Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2517 E. 2021/1948 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2517
KARAR NO: 2021/1948
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/05/2019
NUMARASI: 2016/296 Esas – 2019/459 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.08.2011 günü, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile müvekkili …’un sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin ön tekerlek kısmına çarpması sonucu motosiklet sürücüsü …’un ve motosikletin arka kısmında yolcu olarak bulunan …’un yaralandığını, müvekkilinin 07.02.1993 doğumlu olup kaza tarihi itibariyle 18 yaşında olduğunu ve şöför olarak çalıştığını, kaza dolayısı ile davalının, müvekkilinin işgücü kaybından doğan daimi sakatlık tazminatını müvekkiline ödemekle yükümlü olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ilk aşamada işgücü kaybından doğan toplam 1.000,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu aracın 07/03/2011-2012 tarihleri arasında müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçede teminat limitinin 200.000,00 TL olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusurlu olması halinde söz konusu olduğunu, bu nedenle dosyada önce kusur tespiti yapılması gerektiğini, maluliyet durumunun Adli Tıp Kurumunca tespitinin gerektiğini, ayrıca görev itirazlarının bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 188.248,42 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; UYAP üzerinden 19.02.2019 tarih ve … iş emir numaralı dilekçeleri ile talep ettikleri hususların yerine getirilmediğini, bilirkişi raporuna mesnet hizmet dökümü cetvelinin okunaklı bir suretinin taraflarına gönderilmeden dosyanın karara çıkmış olduğunu, sgk başkanlığı hizmet dökümü cetvelinin dosyada da okunaksız olduğunun görüldüğünü, hizmet dökümü cetvelinin altında yer alan belge doğrulama kodu ile internet üzerinden belgeye ulaşılmış olduğunu, hizmet döküm cetvelinde 2016 yılının sadece ocak ayına ilişkin 20 günlük çalışma karşılığı aldığı brüt ücret yer almakta olduğunu, davacının sadece 2015 yılındaki kazancının asgari ücretin üzerinde olduğunu, davacının 2016 yılından sonra çalışıp, çalışmadığı, çalışıyor ise kazancının ne olduğunun beli olmadığını, SGK’dan davacının kazancına ilişkin son durum talep edilerek bilirkişi raporu düzenlenmesi gerekirken nereden, nasıl tespit edildiği belirlenmeyen bir şekilde asgari ücretin 1,82 katı üzerinden bilinen dönem ve bilinmeyen dönem hesaplaması yapılmış olduğunu, oysaki davacının 2015 yılına kadar olan kazancı asgari ücret altında olmakla asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, savunma hakları kısıtlanarak hüküm kurulmuş olduğunu, bilirkişi raporunun tam bir araştırma yapılmadan afaki olarak düzenlenmiş olduğunu, gerçeği yansıtmayan bir rapor olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih, 2016/19993 E. ve 2019/8923 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “Trafik kazası sonucu iş göremezlik nedeniyle ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Kişinin herhangi bir işi yoksa, zarar gören kişinin geliri asgari ücret kabul edilerek bu miktar üzerinden hesaplanacaktır. Zarar gören kişi gelirinin asgari ücret üzerinde olduğunu, bir başka anlatımla herhangi bir iş yerinde çalıştığı yada bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekmekte olup yerel mahkemede bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu nedenle zarar gören davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise çalıştığı iş yerinden trafik kazasının olduğu tarihteki ücret ve tüm gelirlerini gösterir ücret bordrolarını getirtilmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın, mesleğini icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır. Zarar görenin kaza tarihinde çalıştığı iş yerinde aldığı ücretler gelir olarak kabul edilebilir.” Gerçek zararın belirlenmesi için davacının kaza tarihindeki işinin ve gelir durumunun net ve ispata yarar somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir. Dava dilekçesinde davacının şoför olarak çalıştığı belirtilmiş, delil listesinde SGK dökümlerine dayanıldığı görülmüştür. Mahkemece davacının ücret tespitine esas bir araştırma yapılmamıştır. SGK hizmet dökümü çıktısının incelenmesinde davacının 08/2011 tarihli maaşının 700,00 TL olduğu, kazadan önce 25/08/2011 tarihli işten çıkış kaydının bulunduğu; Hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda dosya kapsamında yer alan ceza tutanağında davacının gelirinin 1.200,00 TL olduğunun bildirildiği, söz konusu kazanç tutarının dosyaya sunulan Sosyal Güvenlik Kurumu başkanlığı hizmet döküm cetveli ile uyumlu olduğunu belirtilerek davacının gelirinin yasal asgari ücretin 1,82 olduğu dikkate alınarak zarar hesaplaması yapıldığı görülmüştür. Ancak mahkemece davalı vekili tarafından süresi içerisinde sunulan rapora karşı beyan dilekçesi hakkında değerlendirme yapılmadan, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki ücret tespitinin denetiminin yapılmadan hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır. O halde mahkemece Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/10/2019 tarih, 2016/19993 E. ve 2019/8923 K. sayılı kararında açıklandığı şekilde davacının elde ettiği gelirinin belirlenerek sonucuna göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/11/2021