Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2235 E. 2021/1993 K. 23.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2235
KARAR NO: 2021/1993
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2014/1114 Esas – 2018/1204 Karar
ASIL DAVADA
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
BİRLEŞEN DAVA İSTANBUL 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
2014/1295 ESAS 2016/112 KARAR SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde ve özetle; 30/05/2014 tarihinde D-100 karayolu kenarında…Kulübünde güvenlik görevlisi olarak görev yapan ve müvekkillerinin miras bırakanı olan …’ın davalılardan …’a ait …plakalı aracın durması ve uyarı reflektörünü koyması üzerine ne olduğunu anlamak için aracın yanına gittiği, birlikte lastik değiştirdikleri sırada diğer davalı …’ nun kullandığı … plakalı aracı ile gelerek …’a çarptığı ve …’ın iki araç arasında kalarak yaralanma sonucu hayatını kaybettiği, ölümü ile davacıların anne baba, kardeş, eş ve çocukları olarak maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldıklarını belirterek davacı eş … için ve çocuklar… ve … için 10.000,00 TL maddi tazminatın ayrıca… için 100.000,00 TL, …ve … için 50.000,00’er TL Babası … için 25.000,00 TL kardeşleri…, … ve … için 25.000,00’er TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan yürütülecek faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline ( sigorta şirketleri için sadece maddi tazminattan ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle; Aynı kaza nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere maddi tazminat tutarı belirlenerek, işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı …A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet, yetki ve zaman aşımı yönünden beyanda bulunmuş, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerektiğini belirterek öncelikle davanın görev yönünden reddine karar verilmesini, kabul edilmemesi halinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı…Sigorta vekili cevap dilekçesinde ve özetle;… plakalı aracın müvekkili şirket tarafından tanzim edilen, 22.08.2013- 22.08.2014 vadeli… poliçe no’lu zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Asıl davada davalı …vekili cevap dilekçesinde ve özetle; dosyanın Adil Tıp Kurumuna gönderilerek tarafların kusurlarının belirlenmesi gerektiğini, müvekkilinin bu olayda kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Asıl davada davalı … cevap dilekçesinde ve özetle; müvekkilinin meydana gelen kazada asli kusurlu olmadığını, dosya içerisindeki trafik tutanaklarına bakıldığında diğer davalı…’ın reflektörünün 15 metre geriye koyduğunun tespit edildiğini, Yargıtay kararlarına bakıldığında yolda kalan araçlar için reflektörün 150 metre mesafede olması gerektiğini, ayrıca müteveffanın KTK’nın 59.maddesini ihlal ettiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Birleşen davada davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde ve özetle; … plakalı aracın … nolu ZMM poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğu sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun tespiti için bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, ayrıca temerrüt süresinin kaza tarihinden itibaren değil, delillerin tümünün müvekkiline tebliğ tarihinden 8 iş günü geçmesi ile başlayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili, olayda müvekkilinin kusurlu bulunmadığını, davacının karayollarında duraklama ve park etme kurallarına uymadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Asıl davada Maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulüne, Davacılar … için 228.702,13 TL, … için 27.917,03 TL,… için 1.527,67 TL olmak üzere toplam 258.146,83 TL maddi tazminatın davalılar… ve … yönünden 30/05/2014 tarihinden itibaren, davalılar … A.Ş. Ve … A.Ş. yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle, sigorta şirketleri için poliçe limitleri ile sınırlı sorumlu olmak üzere; tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Manevi tazminat istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, Davacılar …için 10.000,00 TL … için 10.000,00 TL, … … için 10.000,00 TL, … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın 30/05/2014 olay tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davacılar yararına davalılar… ve …’ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaye ilişkin manevi tazminat isteminin REDDİNE,2-Bu dosya ile birleşen … Esas sayılı dosyasında, Davanın kısmen kabulüne, 3.640,00 TL maddi tazminatın davalı … için 30/05/2014 olay tarihinden itibaren diğer davalı … A.Ş. İçin 27/10/2014 dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmek suretiyle davacı yararına adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla istemin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … A.