Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2470 E. 2021/2055 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2470
KARAR NO: 2021/2055
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2014/129 Esas – 2019/537 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’ün yönetimindeki, davalı …’in sahibi olduğu; davalı … Sigortanın trafik sigortası teminatı altındaki … plakalı kamyonet ile davacıların murisi …’in yönetimindeki ve sahibi olduğu; davalı … Sigortanın trafik sigortası teminatı altındaki … plakalı motosikletin 11.02.2014 tarihinde kazaya karıştığı; kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ün %100 kusurlu olduğu; kazada motosiklet sürücüsü … ile yolcusu kızı …’in yaralandığı, Kızı … için 2.000 TL defin masrafı ve 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere toplam 12.000 TL maddi tazminatın, boşandığı ve nafaka ödediği eski eşi … için 1.000 TL maddi tazminatın, her bir davalı için 50.000 TL olmak üzere toplam 250.000 TL manevi tazminatın, davalı sürücü … ile davalı …ten kaza tarihi 11.02.2014 itibariyle davalı sigorta şirketlerinden sadece maddi tazminatın dava tarihi 31.03.2014 itibariyle yasal faizi ile müştereken ve müteselsilsen tahsili talep edilmektedir. … ile … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde kusurlarının olmadığı, tazminat talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.’nin vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın trafik sigortası teminatları altında ve sakatlanma hali için kişi başına teminat limitinin 250.000 TL olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, öncelikle kusur durumu tespiti gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. ekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın trafik sigortası teminatları altında ve sakatlanma hali için kişi başına teminat limitinin 268.000 TL olduğu, sigortalının kendi kusurundan yararlanamayacağını, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, öncelikle kusur durumu tespiti gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” 1-Maddi tazminat davası yönünden; a)Davacı … yönünden açılan davanın sübut bulmadığından reddine, b)Davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 112.170,20 TL maddi tazminatın davalılar … ve … Ltd. Şti yönünden 11/02/2014 tarihinden, davalılar … Sigorta ve … Sigorta yönünden dava tarihi olan 31/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Manevi tazminat davası yönünden, a)Davacı … yönünden koşulları oluşmayan davanın reddine, b)Davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın 11/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, aşan istemin reddine, c)Davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 11/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, aşan istemin reddine, d)Davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 11/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, aşan istemin reddine, e)Davacı … yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 11/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, aşan istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi tarafından 19/06/2019 tarihli duruşmasında “birleşen davanın 14/12/2016 tarihinde açıldığı halde KTK’nın 97. maddesi gereği başvuru şartı gerçekleşmediği” gerekçesi ile tefrik edildiğini, birleşen dava dosyası yönünden maddi tazminat taleplerinin usulden reddedildiği, birleşen dosya yönünden KTK’nın 97. maddesi gereği tefrik kararı verilmesinin hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin salt boşanma davası ve anlaşmalı boşanma dilekçesinde nafaka hükmünde yer almaması sebebi ile maddi – manevi tazminat talebinin reddedilmesini hatalı olduğunu, kabule göre de manevi tazminat bedelinin çok az olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili süresinde verdiği ek istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … yönünden manevi tazminatın tümden reddi sebebi ile hükmedilen nisbi vekalet ücretinin düzeltilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalılar … ve … Ltd. Şti vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada ayrıca alınmış bir kusur raporu olmadığını, tazminat hesaplaması yapılan aktüer raporu içinde, aktüer bilirkişisi kusur oranı konusunda da değerlendirme yaptığını, değerlendirmesini de ceza dosyasındaki ATK raporuna dayandırıldığını, alanında uzman kusur bilirkişisi veya bilirkişi heyetinden rapor alınmadığı, müteveffanın takip mesafesini korumadığı için üzücü olay meydana geldiğini ATK raporu içeriğindeki asli kusur değerlendirmesi esasen doğru olduğunu ancak asli kusurlu müteveffanın sadece %60 kusurlu olduğu ve müvekkili …’ün %40 kusurlu olduğunun kabulü mümkün olmadığını kusur oranını kabul etmemekle birlikte, dosya kapsamındaki aktüer raporunda %40 kusur oranına göre