Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2393 E. 2021/1243 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2393
KARAR NO: 2021/1243
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 24/04/2019
NUMARASI: 2016/653 Esas – 2019/438 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki aracın müvekkilinin aracına çarptığını, davalının asli kusurlu olduğunu, davalı …’in ise işleten sıfatıyla sorumlu olduğunu, müvekkilinin yaralandığını., vücudunda kırıklar oluştuğunu, tedavi gördüğünü, tedavilerinin devam etmekte olduğunu, şimdiye kadar fizik tedavi giderleri, hastane ve ilaç masrafları, taksi giderleri olarak 8.855,00 TL ödediklerini, kaza nedeniyle müvekkilinin işgücü kaybı yaşadığını, müvekkilinin işgücü kaybı ve tedavi giderleri için 10.000,00 TL, manevi zararları için de 15.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı … şirket vekili cevap dilekçesinde, sorumluluğun poliçe limitleri kadar olduğunu, müvekkilinin tedavi giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, taksi ücretlerinin teminat kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde, aracını kiraya vermesi için 18/09/2013 tarihli sözleşmeyle …’ye teslim ettiğini belirterek davanın bu şahsa ihbarını , kendisine karşı açılan davanın ise reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat yönünden, açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 234.601,65-TL maddi tazminatın davalılar … ve …’ten kaza tarihi olan 15/11/2014 tarihinde, davalı … yönünden dava tarihi olan 04/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat yönünden, davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile, 6000-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten kaza tarihi olan 15/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ile davalı …vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapıldığını, müvekkili şirket nezdinde sigortalı aracın uzun süreli kiralamaya konu edildiğinden araç işleteninde değişiklik meydana geldiğini, aracın müvekkili şirket nezdindeki sigorta poliçesinin sona erdiğini, bu sebeple davacı yanın müvekkili şirketten herhangi bir talep hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini, bilirkişi raporunda usul ve yasaya aykırı maluliyet raporu ve usul ve yasaya aykırı kusur raporu alınarak hesaplama yapıldığını, bu konudaki itirazlarının dikkate alınmadığını, araç sürücüsüne izafe edilen kusur oranının fahiş olduğunu, davacı gelirini ispat edemediğinden hesaplanan maddi tazminatın yüksek olduğunu, tedavi süresince ortaya çıkan ve geçici iş göremezlik süreleri için talep edilen tazminattan müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, bu hususta sorumluluğun tamamen SGK’ya ait olduğunu, manevi tazminat talepleri poliçe kapsamında olmadığından müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, hükmedilen manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesinin hatalı oluğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gelir durumunun somut olarak tespit edilememesi halinde asgari ücret üzerinden hüküm kurulması gereğinin hukukumuza yargıtay içtihatları yerleştiğini, davacının gelir durumunun somut belgelerle ispat edilmemiş olmasına göre, yerel mahkemenin asgari ücret hesaplamasına göre karar vermesi gerekirken, hiç bir somut belgeye dayanmayan aylık 2.500.00 TL gelir durumuna göre hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeni ile tedavi gideri, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 15/11/2014 günü saat 18.00 sıralarında sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı ticari otosu ile olay yerine geldiğinde yolun sağında park halinde bulunan kamyonun arka kısmında kaldırım üzerinde bekleyen yaya …’e çarpmak suretiyle yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, kaza tespit tutanağında davalı sürücüye kusur verildiği anlaşılmıştır. Dosyada alınan kusur bilirkişi raporunda davalı sürücünün yola gereken dikkati vermediği süratini hava yol ve mahal şartlarına göre ayarlamaya özen göstermediği, yol üzerinde bulunan su birikintisine girmesi sonucu direksiyon hakimiyetini kaybederek yaya kaldırımına çıkıp bu halde bulunan davacı yayaya çarpması halinde olayda %100 kusurlu olduğu, davacı yayanın ise kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir. Mahkemece