Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2449 E. 2021/2081 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2449
KARAR NO: 2021/2081
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
NUMARASI: 2017/1116 Esas – 2019/334 Karar
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın müvekkili nezdinde sigortalı olduğunu, söz konusu aracın davalı …’un yönetimindeki … plaka sayılı iş makinesinin çarpması nedeniyle hasara uğradığını, iş makinesinin kusurlu olduğunu, iş makinesinin sigortacısı olan davalı … Sigorta’nın hasarın teminat dışında kaldığını belirterek ödeme yapmadığını, hasara uğrayan araçta 16.237,00-TL değerinde hasar meydana geldiğini, bu bedelin müvekkili tarafından sigortalısına ödendiğini ve müvekkilinin sigortalısının haklarına halef olduğunu, davalıların %100 kusurlu olduğunu belirterek davanın kabulü ile davanın kabulü ile 16.237,00-TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kaza miktarının sigorta kapsamındaki bedelden düşük olduğunu, bu nedenle kendisine dava açılamayacağını, kaza tespit tutanağını kabul etmediğini, kazanan yaşandığı yerin Karayollarına ait olmadığını, kazanın basit bir kaza olduğunu ve hasar bedelinin iddia edildiği kadar olamayacağını, kendisinin şirket şoförü olduğunu ve şirketin sorumlu tutulması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … AŞ (eski ünvan … Sigorta AŞ) vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazanın bir iş kazası olduğunu, bu nedenle trafik poliçesinin ileri sürülemeyeceğini, ayrıca kazanın Karayolları içerisinde gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davanın kabulü ile, 16.237,00 TL’nin 02/03/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın karayollarında gerçekleşen bir trafik kazası olmadığını, iş sahasında gerçekleşen bir iş kazasını olduğunu, dava konusu iş kazasından kaynaklanan zarar olduğundan iş mahkemelerinde açılması gerektiğini ve mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerektiğini ancak Mahkemenin görevi olmadığı halde davayı görmeye devam ettiğini,Mahkemenin yetkisinin belirlenmesi konusunda yapılacak olan yetki sözleşmelerinin de İş Kanunu bakımından geçersiz kabul edildiğini, davanın görev bakımından resen reddedilmesi gerektiğini, davaya konu olayda çalışmakta olduğu iş sahası içerisinde gerçekleşmiş olup her ne kadar bilirkişi incelemesi sonucunda kendisine %100 kusur oranı verilse de olayda kendisinin bir kusurunun olmadığını, bilirkişi raporunda bilirkişinin … plakalı araç sahibine hiçbir kusur yüklemeyip %100 bütün kusuru müvekkiline vermesinin hukuka ve hakkaniyete, güncel hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, olayda her ne kadar müvekkiline %100 kusur verilse de davanın kendisine yöneltilmeyip .. Sigorta A.Ş’ne ve çalışmakta olduğu şirkete karşı açılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin rücuen istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 29.11.2015 günü saat 23.30 sıralarında davacı … tarafından kasko sigortalı … plaka sayılı aracın, İstanbul Havaalanı inşaat alanı içinde yükleme yapmak için beklemekte olduğu sırada aynı yerde çalışma yapan davalı … tarafından ZMMS poliçeli ve davalı … yönetimindeki … plaka sayılı iş makinasının çarpması sonucu hasar gördüğü, davacı … tarafından hasar gören sigortalı araç için ödenen 16.237 TL’nin 01.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK’nın 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda zorunlu trafik sigorta poliçesinden dolayı oluşacak ihtilafın çözümünde Türk Ticaret Kanunu’nda hükümler uygulanacağından başka bir ifadeyle ihtilafın TTK’da düzenlenen hususlardan olması nedeniyle mutlak ticari bir dava söz konusu olup görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesidir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 27/03/2017 gün ve 2014/19001E. – 2017/3223K. sayılı; 30/03/2017 gün ve 2015/5763E. – 2017/3414K. sayılı; yine 21/03/2017 gün 2014/20096E. – 2017/3049K. sayılı kararları). Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı davalarda, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı … ile sigortacısı olan dava dışı … LTD. ŞTİ. arasında … plakalı Man Kamyon için kasko sigorta poliçesi imzalanmıştır. Dava dışı kasko sigortalısının tüzel kişi tacir olması, davalılardan birinin iş makinesinin Trafik Poliçesini düzenleyen sigorta şirketi olması ve sigortalanan kazaya karışan iş makinesi olmasına göre 6102 sayılı TTK’ nın 4/1 ve 5. maddesi gereğince ihtilafın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Açıklanan nedenle davalının görev itirazının reddi gerekmiştir. Mahkemece alınan kusur raporu ile olaydan sonra düzenlenmiş olan ve davalı sürücünün de imzasının bulunduğu olay tutanağının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde aracın ZMSS poliçesi bulunduğunu, bu nedenle zararın sigorta şirketinden tazmin edilmesi gerektiğini, aracın kendi adına kayıtlı olmadığını, çalıştığı şirket adına kayıtlı olduğunu, olayın iş kazası olup işverenin talimatı altında çalıştığını davanın işverene yöneltilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesi gereğince borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Bu nedenle yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan maddi zararlardan işleten, sürücü ve trafik sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın zmms sigortacısı ve sürücüsü olduğuna göre aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Bu nedenlerle; davalı …’un istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı …’un yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.109,14 TL harçtan peşin alınan (44,40+232,88=)277,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 831,86 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.29/11/2021