Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2623 E. 2021/96 K. 27.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/2623
KARAR NO : 2021/96
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI : 2015/188 Esas – 2019/360 Karar
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/01/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin maliki bulunduğu, … plakalı aracın genişletilmiş kasko sigortası paket poliçesi ile …. A.Ş. tarafından sigortalandığını, sigortalı aracın 15/11/2014 tarihinde sürücü … yönetiminde olduğu sırada meydana gelen trafik kazası neticesinde ağır hasara uğradığını, kaza sonrasında sigorta şirketine başvuru yapılarak tazminat talep edildiğini, davalı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen yazı ile alkollü içki alarak araç kullanmak nedeniyle herhangi bir hasar tazminatın ödenmeyeceğini bildirdiklerini, alkollü araç kullanma iddiasını hiçbir şekilde kabul etmediklerini bunu durumun hastane sonuç raporu ile de kanıtlandığını, 62.243,39 TL tazminat alacağının 35.000,00 TL’sini ödeme tarihi olan 05/12/2014, 27.243,39 TL’sini ise 14/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle: davaya konu … plaka numaralı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, anılan kasko aracın sürücüsünün trafik kazası sonrası resmi görevlilerin gelişini beklemeden kaza mahalini terk ettiğini, bu durumun sürücü firar kaydı ile belirlenmiş bulunduğunu, sürücünün çarptığı … plakalı araç sürücüsü …, … plakalı araç sürücüsü …’in ve … plakalı araç sürücüsü … tarafından verilen yazılı beyanlarında yer alan anlatımlarına göre tüm bu araçların hasarlanması ile sonuçlanan çok taraflı kazaya neden olan kasko sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunun anlaşıldığını, sürücüden kazadan 6 saat sonra kan örneği alındığını ve 0,018 promil oranında alkollü olduğunun tespit edildiğini bu durumun kazanın alkolden dolayı kaynaklandığının göstergesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan 10/04/2018 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak …. Kaza anında … alkol düzeyinin yasal sınırlarının üstünde olduğunu gösterecek somut bir alkol değeri bulunmadığı için sadece aradan geçen zaman dikkate alınarak yapılacak hesaplamaya göre kazanın meydana gelmesinde münhasıran alkolün etkisinin olduğunun söylenemeyeceği … şeklinde kanaat belirtilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda sürücünün kaza anında alkollü olduğunun anlaşıldığı şeklinde açıklama yapılmış olmasının yerel mahkeme tarafından bilirkişi raporunun hatalı değerlendirilmiş olduğunu göstermekte olduğunu, sürücünün kaza anında alkollü olduğunu ve kazanın münhasıran alkolün etkisinde meydana geldiğini ispatlar herhangi bir delil veya bilirkişi görüşü bulunmamasına rağmen sayın mahkeme tarafından sürücünün alkollü olduğunu ve bu sebeple kaza yerinden ayrıldığı gerekçesi ile sürücünün, olay yerinden ayrılmış olmasının başlı başına teminat dışı hal olarak kabul edip poliçe genel şartlarının A.5.10 maddesi kapsamında olduğu belirtilerek verilen kararın haksız ve hukuka aykırı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, kasko sigortacısının, kazanın teminat dışı haller içerisinde gerçekleştiğini belirterek hasar bedelini ödememesi üzerine sigortalının açtığı tazminat davasıdır.Uyuşmazlık kazanın Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5 teminat dışında kalan zararlar başlıklı 5.5. maddesi kapsamında teminat harici halde gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığını ispat yükü, 6762 sayılı TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün ve 2005/11-624-713; YHGK 10.12.2014 gün ve 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. sayılı ilamları).Davacının işleteni olduğu … araç için davalı …A.Ş. Tarafından 18/04/2014 – 18/04/2015 tarihleri arasındaki dönem için Genişletilmiş Kasko Sigortası Paket Poliçesi düzenlenmiştir. Somut olayda; sigortalı aracın sürücüsünün olaydan sonra firar ettiği kaza tarihinin 18:45 olduğu halde sürücünün 01:22 saatinde müracaat ettiği ve alkol tespiti yaptırıldığı kan örneğine göre müracaat ettiği tarihte kandaki alkol oranının 0,018 promil alkol olduğu belirlenmiştir.Mahkemece Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulundan kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediği konusunda rapor istenmiş, ATK raporunda “Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 16/11/2014 tarihinde, saat 01:22’de … alınan kanda saptanan 1,8mg/dl =0,018 promil Etanol düzeyi ölçüm yapılan cihazın saptayabildiği alt sınırın altında kaldığından kişinin kan alım anı itibariyle alkolsüz olarak değerlendirilmesi gerektiği, bu durumun ilk ölçüm ile kan numunesi alımı arasındaki sürenin her hangi bir anına kadar geçen zaman dilimi içerisinde vücuttan atılarak sıfır düzeyine inebilecek alkolden mi, … ilk ölçüm anında da alkolsüz olmasından mı kaynaklandığının mevcut verilerle ayırt edilemediği, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği; kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu