Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2471 E. 2021/1972 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2471
KARAR NO: 2021/1972
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI: 2016/762 Esas 2019/325 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/02/2016 tarihinde sürücü davalı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmekte olan yaya davacıya çarptığını, davacının ağır derecede yaralandığını, davaya konu kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle aracın sürücüsü, sahibi davalı … ve aracın ZMMS sigortacısı davalı …’nin de sorumlu olduklarını, davalı … şirketine 29/06/2016 tarihinde yazılı olarak başvuru yapıldığını, herhangi bir dönüş yapılmadığını belirterek şimdilik davacının geçici iş göremezlik zararı nedeniyle 300 TL, davacıda oluşan kalıcı hasar ve sürekli iş göremezlik nedeniyle 400 TL, bakıcı masrafı için 150 TL, hastaneye gidiş gelişlerinde oluşan yol masrafları için 150 TL olmak üzere toplam 1.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 15.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, davalılardan … ve …’den müşteren ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın davalı şirkete 05/11/2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk trafik sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığının açıkça belirtildiğini, kazaya karışan sigortalı aracın ticari araç olmaması sebebi ile hükmedilecek faizin yasal olması gerektiğini, söz konusu kazaya ilişkin olarak şirketlerine yapılmı bir başvuru bulunmadığını, aleyhlerine hüküm kurulmasına kanaat getirilmesi halinde, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini beyan etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın meydana gelmesinde davalıların bir kusuru bulunmadığını, kazanın davacının kusurundan meydana geldiğini, davalının aracı ile normal hızda seyrederken davacının aniden yola fırladığını, davalı çarpmamak için çaba sarfetmiş ise de buna muvaffak olamadığını, davacıyı alıp hastaneye götüren davalının neden aniden yola fırladığını sorduğunda davacının kuran kursuna gittiğini geç kaldığı için kursa yetişmek için acele ettiğini söylediğini, davacının biraz ileride yaya geçidi olmasına rağmen yaya geçidini kullanmadığını ve yolu kontrol etmeden karşıdan karşıya geçmeye çalıştığını, davacının emekli olup emekli aylığı aldığını, dolayısı ile herhangi bir maddi kaybı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kazaya ilişkin Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesinde 2016/411 E. Nolu dosyada alınan kusur raporunda Sanık Sürücü …’in asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış olduğunu, huzurdaki yargılamada ise ATK’dan ve İTÜ’den rapor alınmış olduğunu, raporlarda farklı gerekçelerle müvekkiline tam ve asli kusur izafe edilmiş olduğunu, ceza yargılaması devam ederken davanın reddedildiğini, ceza yargılamasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, zira davaya konu kazaya ilişkin hukuk ve ceza yargılamalarında taban tabana zıt kusur raporları oluşturulmuş olduğunu, sonradan öğrendikleri üzere davalı sürücünün ayağından engelli oluşu ve ayak yapısına uygun tasarlanmış araç kullanmamasına ilişkin olarak davalı sürücünün kazayı önlemek amacıyla zamanında fren tedbirine başvurmadığı tespit edilmiş olup mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığını ayrıca yargılama giderleri ve haksız vekalet ücretlerinin de yüklemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 11/02/2016 günü, davalı sürücü … yönetimindeki … plaka numaralı, davalı … adına kayıtlı ve diğer davalı …’ye karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortası poliçesi ile sigortalı kapalı kasa kamyonetin, sağdan, park halindeki araçlara arasından çıkarak karşıya, sola geçmek isteyen davacı …’e çarpması sonucu davacı yaya …’ün yaralanması sebebiyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Uyaptan yapılan kontrolde; Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/411 Esas 2019/732 K. sayılı 19/12/2019 tarihli kararıyla yapılan yargılama sonucunda, kazanın oluşumunda sanık …’in kusursuz olduğu anlaşıldığından beraatine karar verilmiş olduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesinin 2020/817 Esas 2020/2270 Karar nolu ilamıyla da, karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlıkta ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 16/03/2018 tarihli kusur bilirkişi raporuna göre sürücü …’in kusursuz olduğu, yaya …’ün %100 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Bakırköy 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/411 Esas dosyasına sunulan trafik bilirkişi raporuna göre müşteki yaya …’ün tali kusurlu olduğu, sanık sürücü …’in asli kusurlu olduğunun tespit edildiği ancak istinaf yasa yolundan da geçen ceza mahkemesi kararında 01/10/2019 tarihli Adli Tıp Raporundan kazanın oluşumunda sanık …’in kusursuz olduğu anlaşıldığından sanığın beraatine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Kabule göre de davanın reddine karar verildiğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/11/2021