Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2435 E. 2021/1865 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2435
KARAR NO: 2021/1865
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI: 2016/254 Esas 2019/302 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;14.12.2006 günü müvekkilinin desteğinden yoksun kaldığı müteveffa …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın geçirdiği tek taraflı kaza nedeniyle hayatını kaybettiğini, davanın destekten yoksun kalma zararına istinaden açılmış bulunduğunu, kusur durumunun tespiti gerektiğini, müteveffa …’in kazadan önce gelir durumlarının asgari ücretin üzerinde olduğunu, dava konusu kazaya konu araç davalı …’ye trafik sigortalı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesine göre belirlenecek şimdilik 800,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 200,00 TL cenaze ve defin gideri tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL maddi tazminatının olay tarihiden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 14/12/2006 tarihinde … plakalı aracın karıştığı iddia edilen kaza sonucu destekten yoksun kalması sebebiyle maddi tazminat talepli davayı açtığını, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 12/12/2006 – 12/12/2007 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesi ile teminat altına alınmış olduğunu, poliçenin kaza tarihi itibariyle şahıs başına daimi sakatlık/ölüm teminat limiti 57.500,00 TL ile sınırlı olduğunu, …’in mirasçılarının sigortadan zarar gören 3. kişi olmayacağı için tazminat talebinin teminat kapsamı dışında olduğunu, uygulanacak faiz türünün de yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; Sabit olan 57.300,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı gereğince de kendi ölümüne neden olan sürücünün tam kusuruna isabet eden destek tazminatının sigorta kapsamında olmadığını, Destekten yoksun kalma tazminatının doktrinde ve Yargıtay uygulamasında da açıkça kabul edildiği üzere yansıma bir zarar olduğunu, bu özelliği ile, destekten yoksun kalma tazminatında, destekten yoksun kalanların kusuru bizzat desteğin kusuru olduğunu, destek, vefat etmeyip de örneğin yaralansa idi bu durumda kusuru nispetinde bir indirim yapılacak idi ise, destek görenlerin talepleri açısından da bu aynen geçerli olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze ve defin gideri bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 14/12/2006 tarihinde davalı … şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın davacıların miras bırakanı sürücü …’in sevk ve idaresindeyken tek taraflı kaza yapması sonucu, …’in vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve cenaze defin gideri talebinde bulundukları anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre, “İşletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanun’un 85/1.maddesine göre “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların desteği müteveffa …’in ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt vefat etmiş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup, desteğin kusurunun olması, davacıların hakkına halel getirir bir unsur olarak kabul edilemez. Dolayısıyla destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın, sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas, 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas ve 2013/74 karar sayılı ilamları). Davacılar murisinin sürücüsü olduğu araç ile 14/12/2006 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kaza neticesinde vefat ettiği, davacıların, mirasçı olarak değil, zarar gören 3. kişi konumunda bulundukları, bu nedenle murisin kusurunun, davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksunluk zararını, davalı taraftan talep edebilecekleri anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, Trafik Sigortası Genel Şartlarının A.6.c ve d maddeleri uyarınca, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin, trafik sigortası teminatı dışında bırakıldığı ileri sürülmüş ise de 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesi, 6704 sayılı Kanun ile değişikliğinden önce, “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında, Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır” şeklinde olup değişiklikten önce, tazminat hesabının Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine göre destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1451. maddesine göre, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır. 2918 sayılı KTK’nın 95. maddesine göre, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Somut olayda poliçe tanzim tarihi12/12/2006, kaza tarihi 14/12/2006 tarihindir. Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinde, Karayolları Trafik Kanununun 92. maddesinde değişiklik yapan yasa ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yeni Genel Şartlar C-11. maddesinde, bu genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü mevcut olup, poliçenin 12/12/2006 tarihinde tanzim edildiği, dolayısıyla poliçe düzenleme tarihi, genel şartlar hükümlerinin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, Yeni Genel Şartlar hükümlerinin, dava konusu olayda uygulanması mümkün değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 3.914,16 TL harçtan peşin alınan (44,40+934,14=)978,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.935,62 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.08/11/2021