Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2437 E. 2021/1943 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2437
KARAR NO: 2021/1943
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2017/1284 Esas 2018/1213 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından sigortalı … aracın müvekkiline rehinli … plakalı araca 07/04/2016 tarihinde %100 kusurlu olarak çaptığını ve hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, meydana gelen hasar nedeniyle araçta değer kaybı meydana geldiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla … plaka sayılı araçta oluşan değer kaybı için şimdilik 200 TL ve değer kaybının tespiti için yapılan 177 TL eksper ücreti olmak üzere şimdilik toplam 377 TL değer kaybı bedeline poliçe limitleri dahilinde kaza tarihinden itibaren yasal faizin işletilerek müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davadan önce müvekkili şirkete başvuruda bulunulmadığını, dava şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle davanın usulden reddini, dava konusu talep ile sorumluluğunun düşünülse bile davalı şirketin bu sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, araçta meydana gelen değer kaybının tespiti edilmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir.Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Rehinli alacaklı, araçla ilgili menfaatleri sigorta sözleşmesi ile güvence altına almak isteyebilir olduğunu, rehin verende aynı şekilde kendi alacağını teminat almak için, araç üzerindeki menfaatlerini sigortalatabileceğini, araç sahibinin menfaatini koruma altına alan bu sigortadan tehin alacaklısı, dolaylı olarak yararlanabilecek olduğunu, ikinci seçeneğin ise, rehinli alacaklının aracı kendi menfaati (alacağı) miktarınca sigortalatması olduğunu, burada amaç, ileride araç değer kaybına uğradığında ve alacağın, araçın satış bedelinden tahsiline imkân kalmazsa, ödenecek sigorla tazminatı, “rehinli alacaklının alacağı sigortalı araç yerine geçmiş sayılır” ile alacağını teminat altına almak olduğunu, rehinli atacaklının, dain ve mürtehin sıfatı ile araç üzerindeki menfaatini güvence altına almak için yaptıracağı bu sigortada, alacak miktarı kural olarak sigorta bedelini oluşturmakta olduğunu, tüm bunlara ek olarak. araç sahibi ya da rehin alacaklısı menfaatinin siğgorlalanması için “başkası hesabına sigorla” da yaptırılabilir olduğunu, böylece menfaati siğorlalanan araç sahibi veya alacaklı sigortalı; sözleşmenin sigortacı karşısındaki tarafı da. sigorta ettiren sıfatını kazanmış olacağını, değer kaybının sadece mal sahibi tarafından talep edilebileceğine dair karar kanuna aykırı olduğunu beyan etmiştir. Dava maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle rehin alacaklısının karşı aracın sigorta şirketinden değer kaybı bedelini istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Somut olayda, … plakalı araç rehin alacaklısı tarafından trafik kazasına karışan kusurlu bulunduğunu iddia ettiği karşı … plakalı karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı araç değer kaybını talep etmektedir. Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. (TMK 683. mad.) Ancak kişiye mülkiyet hakkının sağladığı hak ve yetkiler, mülkiyet hakkı sahibi ve yasalar tarafından sınırlanabilir. TTK’nın 1456. maddesinin ilk fıkrasında “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder.” şeklinde düzenlenmiştir. Malik üzerinde rehin hakkı bulunan eşyasını kendi adına ve lehine sigortalatması durumunda rehin hakkı sahibinin, borçlu malikten alacağı rehinli eşyada riziko gerçekleşmesi durumunda  ödenecek sigorta tazminatı üzerinde de devam edecektir. Rehin hakkı sahibine tanınan bu hak yasadan kaynaklanması nedeniyle rehin sözleşmesinde rehin hakkının sigorta tazminatı üzerinde devam edeceği konusunda özel bir anlaşma yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Normal şartlarda rehinli eşya üzerinde rizikonun gerçekleşmesi  durumunda sigorta tazminatı lehine sigorta yapılan malike ödenmesi gerekirken, eşyanın rehinli olması nedeniyle rehin sahibine sigorta tazminatı üzerinde özel bir hak tanımıştır. Rehin hakkı sahibine tanınan bu özel hak hangi sigorta tazminatlarında tanınacağı hususu da 1456. maddesinde açıkça gösterilmiştir. Mal üzerindeki malike ait menfaatin sigortalanması sonucuna dayalı tazminatlar üzerinde rehin hakkı sahibinin önceliği bulunmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29/09/2016 tarih, 2016/11751-8379 Esas ve Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere … plakalı araç malikin kendi menfaatini sigortalattığı bir durum olmaması tamamen karşı araç malikinin menfaatini sigorta eden sigortacıya karşı araç değer kaybı talep edilmesi karşısında TTK’nın 1456. maddesinin uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Bir başka anlatımla TTK ‘nın1456. maddesinde sınırlı ayni hak sahibine tanınan özel hak malikin kendi menfaati için yaptırdığı sigortadan doğan tazminatlar için geçerlidir. Bu özel hak karşı araç malikinin menfaati için yapılan zorunlu sigortanın üstlendiği tazminatları kapsamamaktadır. Bu kapsamda ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/11/2021