Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2237 E. 2021/1572 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2237
KARAR NO: 2021/1572
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/05/2019
NUMARASI: 2016/331 Esas 2019/503 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 25/02.2016 tarihinde, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Güzelyurt ilçesi istikametinden gelip Derinkuyu ilçesi istikametine seyrederken kaza yerini terk edip kaçtığı için plakası bilinemeyen traktörün (römorklu) arka kısımlarına çarpması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin söz konusu kaza dolayısıyla yaralandığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta A.Ş.’ye trafik sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, kazaya ve müvekkilinin sakatlanmasına sebep olan diğer traktörün plakası ve sürücüsü tespit edilemediğinden dolayı meydana gelen zarardan …’nın da sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkiline ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan toplam 1.000,00 TL tazminatın, 500,00-TL daimi maluliyet(sakatlık) tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1 numaralı davalıdan, 500-TL daimi maluliyet(sakatlık) tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 2 numaralı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkil kurum zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat limitleri ve … plakalı aracın kusur oranı ile sınırlı sorumlu olduğunu, davacı tarafından …’na dava öncesinde herhangi bir başvuru yapılmadığını, kazanın gerçekleşmesinde plakası tespit edilemeyen aracın kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, kazanın beyan edilen şekilde gerçekleştiğinin kesin olarak ispatlanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın ve sürücüsünün araştırılmasını, soruşturma dosyasının bulunup celp edilmesini, maluliyet oranının kaza sonucu oluşan araçların kaza ile illiyetleri de tespit edilmek suretiyle belirlenmesi davacının SGK’ dan geçici iş görmezlik ödeneği alıp almadığının tespitinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,” Davacının davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı davanın taraflar sulh olduğundan ve konusuz kaldığından bu davalı yönünden hüküm oluşturulmasına yer olmadığına,2-Davacının davalı …’na karşı açtığı davanın Kabulüne, 82.269,49 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı …’ndan alınarak davacıya ödenmesine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle 2918 sayılı Kanun’un 97. maddesi gereğince davacı tarafından dava tarihinden önce müvekkili kuruma hiçbir başvuru yapılmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen, tespit edilemeyen aracın varlığının/türünün ve kazaya kusuru ile sebebiyet verdiğinin ispatı şüpheye yer bırakmayacak şekilde sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Temmuz 2017 tarihli raporda, davacının yaralanmasının trafik kazası sonucu meydana geldiği hususunda bir illiyet bağının bulunduğuna dair bir delil bulunmadığından hesaplama yapılamadığının tespit edildiğini, özürlülük oranının tespiti için, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması gerektiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın a.6.k maddesi gereğince geçici iş görmezlik talepleri teminat kapsamı dışında olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının traktörde yolcu taşınmaya elverişli olmayan yerde seyahat ettiğini bu yönüyle de tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. KTK’nın 97. maddesindeki değişiklikle getirilen dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru koşulu dava tarihi olan 25/03/2016 tarihi itibariyle yürürlükte olmadığından buna değinen istinaf itirazı da yerinde değildir. Davacının yolcu olduğu aracın kaza tespit tutanağı içeriğine göre otomobil olduğu, davacının emniyet kemerinin takılı olduğunun belirtildiği görülmekle müterafik kusura; Dosya kapsamında bulunan kaza tespit tutanağı içeriğine göre kazanın oluşumunda plakası tespit edilemeyen traktörün sebep olduğunun açıkça saptanmış olmasına, davalı tarafından aksine yönelik bir delil sunulmamış olmasına göre plakası tespit edilemeyen traktörün kusuruna ilişkin mahkeme kabulünde usul yasa ve dosya kapsamına göre isabetsizlik bulunmadığından kusura değinen istinaf talepleri yerinde değildir. Davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak sürekli iş göremezlik tazminatı talep etmiş, geçici iş göremezlik tazminatı talebi olmamıştır. Aktüer bilirkişi raporunda geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmış ve ıslahta buna göre yapılmıştır. Mahkemece de sürekli ve geçici maluliyete göre yapılan aktüer raporu esas alınarak ıslah edilen tutar üzerinden tazminata hükmedilmiştir. Oysa davacı, sadece sürekli iş göremezlik tazminat talebinde bulunduğuna göre dava dilekçesindeki talebi ile bağlıdır ve dava dilekçesinde bulunmayan talebin ıslah yoluyla eklenmesi olanağı yoktur. Yine HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dolayısıyla, geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığı gözden kaçırılarak geçici iş göremezlik tazminatı hakkında da hüküm kurulması doğru olmamıştır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişiye ait tedavi evrakları ve muayenesi sonucu tespit edilen tıbbi bulguları dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri esas alınarak yapılması gerekmektedir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda, mahkeme tarafından hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 22/11/2017 tarihli maluliyet raporunun kaza tarihine göre uygulanması gereken Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediği anlaşıldığına göre davalı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK’dan ya da başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/09/2021