Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2459 E. 2021/2006 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2459
KARAR NO: 2021/2006
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/05/2019
NUMARASI: 2017/842 Esas 2019/415 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı araç ile … plakalı aracın 25/12/2010 tarihinde kazaya karıştığı, söz konusu kaza sonucunda … plakalı araç da yolcu …’in ve …’in yaralandığı ve maluliyete uğradığını, dava dışı … tarafından maluliyet/iş görmezlik zararının tazmini için … plakalı aracın ZMMS sigortacısı müvekkili şirket ile … plakalı araç ZMMS(trafik sigortası) …Sigorta AŞ aleyhine Adıyaman 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/92 Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını dava dışı … tarafından da Adıyaman 1.Asliye Hukuk Mahkemesi 2011/358 Esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığı, her iki dava dosyasının Adıyaman 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/92 E. Sayılı dosyasında birleştirildiğini, dosyada alınan raporda müvekkili şirketin sigortalısı olan … plakalı aracın kazanın meydana gelmesinde %60, … plakalı aracın sürücüsünün ise %40 kusurlu olduğu tespit edildiği, mahkemece … ve … lehine tazminata hükmedildiğini bu kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/05/2015 tarihli 2013/17957 E. 2015/7463 K. Sayılı ilamı ile kazaya karışan … plakalı aracın trafik sigortacısı … Sigorta AŞ hakkında davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle kararın bozulduğunu, ilk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak … Sigorta AŞ yönünden davanın reddine karar verildiği, verilen kararın icraya konulduğunu, Şanlıurfa …icra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına 30/05/2017 tarihinde 22.153,00TL ödeme yapıldığını, müvekkil şirketin %60 kusurlu olduğu, yapmış olduğu ödemenin %40 lık kısmının, kusurlu araca zorunlu taşımacılık sigortasına ve araç maliki ve sürücüsüne rücu hakkı bulunduğuna, davalı Güvence Hesabının tazminatın %40 dan sorumlu olduğu, ödenen rakamın %40 olan 8.861,20TL nin Güvence Hesabının sorumluluğunda olduğunu, bu hususta Güvence Hesabına 07/06/2017 tarihinde başvurulduğu, Güvence Hesabına 12/06/2017 tarihinde başvuru ulaştığını, talebin reddedildiğini beyan ederek 8.861,20TL nin 20/06/2017 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/92 E. ve 2013/647 K. Sayılı Kararı İle Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/17957 E. – 2015/7463 K. sayılı bozma ilamına uygun olarak karar verildiğini ve işbu karar kesinleşmiş olsa bile, bu kesinleşmenin sorumluluk davasına ilişkin olduğunu, söz konusu kararın, huzurdaki rücu davasında yani borçlular arasındaki iç ilişkide bir hüküm ifade etmediğini, somut olayda aracın taşımacılık yapmadığının tespiti halinde, ZKTMMS’dan Güvence Hesabı’nın sorumluluğu değil, ZMMS’dan aracın trafik sigortası olan davacı şirketin sorumluluğunun söz konusu olacağını, … plakalı aracın, kaza anında ticari amaç ile taşımacılık yaptığının kabulü halinde dahi müvekkil kuruma aracın ZKTMMS olmadığından bahisle husumet yöneltilemeyeceği açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 8.861,20 TL nin 23/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacının …’e yapmış olduğu ödemenin rucüsu için talep etmiş olduğu 11.218,00 TL hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ikame edilen davada … için yapılan ödemenin kusur oranında davalıdan rücusu istenmesine rağmen ve raporda haklı olduklarının ortaya konmasına rağmen esas mahkemenin …’e yapılan ödeme yönünden usulüne uygun açılmış dava olmadığını ifade ederek bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin … için icra dosyasına yapılan ödemenin kusur oranında davalıdan rücusunu talep ettiğini ancak dava müddeabihi olarak sehven sadece … için yapılan ödemenin kusur oranına isabet eden rakam yazıldığını, mahkemeye maddi hatanın düzeltilmesi konulu dilekçe verildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtayın yerleşik içtihatları doğrultusunda sorumluluk davası ile rücu davasının taraflarının ve hukuki temellerinin farklı olması nedeniyle, huzurdaki dava açısından, ortada