Ş. vekili, davalı… Sigorta Şirketi vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur… A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müteveffanın kaza tarihi itibariyle aylık kazancının, asgari ücretin 1,241 katı olduğunu(1.100 / 886,16), Bilirkişi raporunda oranlama yapılırken asgari geçim indirimi eklenmeden sadece net asgari ücret üzerinden yapılan hatalı oranlama sonucu müteveffa …’ın kazancının asgari ücretin 1,437 katı olarak tespit edilip tazminat hesabı yapılmış olmasının hatalı olduğunu, anne veya babadan birisinin destekten çıkması halinde, destekten çıkanın payı diğer ebeveyne ilave edilmesi gerektiğini, Yargıtay kararları doğrultusunda annenin hayatta olmaması sebebiyle babanın payının 2 olarak hesap edilmesi gerektiğini, raporda müteveffanın babası için 1 pay ayrılmış olduğunu, böylece davacılar lehine fazladan tazminat miktarı hesaplanmış olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı …Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece, hesap ve kusur bilirkişi raporlarına itirazlarının değerlendirilmediğini, ek rapora dahi gönderilmeksizin hüküm kurulmuş olduğunu, raporda ölüm halinde bağlanan aylığın rücu edilemeyeceğinin mütalaa edilmiş olduğunu, ölüm halinde bağlanan iki farklı tür gelirin olduğunu, mahkemece SGK’ya yeniden müzekkere yazılarak, kısa vadeli sigorta kolundan ölüm geliri bağlanıp bağlanmadığının, bağlandı ise Peşin Sermaye Değerinin sorulmasını; eğer iş kazası bildirimi ve başvurusu yapılmadı ise davacılara iş kazası bildirimi ve PSD bağlanması için başvuru yapmak üzere süre verilmesini talep ettiklerini, davacı yana ait aracın kasko şirketinden hasar dosyası ile ekspertiz raporunun celbini de istediklerini ayrıca Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezine (Tramer) müzekkere yazılarak davacı yana ait aracın önceki kazalarının da sorulması gerektiğini, KTK’nın 90.maddesi gereği hesaba esas yöntemin aktüeryal yöntem olduğunu, 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiğini, üstelik, hesaba esas gelirin SGK hizmet dökümü cetvelinde yer alan gelir olması gerektiğinin de dikkate alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yargılama hatalı kusur raporu dayanak alınarak şekillenmiş olduğunu, müvekkil …’e atfedilen kusur oranının afaki olduğunu, müvekkillerinin azami hız sınırının altında seyir halinde iken kaza meydana geldiğini, asli kusurlunun …olduğunu, hükme esas alınan destekten yoksun kalma tazminatı hesabının da hatalı hazırlanmış olduğunu, müteveffanın bu işte kaç yıl çalışabileceğinin tespitinin yapılması, geri kalan aktif dönem yönünden ise asgari ücret üzerinden hesap yapılması gerekmekte olduğunu, Kadınların yaşlarına göre evlenme oranını gösteren Moser tablosuna göre 33 yaşında dul kalan kadının evlenme oranı %30 olduğunu, hiçbir araştırmaya dayanmadan yapılan bu indirim oranının düşük olduğunu, …’ın kaza tarihinden 18 yaşını doldurduğu tarihe kadar geçen sürenin 8 ay olmasına rağmen 1 yıllık tazminat hesaplanmış ve buna hükmedilmiş olduğunu, davacının ıslahla arttırdığı miktar için ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, müvekkil … ve diğer davalı … aleyhine hükmedilen toplamda 50.000 TL manevi tazminat fahiş olduğunu, müteveffanın kardeşleri…, … ve … evlenmiş olduklarını kendi hayatlarını kurmuş olduklarını, kazanın hayatlarını derin ölçüde sarstığının düşünülemeyeceğini, bu nedenle kendileri yönünden davanın reddi gerektiğini, diğer davacılar yönünden ise müteveffanın kusuru göz önüne alınarak hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu , davacı …’ın iddia ettiği 4.800 TL onarım giderinin belgelerini ibraz edemediğini, belgelerle ispat edilmeyen onarım giderine ilişkin talebin reddi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Her dört raporda da müvekkilleri …’ın olayda tali kusurlu bulunmuş olduğunu ve bahse konu raporların hepsi birbirine tetabuk edip aralarında herhangi bir çelişki bulunmadığını, işbu raporlardaki bilirkişi görüşlerinin tamamının aksini göstermesine rağmen mahkemenin kararında söz konusu zarardan ve zararın tazmininden müvekkillerinin asli kusurlu diğer davalı ile müşterek ve müteselsilen sorumlu tutarak hatalı bir karar verilmiş olduğunu, zararın tazmininden davalı müvekkillerinin kusuru oranında sorumlu olması gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 30.05.2014 günü saat 23.55 sıralarında davalı sürücü …sevk ve idaresindeki …plakalı kamyonet ile Silivri istikametinden D-100 karayolunu takiben Büyükçekmece istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde arka sağ tekerlek lastiğinin patlaması nedeniyle sağ şeritte durup aracının gerisine kırmızı yansıtıcı üçgen reflektörü koyduktan sonra müteveffa …’ın yaya olarak gelip lastik değişimine yardım etmek için sürücü ile birlikte vasıta arkasında açık şekilde bulunan bagaj içerisinde anahtar aradıkları sırada kamyonetin gerisinden aynı istikamette sağ şeritten seyreden davalı sürücü …sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile üçgen reflektöre çarpıp akabinde müteveffa yaya …’a ve aracın arka kısımlarına çarpması neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır.Kaza nedeniyle savcılık aşamasında alınan ATK raporunda davalı …’ın kusurlu olduğu, davalı …’nun ve müteveffanın tali kusurlu olduğu, İTÜ öğretim görevlileri tarafından Ceza Mahkemesine tanzim edilen 25/08/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda davalı sürücü … ‘nun asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ve maktul yaya …’ın tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurum Trafik İhtisas Kurul Başkanlığı 13/11/2017 tarihli raporunda ise; davalı sürücü …’nun olayda %50 oranında kusurlu