müvekkilinin sorumlu olduğu miktarın 44.468,08 TL olmasına rağmen, ilk derece mahkemesince müvekkilleri tam kusurluymuş gibi toplam tazminatın tamamından müvekkiller sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacıların desteği olan müteveffanın kask kullandığına dair dosyada bilgi ve belge olmadığını, hükmedilen tazminat miktarından indirim yapılması gerekirken, hatalı tespit ve değerlendirme ile indirim uygulanmamasının hukuka aykırı olduğunu, cenaze ve defin gideri olarak ilk derece mahkemesince, vefatın doğal sonucu olarak bu masrafların yapıldığı kabul edilmişse de, söz konusu masrafların yapıldığı tarihte davacı …’in 6-7 yaşlarında çocuk olmakla, söz konusu masrafları yapabilecek durumda olmadığını, davacı …’in velayetinin diğer davacı …’e ait olduğunu, davacı …’nın tüm ihtiyaçlarının diğer davalı tarafından da karşılandığını sadece müteveffanın bakım sorumlusuymuş gibi kabul edilerek tazminat hesaplaması yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, manevi tazminat koşulları irdelenmeden, salt soyut gerekçe ile karar verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Olay yeri ilk bulgularına göre düzenlenmiş trafik kazası tespit tutanağında, 11/02/2014 günü sürücü … … plaka sayılı otosu ile D-100 güney yoldan Pendik istikametine doğru sol şerit üzerinde seyrederken aracının ön camına taş gelmesi üzerine sol şerit üzerinde durduğunu, bu esnada arkasından gelen ve aynı şerit üzerinden bulunan sürücü …’in … plakalı motosiklet ile yol üzerinde duran … plakalı aracın sağ arka kısmına çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kazada sürücü …’ün KTK 60/1-b ihlal ettiği, sürücü …’in KTK 56/1-c maddesinde belirtilen kural ihlallerinin bulunduğu ifade edilmiştir. Aynı olay nedeni ile İstanbul 9.. Ağır Ceza Mahkemesi 2014/209 Esas 2014/455 Karar sayılı dosyasında Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi uzmanlarınca düzenlenmiş 02/10/2014 tarihli raporda, olayda, davalı sürücü …’ün tali kusurlu, müteveffa sürücü …’in asli kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir. Ceza mahkemesince ATK raporuna itibar ederek mahkumiyet kararı verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ise davalı sürücü …’ün KTK 60/b,yönetmeliğin 113/b- 116 maddeleri gereğince % 40 , müteveffa …’in KTK 47/d.,52/b-c,84/d., yönetmeliğin 95/d, 101/b-c, 157/a/4 maddeleri gereğince %60 oranında kusurlu bulunduğu bildirilmiştir. Kusur değerlendirmesi yapan bilirkişinin trafik kusur hasar uzmanı olduğunun belirtildiği görülmüştür. Dosya kapsamında alınan kusur raporu ile ceza mahkemesi tarafından alınan kusur raporu ve kaza tespit tutanağının uyumlu olduğu, resmi makamlarca düzenlenmiş olan kaza tespit tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli bir belge olup tutanağın koruyucu tertibatlar bölümünde kask takılı göründüğünden, aksi de davalı tarafından ispatlanmamış olduğundan müterafik kusur ve kusura yörelik istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Ancak dosya kapsamında iki taraflı trafik kazasının mevcut olduğu, davacıların desteğinin de … plakalı motosiklet sürücüsü olması nedeni ile … plakalı karşı araç sürücüsü …, işleteni … Ltd. Şti ve sigortacısı … Sigorta’nın sürücü …’in kusuru oranında sorumlulukları olduğunun gözetilmeden %100 kusur üzerinden hesaplama yapılması doğru olmamıştır. Bir insanın ölümü hukuki anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte BK’nın 45/II. maddesinin (6098 sayılı TBK m. 53) öngörmüş olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak, sorumludan isteyebilirler.Buna “destekten yoksun (muinden mahrum) kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK’nın 45/2. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir ( Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/4075 Esas ve 2018/12151 Karar sayılı kararı). Somut olayda ilk derece mahkemesi tarafından yaptırılan emniyet araştırmasına göre davacı Hülya ile kazada vefat eden boşanmış olduğu eşinin boşanmış olmalarına rağmen aynı evde birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu durumda desteklik durumunun saptandığı gözetilmeden davanın bu davacı yönünden reddine karar verilmesi; Davacı …’nın kaza tarihindeki yaşı nazara alındığında ekonomik bir kazancının olması ve harcama yapmasının beklenemeyeceğinden cenaze giderine katlandığı kabul edilerek tazminata hükmedilmesinin doğru olmamıştır. Mahkemece birleşen dosya yönünden verilen tefrik kararında KTK 97. maddesinin dava tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiği nedenle kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalılar … ve … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar, davalılar … ve … Ltd. Şti. vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatırana iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/11/2021