hükme esas alınan kusur raporu ile kaza tespit tutanağı birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura; Yine hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre maluliyet raporuna ilişen istinaf talebi yerinde değildir. Davalı … ile davalı işleten … arasında dosyada mevcut trafik poliçesine göre 14.11.2014/2015 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi düzenlenmiş olup davaya konu kaza 15.11.2014 tarihinde poliçe vadesi içinde meydana gelmiştir. Her ne kadar davalı … vekili, uzun süreli araç kiralama sözleşmesi yapıldığından işletenin kaza tarihinden önce değişmiş olduğunu ve bu nedenle ZMSSGŞ C.4.maddesi gereğince poliçenin münfesih olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuş ise de 2918 sayılı KTK’nun 95/2. maddesi gereği, zmms sigortacısının zarar gören 3. kişilere (somut olayda, kazada yaralanan davacıya) karşı poliçenin geçersiz olduğu, işletenin değiştiği gibi sebepleri ileri sürme hakkı bulunmadığından İlk Derece Mahkemesince oluşan zararın zmms poliçesi kapsamında kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. KTK’nın 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmıştır. Bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Bu doğrultuda poliçenin ve genel şartların tarafı olmayan SGK’yı yasal düzenleme olmaksızın tüm sağlık gideri teminatı kapsamındaki tazminat kalemlerinden sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır. Ayrıca sigorta şirketleri tarafından poliçe bazında KTK 98. maddesindeki sayılanlar kapsamında SGK’ya katkı payı aktarımı yapıldığı nazara alındığında, KTK 98.madde kapsamı dışında sağlık giderleri teminatı içinde kalan tazminat kalemlerine ilişkin sigortalıdan alınan prim ücretleri sigorta şirketlerinin uhdesinde kalmaktadır. Bu doğrultuda sigorta şirketlerinin KTK 98. madde dışında kalan sağlık gideri teminatı kapsamındaki geçici iş göremezlik tazminatından poliçe limiti ile sorumluluğu devam edecektir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa … ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı … vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Kararın hüküm kısmında manevi tazminat ile ilgili “6000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacı tarafa verilmesine” denilmek suretiyle esasen manevi tazminatın davalılar … ve …’den tahsil edilmesi ifade edilmek istenmiş ise de davalılar ibaresi kullanılarak hükümde karışıklık yaratılması doğru olmamıştır. Mahkemece alınan rapordaki aktüerya hesabının PMF Yaşam Tablosu uygulanarak prograsif rant sistemi ile belirlendiği, kullanılan programın doğru olduğu ancak kök raporda tanık beyanları, davacının beyanı dikkate alınarak ortalama bir kazanç belirlenerek hesap yapıldığı, itiraz üzerine alınan ek raporda ise bilirkişi, Esnaf ve Sanatkarlar Odasından şifai olarak yaptığı araştırmada, 2014 yılında kestane satıcısının aylık ortalama kazancının 2500 TL olduğunu öğrendiğini, vergi kayıtları incelendiğinde ise gelirinin asgari ücret üzerinde olduğunu belirterek ayrıca ara kararda aylık kazancın 3000 TL ve 4000 TL olarak seçenekli olarak hesap yapılması istendiğinden bilirkişi tarafından takdir mahkemeye bırakılarak hem 2500 TL hem asgari ücret hem 3000TL, hem 4000 TL olarak ayrı ayrı hesaplama yapıldığı, mahkemece hesaplamaya esas alınan aylık gelirin aylık 2500 TL olarak kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Kazancın somut verilerle ispatı gerektiğinden, somut delili bulunmayan aylık 2500 TL gelir üzerinden yapılan hesaplamaya itibar edilerek karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken, davacının SGK, Bağ -Kur ve vegi kayıtları olup olmadığı araştırılması için yazı yazılması, ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yapılması, ilgili meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorularak kaza tarihi itibariyle ücretin belirlemesi, ücreti belirlenemiyor ise maddi tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınacağı dikkate alınarak hesaplama yapılması için aktüerya bilirkişisinden ilk rapor tarihi itibariyle ek rapor almak ve sonucuna göre usuli kazanılmış hakları da gözeterek karar vermekten ibarettir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ile davalı … Vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2021