Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2321 E. 2021/2024 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2321
KARAR NO: 2021/2024
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/12/2018
NUMARASI: 2015/1125 Esas 2018/1369 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/08/2004 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çalıntı araç ile seyir halinde iken asli ve tam kusuru ile sebebiyet verdiği zincirleme trafik kazasında, kaldırımda bekleyen müvekkillerine zincirleme kazaya karışan araçlardan birinin çarpması neticesi müvekkillerin eşlerinin vefat ettiğini, kendilerinin ise ağır şekilde yaralandıklarını, kazaya ilişkin cezai tahkikatın Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/335 E. 2011/276 K. sayılı dosyası ile yürütüldüğünü, … plakalı aracın çalıntı olması sebebiyle davanın …na açıldığını, müvekkillerin eşlerinin vefatı nedeni ile ödenmesi gereken tazminatın davalıdan alındığını, ancak kendi maluliyetlerine ilişkin yapmış oldukları müracaata karşın hiçbir tazminat ödemesi alınamadığını belirterek, fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile 1.000 TL kalıcı maluliyet tazminatının 500,00 TL kısmı …’a ve 500,00 TL kısmı …’a davalıya yapılan başvuru tarihine yasal 8 işgünü eklenmek sureti ile tekabül edecek tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini … için 40.000 TL, … için 36.775,91 TL olarak belirlemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, 01.04.2005 tarihinde davacı …’dan ve 14.07.2006 tarihinde diğer davacı …’dan alınan ibranameler uyarınca, davacılara tazminat ödemesinin 03.05.2005 ve 01.08.2006 tarihlerinde yapıldığını, ödemeler dikkate alındığında 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen çalıntı aracın işleteninin aracın çalınmasında sorumlu olmadığının ispatı gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacı … yönünden: Davanın kabulü ile 40.000,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacı … yönünden: Davanın kabulü ile 36.775,91-TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kaza tarihi 03.08.2004 olmakla dava tarihi itibariyle uzamış ceza zamanaşımı süresinin de geçmiş olduğunu, ibranamenin iptali için geçerli hak düşürücü sürenin de dolduğunu, her iki davacının da 03.08.2004 tarihli kaza ile ilgili başkaca alacakları kalmadığını ibraname ile imza altına almış olduklarını, söz konusu ödemeler dikkate alındığında KKT’nın 111. maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğunu, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen aracın, çalıntı olduğunun araçta yolcu olan davacılar tarafından bilinip bilinmediğinin araştırılmamış olduğunu, davacıların çalıntı olduğunu bilerek bu araca binmiş olmaları halinde müvekkil kurumdan tazminat talep etme haklarının bulunmadığını ayrıca istiap haddinin de aşılması nedeniyle de müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından; 03/08/2004 tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı araçların çarpıştığı, bu kazada maddi hasar meydana geldiği, herhangi bir yaralanmanın olmadığı, kaza sonrası …’ın aracındaki yakınlarını yol kenarına yönlendirdiği, vefat edenler ve davacıların yol kenarında beklemeye başladıkları, bu sırada … plaka sayılı aracın önünde bulunan tırın arkasına çarptığı ve … plaka sayılı aracın savrulduğu, savrulma neticesinde olay yerinde bulunan ve yol kenarında bekleyen davacılara da çarpması ile meydana gelen trafik kazasında … ve …’ın vefat ettiği, davacıların yaralandığı, davacıların yaralanmaları nedeniyle maddi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut olayda, tazminata konu kazada davacıların yaralanması yanında, davacı …’ın kızı … ve davacı …’ın eşi …’ın vefat ettiği, davalı tarafından, davacı …’dan alınan ibranamenin “…’ın ölümüne neden olan kaza” ile ilgili olarak ve davacı …’dan alınan ibranamenin “…’ın ölümüne neden olan kaza” ile ilgili olarak düzenlendiği, her iki ödeme dekontunda da “vefat taz. ödemesi” ibaresinin bulunduğu, davadaki talebin ise davacıların yaralanmaları, maluliyetlerine yönelik olduğu, davacıların yaralanmasına bağlı bir ibraname ve buna bağlı ödeme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesi kapsamında davacılara yaralanmaları nedeniyle yapılan ödeme ve davacılar tarafından imzalanan bir ibraname bulunmadığından davalı vekilinin hak düşürücü süreye ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Davaya konu trafik kazası 03/08/2004 tarihinde gerçekleşmiştir. Davacıların yaralandığı, ölüm ve yaralanmanın olduğu olayda ceza zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK’nın 455/2 ve 102/3 maddelerine göre 10 yıldır. Dava, 24/11/2015 tarihinde açılmıştır. 765 sayılı TCK’nın 455/2 ve 102/3.maddesine göre kaza tarihi olan 03/08/2004 tarihinden itibaren dava tarihi 24/11/2015 tarihine kadar uzamış zamanaşımı süresi olan 10 yıllık süre dolmuştur. Dava dilekçesi davalı vekiline 07/12/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince süresinde zamanaşımı defi’inde bulunulmuştur. Mahkemece davalının davacılara ödeme tarihleri değerlendirildiğinde zamanaşımın kesildiği yönünde değerlendirme yapılmış ise de davacıların yaralanmalarına bağlı ödeme yapılmamış, müteveffa eş ve çocuktan dolayı ödeme yapılmış olduğundan zamanaşımının kesildiğinden bahsedilemeyecektir. Bu nedenlerle, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın zamanaşımı dolduğundan REDDİNE, 2- Alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 27,70 TL harç ve 265,00 TL ıslah harcı toplamından mahsubu ile bakiye 233,40 TL harcın davacı tarafa iadesine, 3-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden Daire karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4 maddesi gereğince reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan, 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 32,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacılardan müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2021