Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2626 E. 2021/2014 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2626
KARAR NO: 2021/2014
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/05/2019
NUMARASI: 2016/303 Esas – 2019/513 Karar
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; dava dışı …’nin yönetimindeki iş makinasının 17/12/2012 tarihinden Edirne İli Keşan İlçesinde müteveffa …’a çarpması neticesinde müteveffanın ağır yaralandığını ve yapılan tüm müdahalelere rağmen vefat ettiğini, kazada dava dışı …’nin kusurlu olduğunu, kazaya konu aracın iş makinası olmasından dolayı plakası vb ayırt edici özelliği bulunmadığından zorunlu mali mesuliyet sigortası tespit edilemediğini, mütevveffanın SGK hizmet dökümünde aylık gelir ortalamasının 1.152,20 TL olduğunu, işlemiş dönem hesabında bilinen son ücretin aynı dönem asgari ücretle oranlanması yoluyla dönemlik gerçek gelirin bulunması gerektiğini, müvekkilinin evli ve bir çocuklu olduğunun gözetilerek AGİninde hesaba katılması gerektiğini beyan ederek davacı … adına destekten yoksun kalma tazminatı için şimdilik 1.500,00 TL, davacı … adına destekten yoksun kalma tazminatı için şimdilik 500,00 TL’nin davalıdan tahsili ile yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; plakası tespit edilemeyen araçlar açısından kusur inceleme yapılmasının usul ve yasa gereği olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın KABULÜ ile 84.280,78 TL (davacı … için 77.801,79 TL ve davacı … için 6.478,99 TL olmak üzere) destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; söz konusu olayın kamu alanı değil şantiye sahasında olduğundan dava konusu trafik kazası olmadığından müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili yasa gereği sigortasız aracın kusuru nispetinde sorumlu tutulabileceğinden işverenin kusurundan dolayı müvekkilin sorumluluğuna gidilmesinin yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi tazminat hesabı yaparken davacı eşin yeniden evlenme ihtimali gözardı edilerek hesaplama yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17/12/2012 tarihinde Edirne ili Keşan ilçesinde, … Madenciliğe ait madende çalışmakta olan davacılar murisi …’a dava dışı … yönetimindeki iş makinasının çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacılar murisi hayatını kaybetmiştir. Olayda iş makinası operatörünün kusurlu olması ve kazaya neden olan iş makinasının geçerli trafik sigortasının bulunmaması nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Bu bağlamda, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı; bu haliyle, toplu trafiğin bulunduğu yerler ile karayoluyla bağlantısı olan yerlerin de bu kapsama alındığı belirtilmiştir. Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/12/2015 tarih, 2014/ 5898 E. ve 2015/ 14368 K. sayılı kararı). Somut olayda kaza şantiye sahası içeresinde meydana gelmiştir. Meydana gelen kaza nedeniyle, Mahkemece talimatla yapılan keşif sonucu alınan kusur raporunda, olayın … Ltd. Şti. ait taş işletmesinin içerisinde meydana geldiği, ancak taş işletme ocağına bağlantısı bulunan stabilize yolun mevcut alanda taş işletmeciliği faaliyetinde bulunan gerçek ve tüzel kişiler tarafından kendi imkanları doğrultusunda açtıkları ve Mecidiye Beldesi İbrice Limanına giden 22/53 İl yolu olduğu, ve bu yol ile bağlantısı bulunduğu tespit edilmiştir. Bu durumda davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (şantiye sahası) karayolu ile bağlantısı bulunmaktadır. 2918 sayılı KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Bu nedenle meydana gelen zarar trafik kazasıdır. Bu yönden davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın %50 kusurlu olduğu belirtilmiş, yapılan aktüer hesapta da, kusur oranları neticesinde hesaplama yapıldığından, davalı vekilinin bu yöndeki itirazları da yerinde değildir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, sağ kalan eşin olay tarihindeki yaşı, çocuk sayısı, sosyal yaşantısı ve ekonomik durumu göz önünde bulundurularak evlenme ihtimali belirlenmektedir. Dosya kapsamından davacı eşin ev hanımı olduğu anlaşıldığından çocuk geçim indirimi yapılamayacaktır. Ancak sağ kalan davacı eşin yeniden evlenme ihtimali ( kaza tarihinde 39 yaşında) oranında (AHİM tablosuna göre %9) indirim yapılmadan hesaplanan tazminata hükmedilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden sağ kalan davacı eşin kaza tarihindeki yaşı ve çocuk sayısı dikkate alınarak AHİM tablosuna göre yeniden evlenme ihtimali değerlendirilmek suretiyle tazminatın belirlenmesi için ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2021