Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/261 E. 2021/283 K. 19.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/261
KARAR NO : 2021/283
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/11/2018
NUMARASI : 2015/534 Esas – 2018/848 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 19/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 02.11.2014 tarihinde saat: 05.00 sıralarında sürücü … sevk ve idaresinde bulunan, … ait … plakalı aracın karıştığı kaza sonucu ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazasının oluşumunda davalı şirket tarafından sigortalı bulunan … plakalı aracın sürücüsü olan … kusurlu bulunduğunu, kaza neticesinde müvekkilin eşi olan araç sürücüsü … İzmir Seka Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığını, kusurlu olan aracın, davalı şirket nezdinde karayolları motorlu araçlar mali sorumluluk sigortalı poliçesi ile sigortalı olduğunu, müteveffanın emekli olup emekli aylığı kesinti ile birlikte 1.050,00 TL iken ayrıca özel bir firmada çalışıp aylık geliri de 3.500,00 TL olmak üzere toplamda 4.550,00 TL aylık geliri bulunduğunu, davalı şirkete 23.01.2015 tarihli dilekçe ile destekten yoksun kalma tazminatının ödenmesi için başvuru yaptığını, davalı şirket müvekkiline bir miktar ödeme yaptığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının sigorta şirketine başvuru tarihi olan 23.01.2015 tarihinden itibaren 8 iş gününün bitiş tarihi olan 31.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 52.010,63 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi tarafından dava konusu taleplere yönelik tazminat ödemesi yapıldığından davanın reddi gerektiğini, görülen davanın açılmasından önce davacı tarafça müvekkili sigorta şirketine başvurulmuş olduğu ve başvuru neticesinde sigortalı araç sürücüsünün davaya konu taleplerine ilişkin 06.04.2015 tarihinde 76.808,00 TL tazminat ödendiğini, müvekkili sigorta şirketinin değerlendirmeleri sonrasında yapılan ödeme neticesinde, şirketin poliçeden dolayı sorumluluğu sonra ermiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 52.010,63-TL tazminatın 05/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sürücünün kendi kusuruyla sebep olduğu kazada üçüncü kişilerce destekten yoksun kalma tazminatı talep edilemeyeceğini, somut olayda, davacının desteğinin dava konusu zararlara kendi kusuru ile sebebiyet verdiği bu nedenle davacının, TBK m.52 (EBK. m.44) ve KTK’nın 86/2.maddesindeki düzenlemeleri karşısında trafik sigortacısına taleplerini yöneltemeyeceğini, dava konusu kazanın 02.11.2014 tarihinde meydana geldiği dikkate alındığında, 16.10.2018 tarihindeki ıslaha konu taleplerin KTK’nın 109.maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, müteveffa sürücünün desteğinden yoksun kalan davacının, KTK’nın 109/1 maddesindeki 2 senelik zamanaşımı süresi ile bağlı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 02.11.2014 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davacının miras bırakanı sürücü …ın sevk ve idaresindeyken tek taraflı kaza yapması sonucu, … vefat ettiği, davacının bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Davacıların desteği müteveffa … ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacının hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacının uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları).Davacı murisinin sürücüsü olduğu araç ile 02.11.2014 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat etmiştir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girdiğinden somut uyuşmazlıkta uygulanması olanaklı değildir. Bu halde yukarıya aktarılan Yargıtay kararları gereğince davacının, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulunduğu, bu nedenle murisin kusurunun, davacıya yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebileceği anlaşıldığından bu hususa yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Somut olayda; davacının murisi sürücü konumunda iken, 02.11.2014 tarihinde meydana gelen kaza sonucu vefat etmiştir. Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 02.11.2014 tarihi ile ıslah tarihi olan 22/05/2015 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşıldığından zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.552,84 TL harçtan peşin alınan 888,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.664,63 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/02/2021