Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2741 E. 2019/3616 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/2741
KARAR NO : 2019/3616
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 12/09/2019
NUMARASI : 2019/2570 Hakem Kar. Saklama – 2019/58 Karar(İtiraz Hakem Heyeti 14/03/2019 tarih, 2019/İHK-1874)
DAVA : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı Sigorta Tahkim Komisyonu/İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.11.2016 tarihinde davalı … şirketine sigortalı … plakalı araç ile … plakalı motosikletin karıştığı kazada motosiklet sürücüsü …’nın yaralandığı ve malul kaldığını, Dokuz Eylül Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporda davacının %15,20 oranında meslekte kazanma gücü kaybı olduğunu ve geçici iş göremezlik süresinin 270 gün olduğunun tespit edilmesi üzerine sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 19.500,00 TL sürekli iş göremezlik ve 500,00 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 20.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 83.107,00 TL’ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, müvekkilinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, öncelikle başvuru sahibi tarafından dava konusu kazanın meydana gelmesinde sigortalının kusurlu olduğunun ispat etmesi gerektiğini, davacının maluliyetinin bulunmadığını, sigorta komisyonunun aksi kanaatte olması halinde davacının kaza nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda ATK’dan yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınması gerektiğini, aktüer bilirkişi tarafından aktüer hesaplaması yapılırken TRH 2010 tablosunun ve teknik faiz oranlarının kullanılması gerektiğini belirterek başvurunun reddini talep etmiştir.Uyuşmazlık Hakem Heyeti, başvuru sahibinin talebinin kabulü ile 74.656,00 TL sürekli iş göremezlik ve 8.451,00 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 83.107,00 TL tutarındaki tazminatın 05.07.2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar vermiş, davalı vekilinin itiraz etmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti, davalı vekilinin itirazının kabulüne, başvuru sahibinin başvurusunun dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı tarafından, kaza tarihi itibariyle Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun rapor alınmasını talep ettiğini, poliçe tanzim tarihinin 23.02.2016 olduğunu davalının talep ettiği Yönetmeliğin yürürlük tarihinin ise 26.04.2016 olduğunu, sigorta şirketleri ile şahıslar arasında imzalanan poliçelerin hukuki nitelikleri ve teminat kapsamları poliçe tanzim tarihi itibariyle taraflarca bilinip üzerine uzlaşılarak imzalanmakta olup poliçe süresi içerisinde meydana gelen hukuki değişikliklerin tarafları bağlamayacağının açık olduğunu, kanunların geriye yürümeyeceği ilkesine aykırı olarak Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararda poliçe tanzim tarihinin değil kaza tarihinin dikkate alındığını, gerek Sigorta Tahkim Komisyonu gerek yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca dikkate alınması gereken tarihin poliçe tanzim tarihi olduğunu, yapılan hukuki değişikliğin poliçe tanzim tarihinden sonra olması sebebiyle sigorta şirketinin talebinin reddi ile İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Dava, maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İHH tarafından verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinin “Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.” hükmü ile Sigorta Tahkime başvuru için Sigorta şirketine başvurulması zorunlu hale getirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen Sigorta şirketine başvuru koşulu da mahiyeti itibariyle eksik evrakların tamamlanması ya da dava tarihinden sonra başvuru yapılması suretiyle her zaman giderilmesi mümkün olduğundan usul ekonomisi ilkesi gereğince tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 11/12/2018 tarih, 2018/4932 Esas ve 2018/12056 Karar sayılı kararında “Dairemiz uygulamalarında sigorta davalarında örneğin dain-mürtehinden muvafakat alınması, İİK’nin 277. maddesinden kaynaklanan davada “aciz belgesi” gibi dava şartı ibrazı olarak kabul edilen hususlar bu eksiklik varsa dava usulden red edilmemekte bu eksiklik tamamlatılmaktadır. Somut olayda davacılar destek zararının tazmini için Güvence Hesabı’na yazılı olarak başvurmadan doğrudan doğruya dava açmış iseler de, salt yazılı başvuru hususu belirli bir süre verilerek tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olmakla, mahkemece davacılara davalı …ya yazılı müracaat etmeleri için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği ” yönünde karar verilerek KTK’nın 97. maddesinde getirilen başvuru koşulunun tamamlanabilir dava şartı olduğu kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, Sigorta şirketine başvuru tarihi 21/06/2017 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup başvuru tarihinden önce davalı … Şirketine yapılan başvurunun eksik evrak nedeniyle karşılanmadığı, başvuran hakkında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun sunulmadığı anlaşılmaktadır. Eksik olduğu bildirilen kesin ve sürekli maluliyet oranını gösterir sağlık kurulu raporunun alınması için geçecek süre nazara alındığında KTK’nın 97. maddesinde öngörülen 15 günlük cevap süresinin makul olmayacak şekilde aşılması sonucu doğacağından başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü gerekir. Bu durumda davalı … Şirketine yapılan başvuru sonuçsuz kaldığından KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulunun yerine getirildiği ve olumsuz sonuçlandığı kabul edilerek 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/13.maddesinde ki başvuru koşulunun da yerine getirildiği kabul edilerek, davalı vekilinin diğer itirazları hakkında karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde usulden red kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. Açıklanan gerekçeyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılarak diğer itiraz sebepleri hakkında değerlendirme yapılarak karar verilmek üzere dosyanın Sigorta Tahkim Komisyonuna iadesi için mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; yukarıda esas ve karar numarası yazılı İtiraz Hakem Heyeti kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yeniden değerlendirme yapılıp karar verilmesi için Sigorta Tahkim Komisyonuna iade edilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-6728 sayılı Yasa’nın 36. maddesi ile değişik 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı 1 sayılı Tarifenin A) Mahkeme Harçları başlıklı bölümünün III- Karar ve ilam harcı başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,4-Peşin alınan karar harcının İlk Derece Mahkemesince istinaf talep edene iadesine,5-İstinaf başvurusu için davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin, Sigorta Tahkim Komisyonunca verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına,7- İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/10/2019