Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2288 E. 2021/1930 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2288
KARAR NO: 2021/1930
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
NUMARASI: 2015/1800 Esas – 2019/313 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;06/09/2014 tarihinde davalı … kullanımındaki diğer davalı …’a ait … plakalı aracın davacı …’un kullanımındaki … plakalı araca çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, bu kazada davalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, müvekkili …’un kaza nedeniyle yaralandığını, kaza esnasında yanında bulunan oğlu …’un da köprücük kemiğinin kırıldığını belirterek geçici iş görmezlik tazminatı karşılığı 1.000 TL.sürekli işgörmezlik tazminatı karşılığı 1.000 TL.tedavi, bakım ihtiyacı, yol vesair giderler ile sair kayıplardan ötürü şimdilik 1.000 TL’nin davalılar işleten ve sürücüden olay tarihinden itibaren, sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte, uğranılan manevi zarar nedeniyle … ve … için ayrı ayrı 25.000’er TL.manevi tazminatın davalı işleten ve sürücüden olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin meydana gelen zarardan poliçe limiti ile sınırlı olarak sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve zarar nispetinde sorumlu olduğunu, davacı tarafından yapılan geçici ve sürekli işgörmezlik dönemine ait tedavi giderleri ile bakıcı giderlerinden sorumlu olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacı … yönünden kalıcı maluliyet tazminatı talebinin reddine,2- Davacı … yönünden geçici maluliyet tazminatı, tedavi ve bakıcı giderleri yönünden taleplerinin arttırılan hali ile davalı … Sigorta A.Ş. Ve … yönünden kısmen kabulüne, 8.700,90 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 2.801,73 TL tedavi ve bakıcı giderlerinin bu davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, hükmedilen tutarlara davalı … yönünden olay tarihi olan 06/09/2014 ve davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 08/11/2015 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,Fazla talebin reddine, 3- Davalı … aleyhine açılan maddi tazminat talebine yönelik davanın reddine, 4- Davacıların manevi tazminatla taleplerinin davalı … yönünden kısmen kabulüne, davalı …’a yönelik olarak açılan davanın reddine, Davacı … için 3.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten tahsili ile davacılara ödenmesine, Fazla talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … Sigorta A.ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece maddi meselenin takdirinde hata yapılmış olduğunu, hükme esas alınamayacak nitelikte olan bilirkişi raporunun dikkate alınarak eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olduğunu, mahkemece sigortalı aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile feri müdahil …’ya kiralandığının yapılan bilirkişi incelemesi ile de anlaşılmış olduğunu, bu durumda işleten değişikliği itirazlarının reddedilmesinin hatalı olmuş olduğunu, kararda işleten değişikliği mevcut olsa da sigortacının sorumluluğunun devam edeceğine ilişkin yapılan tespitin hatalı olduğunu, müvekkil şirketin işletenin kusuru oranında sorumlu olmakla, işleten değişikliğinin bulunduğu durumlarda sorumluluğunun bulunmadığını, kusur raporlarına itirazlarının dikkate alınmamış olduğunu, raporda yapılan hesaplamaların da fahiş olduğunu, gerçeği yansıtmadığını, davacının farazi gelir tutarı üzerinden hesap yapılmış olduğunu, davacının sürekli ve düzenli gelirinin esas alınması gerektiğini, alınan maluliyet raporunda afaki bir maluliyet oranı belirlenmiş olduğunu, müvekkil şirket aleyhine hükmedilen geçici iş göremezlik, tedavi ve bakıcı gideri SGK sorumluluğunda olduğundan verilen kararın haksız olduğunu, yasal düzenlemeler doğrultusunda, gerek karayolları trafik kanunu gerekse poliçe genel ve özel şartları uyarınca müvekkil şirketin geçici iş göremezlik tazminatı bakımından sorumluluğunun bulunmayacağının açık olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi genel şartlar değişikliğinden önce ve halen yürürlükte bulunan KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 27/03/2014 tarih, 2013/ 4616 E. ve 2014/4465 K. sayılı kararında; “2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderlerinden Sosyal Güvenlik Kurumu, yasa kapsamı dışında kalan bakıcı veya tedaviye bağlı sair giderlerden varsa trafik şirketi yoksa … ve her iki halde de diğer haksız fiil sorumlularının (işleten ve sürücü gibi) sorumlulukları devam edecektir” yönünde karar vermiştir. