Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2249 E. 2021/1793 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2249
KARAR NO: 2021/1793
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2016/519 Esas – 2019/449 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/02/2016 tarihinde davalılardan …’nun maliki olduğu sürücüsü ise …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Güngören İlçesi … Mevkiinde yaya kaldırımına çıktığı esnada müvekkili …’e çarparak müvekkilinin yaralanmasına sebebiyet verdiğini, kaza sonrası müvekkilinin şikayeti üzerine Bakırköy 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/161 Esas sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını, sürücü …’nun ehliyetsiz olduğunu, bu yaralanma nedeniyle müvekkilinin tedavi gördüğünü, trafik kazasında yaralanan davacı için kazanın oluşmasında kusurlu olan davalılardan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2000,00 TL Tedavi Gideri, 900,00 TL maluliyet, 100,00 TL ömür boyu bakım-bakıcı gideri, 3.000,00 TL maddi tazminatın … Sigorta A.Ş. yönünden avans faizi, diğer davalılardan yasal faiziyle ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, müvekkili için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve ..’dan yasal faizi ile birlikte karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; olayın davacının iddia ettiği gibi olmadığını, davacının kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunu, kazadan sonra davacıyla ilgilendiğini, bu konuda da iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; olayın davacının iddia ettiği gibi olmadığını, davacının yalan yanlış iddialarla dava açmış olması davacının kötü niyetinin devam ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin mecburi mali mesuliyet sigortasından mütevellit sorumluluğunun azami limitle sınırlı olduğu nazara alınarak davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden faiz, masraf ve vekalet ücreti yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde bakıcı ve refakatçi giderini, maluliyet tazminatını talep ettiğini ve bu talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, yasanın böyle bir gideri karşılamadığının açık olduğunu, kuruma dava açılmadan önce başvuruda bulunulmadığını, bu sebeple dava açılamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafın geçici ve sürekli maluliyet tazminatı ve bakım ücreti taleplerinin feragat nedeniyle reddine, -Davacı tarafın tedavi gideri talebinin SGK yönünden kabulü ile, 8.000,00 TL tedavi giderinin 25.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Diğer davalılar … ve …’ya yönelik bu talebin reddine, – Davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 30.000,00 TLmanevi tazminatın kaza tarihinden itibaren (21.02.2016) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı SGK vekili, davalılar …, … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece hükmün 2.maddesiyle 8.000,00 TL tedavi giderinden sadece SGK’nın sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, 6111 sayılı Yasa ile SGK’nın sorumluluğu kabul edilirken kazaya yol açan araç maliki ve sürücüsünün müşterek müteselsil sorumluluğunun kaldırılmamış olduğunu, müvekkilin halen daha ağrılarının devam ettiğini, eski sağlığına kavuşmasının mümkün olmadığını, ciddi bir biçimde manevi ve ruhsal çöküntü yaşamış olduğunu, travmasının sürdüğünü bu nedenle belirlenen manevi tazminatın düşük olduğunu, hükmün 8/2 bendinde reddedilen tedavi giderleri yönünden davalılar … ve … vekili için 2.725,00 TL red vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu davalıların zaten müşterek ve müteselsil sorumlu olduklarını, faizin cinsi yönünden avans faizi yerine yasal faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, Manevi tazminat yönünden red vekalet ücretine hükmedilmesi ve miktarının hatalı olduğunu, yargılama gideri hesabında kabul red oranlarının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kendilerine göre SUT kapsamında Kurumun sorumlu olabileceği miktarla ilgili olarak işleten ve araç sürücüsünün sorumluluklarının devam ettiğini, kurumlarının sorumluluğunun ZMSS sebebiyle olduğunu, esasen bu sebeple davanın ticaret Mahkemesinde olduğunu, trafik kazasına bağlı acil hal sona erdikten sonra kurumla sözleşmesi bulunmayan özel hastanece verilen devam eden tedavi giderlerinin tamamından sağlık uygulama tebliğinde yer alan tarife dikkate alınmaksızın müvekkil kurumun sorumlu tutulmuş olduğunu, karara esas alınan bilirkişi raporunda tedavi giderinin acil hal olup olmadığına bakılmamış olduğunu, SUT’a uygunluğun araştırılmamış olduğunu, tedavi giderlerinin tamamından değil sağlık uygulama tebliği’nde belirlenen esaslar doğrultusunda hesap yapılması gerektiğini, kurumlarınca mevzuat kapsamında davacı tarafa gerekli ödemenin yapılmış olduğunu, kurumlarının harçtan muaf olduğunu, faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkillerinin herhangi bir kusuru bulunmadığını, asli kusurlunun davacı olduğunu, davcının kontrolsüz olarak yola atlayarak kazaya sebebiyet verdiğini, salt trafiğe ehliyetsiz çıkmış olması müvekkile kusur izafe edilmesine sebep olamayacağını, müvekkilin araç kullanmayı gayet iyi bildiğini, trafik kanunu uyarınca gerekli yazılı sınava girmiş ve yazılı sınavı da geçmiş olduğunu, bu hususunda kusur izafesinde dikkate alınmaması kusura ilişkin raporun eksik hazırlandığını gösterdiğini, müvekkiller aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş ve dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, ATK raporunu kabul etmemekle birlikte davacının iş göremezliğinin geçici olduğu, en fazla 6 ay sürebileceği şeklindeki tespiti ile davacının uğradığı kazanın sonuçlarının bahsettiği gibi ağır olmadığını gözler önüne serdiğini zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmış olduğunu, manevi tazminatın takdirinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları, zararın ağırlığı, paranın olay tarihindeki alım gücünün de dikkate alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 21/02/2016 tarihinde davalı sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı kamyoneti ile dört kollu kavşak noktasına geldiğinde ve … sokak içerisine giriş yapmak üzere sola doğru manevra hareketi ile dönüşe başladığı sırada, istikametine göre yolun solundan sağına doğru minübüs durak noktasından yolun karşısına geçmek üzere kaplama üzerine inerek geçişe başlayan ve kaplama üzerinde bulunan davacı yaya …’e çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacı yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edilidği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan kusur raporunun istinaf talep eden davalılara HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının/davalıların süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde kusur oranları bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden davalılar … ve … vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazı değerlendirilmeye alınmamıştır. Kaldı ki mahkemece hükme esas alınan kusur raporu uyarınca meydana gelen kazada …’ün %25 oranında, davalı …’nun ise %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, bu tespitin ceza dosyasında alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu görülmüştür. 