Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2348 E. 2021/1938 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2348
KARAR NO: 2021/1938
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2014/1174 Esas – 2019/858 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; …’in 17.06.2012 tarihinde yolcu konumunda bulunduğu … yönetimindeki … plakalı motosiklet ile seyrederken plakası tespit edilemeyen gri renkli bir aracın çarpması sonucunda trafik kazası meydana geldiğini, kazada …’in yaralandığı ve vücudunda daimi fonksiyon kaybı meydana geldiğini, müvekkili tarafından 09.10.2013 tarihinde davalı kuruma müracaat edildiğini ve davalı tarafından davacıya bir miktar ödeme yapıldığını, meydana gelen kazadan dolayı davacıda geçici/kalıcı işgücü kaybının tespitiyle buna göre ödenmesi gereken tazminatın hesaplanmasını, davalı kurum tarafından daha önce yapılmış ödemenin mahsubu neticesinde ortaya çıkacak eksik ödenen miktarın şimdilik 200,00 TL tutarındaki kısmının davalıdan alınarak davacıya ödenmesini, hükmedilecek tazminata kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davacıya 21.01.2014 tarihinde yapılan 22.105,00 TL maluliyet tazminatı ödemesi kapsamında davacılar tarafından imzalanan ibraname ile Kurumun sorumluluğunun ortadan kalktığını, davacıya yapılan işbu ödemede, davacının %8 oranında malul kaldığının dikkate alındığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davalı kurumun zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, geçici iş göremezlik döneminin tazminat hesabına dahil edilmemesi gerektiğini, ancak ödeme tarihinden yasal temererrüt faizi işletilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı taraflarca açılan maddi tazminat istemine ilişkin davanın kısmen kabulü ile; Davacı …’in uğradığı toplam 103.996,89-TL maddi tazminatın davalıdan (azami sorumluluk limiti 225.000,00-TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalının temerrüt tarihi olan 05/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi müvekkili …’in kusursuz olmasına rağmen, yolcu konumunda içinde bulunduğu aracın sürücüsü …’in %20 oranındaki kusur durumun hesaplanan tazminattan düştüğünü, oysa ki dava ve ıslah dilekçelerinin talep kısmında da belirtilmiş olduğu üzere davanın müşterek ve müteselsil sorumluluğa ilişkin esaslar çerçevesinde açıldığını, somut olay göz önüne alındığında kazanın iki sorumlusundan birine dava açarak zararın tamamını istemiş bulunduklarını, bu nedenle bilirkişi raporuyla belirlenen maddi zararın tamamı üzerinden karar verilmesi gerektiğinden davayı istinaf mahkemesine taşımaları gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme gerekçeli kararında, müvekkil kurum aleyhine temerrüt tarihi olan 05/03/2013 itibariyle faiz işletilmesine hükmedildiğini, müvekkil kurum kendisine yapılan başvuruyu incelemiş ve davacı tarafa 21/01/2014 tarihinde maluliyet tazminat ödemesi yaptığını, müvekkil kurum aleyhine ancak ödeme tarihinden itibaren yasal temerrüt faiz uygulanması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17/06/2012 tarihinde davacını yolcu olarak bulunduğu dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile kimliği belirsiz sürücü idaresindeki plakası tespit edilemeyen araç ile çarpışması ile gerçekleşen trafik kazası neticesinde … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde … plakalı motosiklet sürücü …’in %20 oranında, kimliği belirsiz araç sürücüsünün % 80 oranında kusurlu olduğu, ATK’dan alınan maluliyet raporuna göre kaza nedeniyle davacının %26 oranında sürekli iş göremezliği oluştuğu ve geçici iş göremezlik süresinin 6 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde; bir motorlu aracın karıştığı kazada, bir 3. kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunların müteselsil sorumlu olarak tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Sigorta şirketlerinin sorumluluğu da limit dahilinde olmak kaydıyla müteselsil sorumluluktur. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş; müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişkisi ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren plakası tespit edilemeyen araç sürücüsü, işleteni, … ve motosiklet sürücü ve işleteni zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Somut uyuşmazlıkta plakası tespit edilemeyen araç bulunması nedeniyle …na karşı dava açılmıştır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalının zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken kusuru oranında sorumlu tutulmasına karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf itirazı yerindedir. Davalı … tarafından dava öncesi kısmi ödeme yapıldığına göre ödeme tarihinde davalı sigorta şirketinin temerrüte düştüğünün kabulü ile bu tarihten itibaren faiz işletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1- Davacı taraflarca açılan maddi tazminat istemine ilişkin DAVANIN KABULÜ ile; Davacı …’in uğradığı toplam 138.107,28 TL maddi tazminatın davalıdan (azami sorumluluk limiti 225.000,00 TL ile sınırlı olmak kaydıyla) davalının temerrüt tarihi olan 21/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı tarafa verilmesine, 2- Alınması gereken 9.434,10 TL karar harcından peşin ve ıslah ile yatırılan 524,20 TL mahsubu ile eksik kalan 8.909,90 TL bakiye karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 54,20-TL ilk harç gideri ve 470,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 524,20-TL harç giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davacı tarafça yargılama sırasında yapılan 17 adet tebligat gideri 179,50-TL, posta masrafı 220,00-TL, bilirkişi masrafı 750,00-TL olmak üzere toplam 1.149,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5- Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen nisbi 17.070,19 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 6- Taraflarca yatırılan gider avansının karar tebliğ işlemleri tamamlandıktan ve karar kesinleştikten sonra kullanılmayan kısmının yatıran ilgili tarafa resen iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı vekili ve davalı vekilinin tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 49,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya/davalıya verilmesine, İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/11/2021