gibi diğer koşulların kazadaki rolünün tıbbi bir konu olmadığı, kusur durumunun tespitinin istenmesi hâlinde Trafik İhtisas Dairesi’nden görüş alınabileceği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde belirlemesi yapılmıştır. Davalı … şirketinin bu rapora itirazı üzerine mahkemece içerisinde nörolog bilirkişinin de bulunduğu 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmış kazanın meydana gelişinde dava konusu araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu belirlenmekle birlikte “sürücü … alkol düzeyinin ölçümü için herhangi bir tetkik yapılmadığı ve kaza anında alkol düzeyinin yasal sınırların üzerinde olduğunu gösterecek somut bir alkol değeri bulunmadığı için sadece aradan geçen zaman dikkate alınarak yapılacak hesaplamaya göre … kaza anında kanında alkol olup olmadığını söylemek mümkün değildir.” şeklindeki nöroloji bilirkişi beyanına göre heyet olarak kazanın meydana gelmesinde münhasıran alkolün etkisinin olduğunun söylenemeyeceği şeklinde rapor tanzim edilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine heyet içerisinde bulunan nöroloji uzmanı bilirkişiden ” alkol ölçümünün yapıldığı saat ile kazanın meydana geldiği saat arasında geçen süre gözetilmek suretiyle alkolün yarılanma oranı ve bilimsel veriler ışığında davacının muhtemel alkol oranının açıkça bildirilmesi için ek rapor istenmiştir. Nöroloji uzmanı bilirkişi raporunda teknik inceleme sonucu kaza anında alkol değerinin 99,3 mg/dl varsayılabileceğini belirtmiş ancak Ali Dönmez’de kanda saptanan etanol düzeyinin 1,8 mg/dl (0,018 promil) düşük bir değer olduğunu, literatür bilgilerinin ışığında değerlendirildiğinde kaza sonrası alınan besinlerle veya ilaçlarla kanda bu düşük düzeydeki alkolün saptanmış olması veya kan alımı sırasında cildin alkol ile temizlenmiş olması veya cihaza bağlı teknik nedenlere bağlı olarak da 1,8 mg/dl etanol saptanmış olma ihtimali bulunduğunu ayrıca alkolün refleks, koordinasyon ve denge üzerine olası olumsuz etkilerinin değerlendirilmesi için nörolojik muayenenin önem taşıdığını, dava konusu dosyada buna ilişkin bilgi bulunmadığını, …. Sonuç olarak sadece aradan geçen zaman dikkate alınarak yapılacak hesaplamaya göre ve eldeki mevcut verilere dayanarak … kaza anında yasal sınırları üzerinde alkollü olduğunun tespit edilemeyeceği görüşünde bulunmuştur. Davalı … tarafından kazaya uğrayan diğer araç şoförlerinin yazılı beyanları dosyaya ibraz edilmiştir. Bu şoförlerin yazılı beyanında kazadan sonra kazaya sebebiyet veren araç şoförünün olay mahallini terk ettiğini belirtmişler. Olaydan hemen sonra şoföre yönelik herhangi bir olumsuz hareket saldırı durumundan bahsetmemişlerdir. Mahkemece Kasko Genel Şartları A.5.10 maddesine dayanarak dava reddedilmiştir. Mahkemece gerek ATK’dan alınan rapor ve gerekse içerisinde nörologda bulunan bilirkişi heyetinden alınan rapor içeriğine göre sürücü … alkol düzeyinin ölçümü için herhangi bir tetkik yapılmadığı ve kaza anında alkol düzeyinin yasal sınırların üzerinde olduğunu gösterecek somut bir alkol değeri bulunmadığı için sadece aradan geçen zaman dikkate alınarak yapılacak hesaplamaya göre … kaza anında kanında alkol olup olmadığını söylemek mümkün olmadığı yönünde ki değerlendirme ve kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmemiş olmasına göre oluşan hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı kaldığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre sigortalı aracın hasar bedeli işçilik bedeli de dahil edilerek ve iskonto da yapılarak 56.247,78 TL olarak hesaplanmıştır. Bilirkişi raporunun sigortalı aracın hasarlı parçaları dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığı anlaşıldığından bu rapordaki hesaplanan 56.247,78 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne dair aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:Davanın KISMEN KABULÜNE,1- 56.247,78 TL’nin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 2-Alınması gereken 3.842,28 TL ilam harcından peşin yatırılan 1.062,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.779,31 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davacının peşin yatırdığı 27,70 TL başvurma harcı ile 1.062,97 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan gider avansından harcanan 247,70 TL tebligat ve posta gideri, 1.500,00 TL bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 1.747,70 TL yargılama giderinden davanın red/kabul oranına göre hesap ve takdir edilen 1.579,35 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan Daire karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca uyarınca kabul edilen kısım üzerinden hesap ve takdir edilen 8.112,21 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan Daire karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca uyarınca reddedilen kısım üzerinden hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,7-Taraflarca yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 45,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/01/2021