Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/265 E. 2021/174 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/265
KARAR NO : 2021/174
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİH: 28/05/2018
NUMARASI: 2015/211 Esas – 2018/691 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29/07/2014 günü dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin, yolun virajlı bölümünü döndükleri sırada aracın sağ arka kapasının açılması nedeniyle araçtan düşerek yaralandığını, müvekkilinin bu kazadan sonra vücut fonksiyonlarını kaybettiğini, müvekkilinin söz konusu kaza nedeni ile iş gücü kaybı ve ayrıca kazadan sonra çalışamamasından dolayı maddi kazanç kaybına uğradığını, ayrıca ağır maluliyeti nedeni ile bundan sonra da hiçbir iş yapamayacak hale geldiğini, sürekli sakatlığına sebebiyet verilen kazadan dolayı davalı sigorta şirketinin müvekkiline ödemekle yükümlü olduğu miktarın ilk aşamada 1.000,00 TL’sinin davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili bu talebini 24/04/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 35.660,40 TL’ye çıkarmıştır. Davalı vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davaya ve kazaya konu söz konusu … plakalı aracın 19/09/2013-2014 tarihleri arasında müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve davacının maluliyeti oranında olduğunu, bu nedenle kusur ve maluliyet yönünden raporlar aldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin davacıya karşı temerrüdünün söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirketin sorumlu olduğu kanaatine varılması halinde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu tutulması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın dava ve ıslah dilekçelerine göre kabulü ile, 35.660,40 TL sürekli maluliyet tazminatının dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ATK 3. İhtisas Dairesi nezdinde maluliyet tespiti sağlanamadığını, 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesi kapsamında dosyaya ibraz edilen “uzman görüşü” ile delillendirildiği üzere kazazedenin maluliyetinin en fazla %22 oranında olması gerekirken Karadeniz Teknik Üniversitesinden temin edilen maluliyet raporu ile %38 oranındaki kusurla fahiş bir hesaplama yapıldığını, mevzuata uygun olarak ATK nezdinde maluliyet tespiti yaptırılarak maluliyetin tespitinin sağlanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan maluliyet, kusur ve aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK’nın 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde maluliyet, kusur oranı ve aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden kusur, maluliyet ve aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmayacağından davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.435,96 TL harçtan peşin alınan (35,90+573,09)=608,99 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.826,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.04/02/2021