değildir. ATK’dan alınan maluliyet raporuna göre davacı …’ın trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle %51 oranında malul kaldığı, iyileşme süresinin 3 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Davacı … ile davacı yaralanan …’ın resmi nikahları yok ise de müşterek çocuklarının olduğu, birlikte yaşadıkları, nüfus kayıtları tanık beyanları ve ekonomik sosyal durum araştırmasından sabit olduğundan tazminat isteme hakkı bulunduğundan bu davacının aktif husumet yokluğuna ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Dava tarihinden sonra yargılama devam ederken davalı sigorta şirketi ile sulh protokolu yapılması nedeniyle davacı vekili maddi tazminat talebinden feragat etmiştir. Burada hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında sulh protokolü ile kavuştuğu için feragat etmiş esasen dava konusuz kalmıştır. Davacı taraf davadan önce ödeme yapılmaması nedeniyle dava açmakta haklıdır. Davalı kendisine karşı dava açılmasına yine kendisi sebebiyet vermiştir. Bu nedenle feragat sebebiyle reddedilen davada diğer müteselsil sorumlular lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2017/3046 Esas 2019/9892 Karar sayılı ilamı). Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesinde, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. “. Yine 56/2.maddesinde ise “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hükümler gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalara göre, kazanın oluş şekli, tarafların kusur oranları, davacı …’da ki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı, iyileşme süresi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde, yaralanmanın ağır bedensel zarar mahiyetinde olmasına göre TBK’nın 56/2. maddesi kapsamında davacı …’ın birlikte yaşadığı … ile annesi ve babası olan diğer davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu ancak davacı … yönünden belirlenen manevi tazimnatın bir miktar fazla olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı, 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinin uygun olacağı kanaatine varıldığından bu yöne değinen davalı vekili istinaf talebinin … yönünden yerinde olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalılar … Ltd. Şti ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalılar … Ltd. Şti ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı tarafın maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle REDDİNE 2-Davacı tarafın manevi tazminat taleplerinin ise KISMEN KABULÜNE Davacı … için 25.000 TL, dava sırasında ölen baba … için 5.000 TL, anne … için 5.000 TL ve eş … için 5.000 TL olmak üzere toplam 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 22.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Ltd. Şti ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine Dava sırasında vefat eden baba … lehine hükmedilen 5.000 TL manevi tazminatın miras hisseleri oranında 1.250 TL …’a, 1.250 TL …’a, 1.250 TL …’a ve 1.250 TL …’a verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, Maddi tazminat bakımından; 3-Feragat deliller toplandıktan sonra yapılmış olmakla 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40-TL karar harcının 2/3’ü olan 29,60-TL’ nin peşin harçtan mahsubu ile bakiye 14,80 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 4-Talep olmaması nedeniyle vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, Manevi Tazminat bakımından; 5-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.732,40 TL karar harcının mahkememiz veznesine yatırılan 24,30-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 2.708,10 TL karar harcının davalılar … Ltd. Şti ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, 6-Suç üstü ödeneğinden karşılanan 2.284,00-TL Adli Tıp Kurumu ücreti ve 790,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.098,30-TL yargılama giderinin red ve kabul orarına göre 427,35-TL’sinin davalılar … Ltd. Şti ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, bakiye kalan 2.667,95-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına, 7-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat yönünden kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti ve …’dan alınarak davacı tarafa verilmesine, 8-Davalılar … Ltd. Şti ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre manevi tazminat yönünden red edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara (… Ltd. Şti ve …) verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalılar … Ltd. Şti ve … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalılar … Ltd. Şti ve … tarafından yapılan 49,70 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacı …’dan tahsili ile davalılar … Ltd. Şti ve …’a verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık, diğer davacılar yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere; oy birliği ile karar verildi.29/11/2021