13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasanın Geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu’ nun tedavi giderlerinden Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamındaki sorumluluğuna ilişkin hüküm, Danıştay 10. Dairesinin 05/10/2010 tarih, 2007/7391 Esas ve 2010/7354 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilinin davacının kazadaki yaralanması nedeniyle yaptığı tedavi giderlerinin davalılardan SGK ve davalılar … ve …’dan tahsilini talep etmiş ve Mahkemece uzman doktor bilirkişiden tedavi giderlerinin belirlenmesi için rapor alınanak 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli 8.000,00 TL tedavi gideri bakımından davalı SGK aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiştir. Yukarıda izah edildiği üzere 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden SGK başlı başına sorumlu olup işleten ve sürücü sorumlu olmadığından bu yöne değinen istinaf talepleri ile; dava temelinde haksız fiile dayandığından kabul edilen tazminata faiz işletilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından faize ilişkin davalı SGK istinaf talebi yerinde değildir. Ancak; Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı harçtan muaf olduğu halde, harçtan sorumlu olacak şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır. Bu hususa değinen davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinafı yerindedir. Kabule göre taleple bağlı kalınarak yasal faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalara göre, kazanın oluş şekli, davacıdaki yaralanmanın niteliği ve maluliyet oranı ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen manevi tazminat miktarının bir miktar düşük olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı kanısına varıldığından, manevi tazminat miktarına ilişkin davacı istinaf itirazı yerinde görülmüş; davalı istinaf talebinin ise reddine karar verilmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında, davalı Sigorta Şirketi maddi zararı karşılandığı için maddi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiş mahkemece maluliyet tazminatları ve bakıcı giderine ilişkin maddi tazminat taleplerine ilişkin davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu davalarda davadan feragatte hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, feragat sebebiyle reddedilen bakıcı gideri ile geçici ve kalıcı maluliyet tazminat miktarı da esas alınarak yapılan oranlamaya göre yargılama giderinin belirlenmesi doğru olmadığından davacılar vekilinin bu yöne değinen istinaf talebinin kabulü ile reddedilen manevi tazminat miktarı ve tedavi gideri miktarı esas alınarak yapılan oranlamaya göre yargılama gideri belirlenmiş ve hükmün yargılama giderlerine ilişkin 6. maddesinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. HMK’nın 355. maddesi bakımından resen yapılan incelemeye göre de İlk Derece Mahkemesince feragat edilen maddi tazminat davası bakımından harç alınması gerekirken alınmadığından hükme harca ilişkin madde eklenmiş, kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden ayrıca ilam harcı hesaplanmıştır. Bu nedenle; davalılar …, … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekili (manevi tazminat yönünden) ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili (harç yönünden), İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalılar …, … vekilinin istinaf başvurularının REDDİNE, Davacı vekili ile davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı tarafın geçici ve sürekli maluliyet tazminatı ve bakım ücreti taleplerinin FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2-Davacı tarafın tedavi gideri talebinin SGK yönünden kabulü ile, 8.000,00 TL tedavi giderinin 25.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı SGK’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, Diğer davalılar … ve …’ya yönelik bu talebin reddine, 3- Davacı tarafın manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 40.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren (21.02.2016) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-a.Davalı SGK harçtan muaf olduğundan kabul edilen tedavi gideri için harç alınmasına yer olmadığına, b. Feragat edilen maddi tazminat davası bakımından alınması gereken 39,53 TL ilam harcının maddi tazminat için peşin alınan 10,26 TL peşin harç ile 247,53 TL ıslah harcı toplamı 257,79 TL’den mahsubu bakiye 218,26 TL harcın ve 29,20 TL başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırına iadesine, c. Manevi tazminat davası bakımından alınması gereken 2.732,40 TL ilam harcından manevi tazminat için peşin yatırılan 170,77 TL’nin mahsubu ile kalan 2.561,63 TL’nin davalılar … ve …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından dosyada yapılan 1.900,00 TL bilirkişi ücreti ve 110,00 TL posta gideri, 560,30 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 2.570,30 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 1.772,00 TL’sinin davalılardan …, …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 8-a.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen tedavi giderleri yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, b. Davalı … ve … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen tedavi giderleri yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalılara verilmesine, 9-a.Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.750,00 TL vekalet ücretinin davalı … ve …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,b.Davalı …, … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden red edilen manevi tazminat miktarı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.725,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, 10-Davacı ve davalı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı ve davalı SGK tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-Davalılar …, … yönünden; Harçlar Yasasına göre alınması gereken 2.049,30 TL harçtan peşin alınan (44,40+512,32=)566,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.492,58 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 46,30 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının …ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021