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik ,bakıcı ve tedavi giderleri tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. ATK 3. İhtisas Dairesinin 22/05/2017 tarihli yazısı eki raporda; Davacı …’un 06/09/2014 tarihinde maruz kalmış olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği bildirilmiştir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekecektir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/06/2020 tarih, 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 28/01/2020 tarih, 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 4.maddesinin k bendinde maluliyet tanımına yer verilmiştir. Buna göre ” Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali” olarak tanımlanmış yine Yönetmeliğin sigortalıların çalışma gücü kaybı tespitini düzenleyen 9 ve 10 maddelerinde %60 maluliyet ve üzeri için maluliyet tespitine ilişkin esaslar düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle bu yönetmelik sadece %60 maluliyet ve üzeri için hükümler ve ekli cetvel içermekte olup %60’ın altında maluliyet bulunması halinde bu Yönetmelik hükümlerinin uygulanması olanaklı değildir. Yine Yönetmeliğin 23.maddesi ile Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış düzenlemesine yer verilerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin tümden kaldırılmadığı anlaşılmaktadır. Keza ek cetveller ilişkin yeni bir düzenleme de yapılmamıştır. Sonuç olarak davacının maluliyetinin %60’ın altında olması ve kaza tarihine göre uygulanması gereken Maluliyet Tespit İşleri Yönetmeliği hükümlerine göre maluliyet belirlenirken aynı cetvellerin (Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine ekli cetveller) esas alınması gerektiğinden maluliyetin tespitinde Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin uygulanmış olmasının, maluliyet oranına bir etkisi olmayacağından hükme esas alınan maluliyet raporunda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı sürücü …’in %100 kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edilmiştir. Kaza tespit tutanağı resmi makamlarca düzenlenmiş olup, aksi ispatlanıncaya kadar geçerli olacağından, mahkemece hükme esas alınan alınan rapor içerik ve kusur belirlemesi yönünden kaza tespit tutanağı ile örtüştüğü, dosya içerisinde kusur tespitine ilişkin çelişki yaratacak başka bilirkişi raporu olmadığı nedenle olmakla kusura ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun davacının maaş bordrosu üzerinden hesaplama yapılarak tazminata hükmedilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. KTK’n-n 91-101. maddelerinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ve trafik sigortacısının sorumluluğuna ilişkin ilkeler düzenlenmiş olup, trafik sigortası işleteni değil aracı takip etmektedir. KTK’nun 94. maddesinde, sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişinin 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunda olduğu; sigortacının, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde feshedebileceği; sigortanın, fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı düzenlemelerine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 95. maddesinde ise; sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği; ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurulabileceği hükümlerine yer verilmiştir. Bu itibarla olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde, KTK’nun 95/2. maddesi gereğince, sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin poliçenin iptal edildiği, geçersiz olduğu, bu nedenle sorumluluğun bulunmadığı gibi haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyecektir. Somut olayda; davalı … Sigorta A.Ş’nin zarara neden olan aracın trafik sigortacısı olduğu; kazayı kapsayan ZMSS poliçesinin davalı tarafından iptal de edilmediği ve yürürlükte olduğu, poliçe süresi içinde oluşan zarardan davalının ZMSS poliçesi gereği sorumlu olduğu, KTK’nın 94 ve 95. maddeleri gereği işleten değişikliğinin 3. kişi konumundaki davacıya karşı ileri sürülemeyeceğine göre bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/6210 E. ve 2020/4727 K.sayılı kararı). Bu nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.127,29 TL harçtan peşin alınan 282,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 845,29 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.11/11/2021