Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2323 E. 2021/1887 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2323
KARAR NO: 2021/1887
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/03/2019
NUMARASI: 2017/277 Esas 2019/184 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; 28/08/2010 tarihinde Mardin ili, Nusaybin ilçesinde meydana gelen trafik kazasında müvekkili …’nin eşi ve diğer müvekkillerinin babası …’in vefat ettiğini, …’in kendi kullandığı … plakalı traktörün orta refüje düşerek takla atması neticesinde altında kalarak öldüğünü, kazanın tek taraflı olarak meydana geldiğini, tüm kusurun ölen sürücü …’e ait olduğunu, kazada vefat eden …’in aylık gelirinin asgari ücret düzeyinde olduğunu, ölenin eşinin ev hanımı olduğunu, ölenin çocuklarının ise herhangi bir geliri bulunmadığını, … plaka sayılı traktörün kaza anında her hangi bir trafik sigortasının bulunmadığını, bu sebeple … Yönetmeliği’nin 9. maddesi gereğince zorunlu trafik sigortası bulunmayan araçların sebebiyet verdiği trafik kazalarında bedeni yani sakatlık ve ölüme bağlı tazminatlardan davalı …’nın sorumlu olduğunu, dava konusu trafik kazası sebebiyle ölenin desteğini kaybeden müvekkilleri için toplam 175.000,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dilekçede açıklanan sebeplerle, 26/04/2016 tarihinde Karayolları Trafik Kanunu’nda değişiklik yapıldığını ve müvekkil kuruma dava açılmadan önce gerekli belgelerle başvuru yapılması şartının getirildiğini, bu nedenle davanın usulden reddi gerekiğini, davadan önce başvuru yapılmadığı için müvekkili kurumun temerrüde düştüğünün söylenemeyeceğini, KTK’nda düzenlenen zamanaşımı süresi dava tarihi itibariyle dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle de reddini, somut olayda müteveffanın kendi kusurlu hareketi ile vefatına sebebiyet verdiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları’nın A.6-d maddesi uyarınca destek şahsın kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri teminat dışı olduğundan müvekkili davalı kurumun herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, somut olayda alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; Davacı … için 93.210,00-TL., davacı … için 9.000,00 TL, davacı … için 2.790,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 10.000,00 TL., davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL ve davacı … için 15.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı vekili tarafından müvekkil kuruma hiçbir belge ve beyan sunulmamış ve başvuru yapılmamış olması nedeniyle, davacının talebi ile ilgili olarak değerlendirme yapılamadığını, Davacının, müvekkil kuruma hiçbir başvuru yapmadan işbu davayı 19.03.2017 tarihinde, KTK’da yapılan 26.04.2016 tarihli değişiklikten sonra ikame etmiş olduğunu, davacı tarafından dava tarihinden önce müvekkil kuruma başvuru yapılmadığından, tazminat talebi için başvuru şartı yerine getirilmeden ikame edilen işbu davanın usulden reddi gerektiğini, kabulünün hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, davacıların murisi sürücü …’in 28.08.2010 tarihinde Nusaybin-Kızıltepe istikametinde … plaka sayılı traktör ile seyir halinde iken aracın tekerleğini yolun sağındaki bankete düşürmesi ve aracın takla atması sonucu araç altında kalarak olay yerinde hayatını kaybettiği, kazanın tek taraflı olarak meydana geldiği, vefat eden sürücü …’in olayda %100 kusurlu olduğu, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep ettikleri anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Sigorta kuruluşuna yazılı başvuru halinde eklenmesi gereken belgelere madde metninde açıkça yer verilmemiş; Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.2.1 maddesinde ise kaza veya zararın tespit edilebilmesi için gerekli tüm belgeler ifadesi kullanılarak tek tek belgelerin sayılması yoluna gidilmemiştir. Ayrıca sigortacının hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme sigorta şirketi için belirlenen sekiz günlük ödeme süresinin başlangıcı için önem taşıyacaktır. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2.maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 19/03/2017 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı …na başvuru yapılmadan dava açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yazılı başvuru koşulu, tamamlanabilecek dava şartı niteliğinde olduğundan Mahkemece davacı vekiline, davalı …’na yazılı müracaat etmesi için kesin süre verilerek yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde esastan inceleme yapılarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/11/2021