olduğu, davalı …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, müteveffa yaya …ın %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda ceza mahkemesi yargılamasında alınan heyet raporu ile Mahkemece ATK dan alınan raporların birbiriyle örtüştüğü olayın oluşuna uygun düştüğü anlaşıldığından kusura ilişkin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Davalı … A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda 30/05/2014 tarihli trafik kazasında vefat eden murisin dosyada mevcut ücret bordrolarında Mayıs 2014 deki net ücreti 1.100,00 TL olup, bilirkişi tarafından bu belgeye göre tespit edilen aylık kazanç net asgari ücrete (765,67 TL) oranlanarak murisin aylık kazancı asgari ücretin 1.437 katı olarak belirlenmiş olduğundan istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarına göre ;Anne veya babadan birisinin destekten çıkması halinde, destekten çıkanın payı diğer ebeveyne ilave edilmesi gerekmektedir. Yargıtay kararı doğrultusunda; annenin hayatta olmaması sebebiyle babanın payı 2 olarak hesap edilmelidir. Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunun da bu doğrultuda hazırlanmış olduğundan davalı …sigorta vekili istinaf itirazları yerinde değildir.Davalı …Sigorta Şirketi vekili istinaf itirazlarının incelenmesinde; Davalı sigorta şirketi vekilince SGK tarafından bağlanan gelirlerin tenzil edilmesi gerektiği yönünde itirazının ek bilirkişi raporuyla değerlendirildiği ve Mahkemece bu husus SGK’ ya sorulmuş ve bağlanan gelirlerin rücu edilemeyeceği cevabı verildiğine göre indirim yapılmadan hesaplanmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Yine kaza tarihine göre 1.8 teknik faiz uygulanamayacaktır. Davalı sigorta şirketi yargılama sırasında hesap bilirkişi raporuna itirazında araç hasarına itiraz etmediğinden HMK nun 357/1 maddesi gereğince değerlendirilmemiştir. Davalı …vekili istinaf itirazlarının incelenmesinde; mahkemece ilk alınan hesap raporuna yargılama sırasında itirazı var ise de itirazların değerlendirildiği ve hükme esas ek rapora itiraz etmediği; müteveffanın 60 yaşına kadar çalışıp çalışamayacağının tespiti gerektiğine ilişkin itirazı böyle bir hesaplama yöntemi olmadığından yerinde değildir. Davacı eş kaza tarihindeki AYİM tablosundaki evlenme olasılığına göre hesaplama yapıldığından buna ilişkin itirazı da yerinde değildir.Araç hasarına ilişkin yapılan 15/10/2018 tarihli hükme esas rapora itirazı bulunmadığı gibi araç hasar tespiti değişik iş dosyasında da itiraz etmediği görülmüştür. Bu durumda HMK nun 357/1 maddesi gereğince araç hasarına ilişkin itirazı değerlendirilmemiştir. HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında: “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır.Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut uyuşmazlıkta yerel mahkeme hükmünün verildiği 2018 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.560,00 TL olacaktır. Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup Mahkemece davacı … için 1.527,67 TL maddi tazminat miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu halde kararın verildiği tarih itibarı ile 2018 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalıların İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı, davacı … için maddi tazminat yönünden HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur.TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen davalı … vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır Davalı … vekili istinaf itirazlarının incelenmesinde; Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır (818 sayılı BK’nun 51. maddesinde de paralel düzenleme mevcuttur). Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır. Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir. Bu durumda davalı sigorta şirketinin kusur oranında sorumlu tutulması gerektiğine ilişkin itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalıların davacı …aleyhine istinaf başvurularının HMK 352/1-b maddesi uyarınca reddine, davalıların diğer davacılar aleyhine istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-a-Davalıların davacı … aleyhine istinaf başvurularının HMK 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE, b-Davalıların davacı … dışında kalan diğer davacılar aleyhine yapmış oldukları istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davalı.. A.Ş. yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 17.529,65 TL harçtan peşin alınan 4.408,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.121,15 TL harcın davalı … A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,b-Davalı… Sigorta Şirketi yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 17.778,30 TL harçtan peşin alınan 5.324,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.453,89 TL harcın davalı …Sigorta Şirketi’nden tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 21.193,80 TL harçtan peşin alınan 6.178,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.015,52 TL harcın davalı …’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, d-Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 20.945,15 TL harçtan peşin alınan 6.116,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.829,03 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.23/11/2021