Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2385 E. 2021/2003 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2385
KARAR NO: 2021/2003
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2015/741 Esas 2019/351 Karar
ASIL DAVADA
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5.ATM
2016/371 E-2016/359 KARAR SAYILIDAVADA
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/05/2015 tarihinde …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sollama yasağı olan bölgede hatalı sollama yaparak kendi şeridinde seyir halindeki müvekkili …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını ve maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, davacı müvekkilinin bu kazada hiçbir kusurunun olmadığını, olay yerinde yaralanan müvekkilinin yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … Sigorta A.Ş tarfından ZMMS ile sigortalı olduğunu, trafik kazası ile illiyet – nedensellik bağı bulunan Özürlülük Raporundan da anlaşılacağı üzerine müvekkilinin %19 oranında vücut foksiyon kaybına uğradığını, nu nedenlerle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın … Sigorta A.Ş’den alınarak müvekkiline ödenmesine davalı …’dan 5.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkili sigorta şirketi nezdinde trafik sigortası poliçesi ile sigortalı olduğunu, dava konusu kazanın 19/05/2015 tarihinde meydana geldiğini, müvekkili şirket nezdinde kaza tarihini kapsayan bir sigorta poliçesi bulunmadığını, tramer kaydı incelendiğinde … plakalı aracın kaza tarihini de kapsayan 17/02/2015/2016 tarihleri arasında … Sigorta A.Ş nezdinde sigortalı olduğunun görüleceğini, dolayısıya davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddi gerektiği, davacı vekili müvekkili …’nın malul olması sebebiyle müvekkili şirketten daimi iş göremezlik tazminatı talep ettiğini, faiz başlangıcı olarak dava tarihinin esas alınmasının gerektiği, bu nedenlele aleyhlerine açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle;Davanın ya kazanın olduğu yer mahkemesinde, ya da davalıların en azından birinin ikame ettiği yer mahkemesinde açılması gerektiği, bu nedenle davacı tarafın davasını yetkisiz bir mahkemede açtığını, kazanın oluş şekline ve kaza yerinin meydana geldiği yer göz önüne alındığında davacı tarafın da kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunduğunu, kusur oranlarının yeniden belirlenmesi gerektiğini, davacının vücut fonksiyon kaybı ile ilgili hastane sağlık kurulu raporunu kabul etmediğini davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle ; Dosyada öncelikle kusur tespiti yapılması gerektiği, bunun için dosyanın ATK’ya sevkini, kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19.05.2015 tarihinde …’nın sevk idaresindeki … plakalı araç sollama yasağı olanl bölgede hatalı sollama yaparak kendi şerindinde seyir halinde gitmekte olan müvekkili davacı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarparak maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasında sebebiyet verdiğini, davacı müvekkilinin bu kazada hiçbir kusurunun olmadığının 19.05.2015 tarihli kaza tespit tutanağı ile sabit olduğunu belirterek davanın gerek konusu gerekse de tarafları daha önce açılan Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/741 esas sayılı dosyası ile aynı olduğunu, usul ekonomisi bakımından işbu dosya ile birleştirilmesine, meydana gelen trafik kazası neticesinde sorumlu olan davalılardan araç maliki yönünden 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsili ile davacıya ödenmesine, yine meydana gelen kaza sebebiyle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı … A.Ş. cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davalı … Sigorta aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 2-Davalı … Sigorta aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 3-Davalılar … ve … A.Ş aleyhine açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın 19/05/2015 kaza tarihi itibariyle işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Davalılar … ve … A.Ş hakkındaki maddi tazminat talepli davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, icra takibi sonrasında müvekkilinin davadan haberdar olduğunu, usulü koşullar tamamlanmadan verilen kararın kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin işleten sıfatının bulunmadığını, bu nedenle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere müvekkili şirketin işbu davada ” pasif husumet yokluğu ” bulunduğunu, bu nedenle davanın; müvekkili şirket için reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde belirtilen hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz. Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için tebligatın davanın taraflarına usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. (HMK’nın 144.maddesi) Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur (Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 12/06/2019 tarih, 2016/17072 Esas ve 2019/7123 Karar sayılı ilamı). Tebligat Kanunu’nun 35.maddesi uyarınca kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır. Somut uyuşmazlıkta mahkemece birleşen dosyada dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı … A.Ş.ne Ticaret Sicil Müdürlüğü’nde kayıtlı adres yerine davacı tarafça beyan edilen adresine çıkarılan tebligatların iadesi üzerine Tebligat Kanunu’nun 35.maddesi gereğince tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Tebligat Kanunu’nun 35/2.maddesi gereği daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu durumda mahkemece davalı şirketin tebligata yarar adresinin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden sorularak öğrenilmesi ve bu adrese dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmesi gerektiği halde usulüne uygun şekilde taraf teşkili sağlanmaksızın davalı şirketin yokluğunda karar verilmesi doğru olmamıştır. Asıl dava, … Sigorta şirketi ile … aleyhine açıldığı halde gerekçeli karar başlığında birleşen dosya davalılarınında gösterilmesi ile birleşen dosyalar yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmamış olması da hatalı olmuştur. Mahkemece eksik inceleme ile taraf teşkili sağlanmadan karar verildiğinden esasa ilişkin diğer davalı istinaf itirazları konusunda değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2021