Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2270 E. 2021/1928 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2270
KARAR NO: 2021/1928
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2015/219 Esas – 2019/638 Karar
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete kasko sigortalı … plakalı aracın trafik kazası nedeniyle ağır hasara uğradığını, yanarak telef olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kasko bedelinin şimdilik 15.200,00 TL kısmının ilk başvuru tarihi olan 23.02.2006 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka avans faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taleplerin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacıya ait … plakalı aracın müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın Kabulü ile 21.000,00 TL’nin 15.200,00 TL’sine 13/09/2014 tarihinden itibaren 5.800,00 TL’sine ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, mahkemece bu yöndeki itirazlarının değerlendirilmemiş olduğunu, emsal nitelikteki kararlardan açıkça anlaşılacağı üzere, 918 sayılı KTK.nun 109/2 maddesinde geçen “maddi tazminat talepleri” kavramı ile kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan araç hasarına ilişkin davadaki maddi tazminat isteminin ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilleri aleyhine ödenmesine hükmedilen tutarın, taraflar arasındaki kasko poliçesinde teminat altına alınan tutarı aşmakta olduğunu, davacı tarafın, kasko genel şartlarında belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmemiş olduğunu, tehir-i icra kararı verilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davanın açıldığı mahkemenin uyuşmazlığın çözümü bakımından görevli olması HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup bu husus aynı kanunun 115/1. maddesi uyarınca resen gözetilir. 28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda; davacı ile davalı arasında 27.06.2005/2006 tarihlerini kapsar şekilde oto paket kasko sigortası sözleşmesi bulunmasına, davanın 6502 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra açılmasına ve sigortalı aracın hususi araç olmasına göre davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olduğu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi olduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan uyuşmazlık, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davalı … şirketine karşı açılan davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. O halde mahkemece, dava şartı (görev) eksikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına ilişkin karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/9960 E. ve 2017/4970 sayılı kararı). Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda belirtilen esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/11/2021