kesin bir hüküm bulunmadığını, bu dosyadan alınan kusur, maluliyet ve hesap raporunun müvekkiline tebliğ edilmediğinden bu raporlar esas alınarak hüküm kurulmasının hukuki dinlenilme hakkını ihlal ettiğini, kazaya karışan … plakalı zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğunun araştırılmadığını, somut olayda aracın taşımacılık yapmadığının tespiti halinde, ZKTMMS’dan Güvence Hesabı’nın sorumluluğunun bulunmadığını, ZMMS’dan aracın trafik sigortacısı olan davacı şirketin sorumluluğu söz konusu olduğunu, sıralı sorumluluk ilkesinin uygulanmasının söz konusu olmadığını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın, kaza tarihini kapsar şekilde ZMMS’si (Trafik Sigortası) bulunduğundan, huzurdaki husumetin Güvence Hesabı’na değil, trafik sigortacısına yöneltilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen tazminatın rücu istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun maddi hatalarının düzeltilmesi başlıklı 183.maddesinde; ” Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde ve delillerinde açıkça zorunlu taşımacılık sigortası bulunmayan … plaka sayılı aracın kazanın meydana gelmesinde %40 kusurlu olması nedeniyle dava dışı … için ödenen rakama isabet eden 8.861,20TL nin (22.153,00TL x%40) ihtara rağmen ödenmediğinden rücuan tahsilini talep etmiştir. Yargılama sırasında ise mahkemeye sunduğu 05/07/2018 tarihli dilekçesinin konu kısmında ” maddi hatanın düzeltilmesi hakkında” açıklama ile dava dışı …’e yapılan ödemenin %40 oranına isabet eden 11.218,00TL’nin de davalıdan tahsilini talep etmiş ayrıca talebini harçlandırmıştır. HMK’nın 176.maddesinde düzenlenen ıslah mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Ancak her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Mevcut istem korunarak dava konusu ile ilgisi olmayan başka bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacı vekilinin dava dilekçesinde yalnızca dava dışı … için yapılan ödemenin kusur oranına isabet eden kısmını talep ettiğine göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Ayrıca talebinin maddi hata olarak değerlendirilmesi de mümkün olmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir. Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.1. maddesine göre, “Bu sigorta ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’ndan doğan sorumluluğunu, poliçede yazılı sigorta tutarlarına karar temin eder.“4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanunun 17. maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadır. Anılan Kanunun 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.8. maddeleri hükümlerine göre, meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için, sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak limit aşımında sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır. Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesi; “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na başvurulabilir” düzenlemesini yapmıştır. Somut olayda dosya kapsamından, 25.12.2010 tarihinde meydana gelen kazada malül kalan dava dışı … ve dava dışı … (dosyalar birleşmiş) tarafından davacı ile diğer araç zmms sigorta şirketi olan … Sigorta A.Ş ye karşı Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada kurulan hükmün bozma sebebinin … plakalı aracın Trafik sigorta poliçesini düzenleyen … Sigorta A.Ş’ nin sorumluluğuna gidilemeyeceği, … plakalı aracın Karayolu Taşımacılık Sigorta Poliçesinin maddi zarar ödemelerinde öncelikli olduğu hususu olup, Adıyaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyularak …Sigorta A.Ş yönünden davanın reddine dair verilen hüküm kesinleştiği ve … plakalı aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası yaptırma mecburiyeti bulunduğu halde Karayolu Taşımacılık Sigorta Poliçesinin yaptırılmadığı anlaşılmakla, davalı Güvence Hesabı sorumlu olduğundan husumet itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, Davalı yönünden;Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 605,31 TL harçtan peşin alınan (44,40+106,93=)151,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 453,98 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/11/2021