Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2341 E. 2020/3835 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/2341
KARAR NO : 2020/3835
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/05/2019
NUMARASI : 2014/266 Esas – 2019/514 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; 23/08/2006 günü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile plakasız-tescilsiz motosiklet sürücüsü İbrahim Mantı arasında yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, trafik tespit tutanağına göre .. plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu, motosiklet sürücüsü İbrahim Mantı’nın tali kusurlu olduğunu, … plaka sayılı aracın davalılardan … AŞ tarafından trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, plakasız motosikletin kusuru sebebi ile üçüncü kişilere verdiği zarardan Güvence hesabının sorumlu olduğunu, meydana gelen trafik kazasında müvekkilleri … ve … yaralandığını, davalı … Şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sadece … için ödeme yapıldığını, bu tutarın da gerçek zararın çok altında olduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; 27/02/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini davacı … için 22.899,93 TL’ye, … için 16.053,33 TL’ye çıkarmıştır. Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesinde ve özetle; Usule ilişkin olarak, kaza tarihi itibarıyla geçerli olan ve ceza yargılamasında uygulanan ve TCK da öngörülen ceza zamanaşımı süresinin dolduğunu, Sigortacılık Kanunu ve Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın A-3 maddesinin (k) bendi gereğince, “motorlu bisikletlerin” kullanılmasından doğan zararların teminat dışı kaldığını, bu nedenle Güvence Hesabı’nın bu araçlardan kaynaklanan bir sorumluluğu bulunmadığını, kazaya karışan aracın motorlu bisiklet olmaması durumunda, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan alınacak raporla davacının is göremezlik oranı belirlenerek, iş göremezlik zararının buna göre hesaplanması gerektiğini, davacı tarafların ehliyetsiz sürücünün sevk ve idaresinde bulunan tescilsiz motosiklete birden fazla yolcu olarak (istihap haddini aşarak) bindiklerini, kask v.s. takarak zararın artmasını önleyecek güvenlik önlemlerini de almadıklarını bu nedenle hesaplanacak tazminattan, müterafik kusur oranı kadar indirim yapılması gerektiğini, dava konusu olayda hatır taşıması olduğunu, davacı tarafın maluliyet konusu gerçek zararın tespiti için aktüer bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, kaza tarihi itibarıyla temerrüte düşmediğinden faiz talep edilemeyeceğini, mahkeme aksi kanaatte ise Güvence hesabının sorumluluğu trafik poliçesi bulunmayan aracın kusur oranı dahilinde kaza tarihindeki zorunlu mali mesuliyet poliçesindeki teminat limitini aşamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; 23.08.2006 tarihinde maluliyetle sonuçlanan yaralamalı trafik kazasına karışan 35 H 7272 plakalı aracın 03.07.2006 başlangıç, 02.09.2006 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile … adına, kaza tarihi itibarıyla maluliyet halinde şahıs başına 57.500,00 TL’sine kadar azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini davacının söz konusu kaza sebebiyle müvekkil sigorta şirketine müracaat etmesi sonrasında müvekkil şirket nezdinde 1231441 nolu hasar dosyası açılarak davacının maluliyetinden doğan maddi tazminat alacağının 30.043,11 TL olarak hesaplandığını, belirlenen bu tazminatın davacı vekilince de ikrar edildiği üzere 16.07.2014 tarihinde ödendiğini, usul ve yasaya uygun olarak yapılan bu hesaplama ve ödeme sonrasında müvekkil sigorta şirketinin davacıya karşı başkaca bir sorumluluğu kalmadığını belirterek davanın … talebi yönünden reddine, aksi halde her iki davacı yönünden belirtilen şekilde hesaplama yapılarak hüküm tesis edilmesine, kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalı … AŞ yönünden davanın feragat nedeni ile reddine, Davalı Güvence hesabı yönünden; Davacı …nın talebi bakımından ıslah ile artırılan 12.974,14 TL için davalının zamanaşımı definin kabulüne, bu nedenle davanın reddine, Davacı … yönünden; 2.000,00 TL maddi tazminatın dava tarininden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine ıslah ile artırılan 20.899,93 TL istemin zamanaşımı nedeni ile reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; zamanaşımı defini asla kabul etmemek ile birlikte müvekkili … için dava dilekçesi ile talep edilen 3.000,00 TL’ye hükmedilmemiş olmasının ve bu konu hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmamış olmasının hatalı olduğunu, zamanaşımı süresinin tazminata konu olacak zararın tam olarak belirlendiği tarihte başlayacağını, davaya konu trafik kazasında oluşan zararın müvekkillerin maluliyet halleri olduğunu ve ancak sağlık kurulu raporu ile tespit edilebileceğini, müvekkili … için15/09/2017 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen, %19,2 oranında maluliyeti gösterir rapor ile müvekkili … için ise İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Adli İhtisas Dairesinin 03/04/2017 tarihli %8.1 oranındaki maluliyeti gösterir rapor olduğunu, kanun ve Yargıtay Kararları gereğince zamanaşımı süresinin bu raporların tarihlerinden itibaren başlayacağını, bu sebeple 27/02/2019 tarihli ıslah dilekçesine karşı öne sürülen zamanaşımı defiinin kabulünün mümkün olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin ise bu yöndeki kararının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkillerinin hak kaybına uğramalarına neden olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda:Dava, yaralamalı trafik kazasından kaynaklı maddi tazminata ilişkindir.6100 Sayılı HMK’nun 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerekir. Hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir.Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir.Yukarıdaki ilkelere ek olarak hakim, tarafların her bir talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar vermek durumundadır.Somut olayda, dava dilekçesinde, davacı …. için 3.000.00 TL maddi (Daimi/sürekli işgöremezlik) tazminatın davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş, talep ıslah ile 13.053,33-TL arttırmak suretiyle 16.053,33 TL ye çıkarılmıştır.Mahkemece “Davacı …’ nın talebi bakımından ıslah ile artırılan 12.974,14 TL için davalının zamanaşımı definin kabulüne, bu nedenle davanın reddine,” karar verilmiş, dava dilekçesinde talep edilen 3.000,00 TL ve 12.974,14 TL yi aşan ıslaha konu miktar ve bu talepler yönünden olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi, gerekçeli kararda hiç tartışılmaması doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; Daire kararının kapsam ve şekline göre; davacılar vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/11/2020