Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2226 E. 2021/1790 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2226
KARAR NO: 2021/1790
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2014/332 Esas – 2018/790 Karar
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Temlik eden davacı … AŞ vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Demirciler Sitesi Şubesi ile … AŞ arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince kredi borçlusuna rotatif kredi ve iskonto kredilerinin kullandırıldığını, davalı … ile dava dışı …’in genel kredi sözleşmesinin müşterek borçlu ve müteselsil kefili olarak imzaladıklarını, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edilerek 856.424,93 TL borcun ödenmesi için Zeytinburnu … Noterliğinin 13/05/2011 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin çıkarıldığını, İstanbul 15. ATM nin 2011/402 D.İş sayılı dosyasından verilen 09/06/2011 tarihli ihtiyati haciz kararının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takibe konulduğunu, yapılan icra takibi sonucu müvekkili bankanın alacağının tahsili imkanı kalmadığı için İİK 105/2 gereğince geçici aciz vesikası hükmündeki haciz tutanaklarının düzenlendiğini, bu vesikanın müvekkiline İİK 277.uyrarınca tasarrufun iptali davası açma hakkını verdiğini, İcra takibinden kısa bir süre önce davalı borçlu …in adına kayıtlı olan; -İstanbul İli, Güngören İlçesi, … Mah. … mevkii, … ada, … pafta, … parsel üzerindeki 1/20 hisseli bölümün tamamı davalı … adına kayıtlı iken 20/12/2010 tarih ve … yevmiye ve 56.000,00 TL bedel ile …’a, -İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mah. … ada, … parsel, …kat, … nolu meskenin tamamı … adına kayıtlı ile 12/04/2011 tarih ve 9880 yevmiye ve 110.000,00 TL bedel ile …’a, -İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, … Mah. … parselde kayıtlı tarla nitelikli … paylı bölümün tamamı davalı … adına kayıtlı iken 20/12/2010 tarih ve … yevmiye ve 110.000,00 TL bedel ile …’na, -Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, … Mah. … pafta, … ada, … parselde davalı … adına kayıtlı iken 24/02/2011 tarih ve 13.000,00 TL bedel ile …’e, -İstanbul İli, Fatih İlçesi … Mah. … ada, … parselde kayıtlı … arsa paylı … Kat, … nolu daire nitelikli taşınmazın … adına kayıtlı iken 02/05/2011 tarih ve … yevmiye, 40.000,00 TL bedelle …’na Muvazaalı şekilde devredildiğini, davalılar arasında yapılan satışların İİK 277.maddesi ve devamı maddeleri ile BK.18.Maddesi uyarınca iptali gerektiğine, GKS’nin imzalanma tarihinin 03/03/2010 olup, bu tarih borcun doğum tarihi olduğundan ve yapılan satışlar bu tarihten sonra gerçekleştiğinden yasal koşulların oluştuğunu, davalı … ile davalı …’nun Antalya Akseki … köyü nüfusuna kayıtlı olduklarını, iş yerlerinin … İş Merkezinde bulunduğunu, davalı …’ın asıl borçlu … AŞ ile ticari ilişkisi olduğunu belirterek dava konusu taşınmazların satış ve devir tasarruflarının İİK 277 ve devamı maddeleri ile BK 18.maddeleri gereğince batıl olduğunun tespitine, müvekkili banka yönünden iptaline, müvekkili bankaya dava konusu taşınmazlar üzerinde İİK 283 gereğince cebri icra yapabilme yetkisinin tanınmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi … Mah. … pafta, … ada, .. parsel sayılı gayrimenkulün maliki olduğunu, 24/02/2011 tarihinde taşınmazı 13.000,00 TL bedelle satın aldığını, taşınmazın üzerinde … lehine 18.335,00 TL bedelli ipotek hakkı bulunduğunu ve müvekkilinin bu ipotek ile birlikte taşınmazı satın aldığını, taşınmazın devir bedelinin ipotek nedeniyle düşük olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli malik olduğunu, bu nedenle müvekkili hakkında İİK 277 ve 283.maddesi hükümlerinin uygulanamayacağını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının tasarrufun iptali davası açabilmesi için ibraz etmesi gereken kat’i aciz vesikasını sunmadığını, bu nedenle davanın dinlenemeyeceğini, geçici aczi vesikası yerine geçen haciz tutanağının usulüne uygun olarak gerçekleşmediğini, İstanbul 2. ATM’nin 2011/447 Esas sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini, müvekkilinin zarar verme kasıt ile satış işlemi yapmadığını, taşınmaz bedelini …’e banka havalesi ile gönderdiğini, … AŞ hakkında Bakırköy 2. ATM’nin 2011/263 Esas sayılı dosyasında 15/05/2011 tarihli iflas erteleme kararı olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi olması nedeniyle hakkındaki davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının aciz vesikası almış olmak kaydı ile tasarrufun iptali talebinde bulunabileceğini, gayrimenkuller hakkında teminatsız olarak ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini kabul etmediklerini, davacının aldığı kesin aciz vesikası olmadığını, müvekkilinin yaptığı satış işleminin borcun doğumundan önce olduğunu, davacının iddialarının hiçbirinin doğru olmadığını, bu nedenle davanın usulden ve esastan reddi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibi olmadığını bu nedenle davacının davanın dinlenebilme şartı olan aciz vesikasını ibraz edemediğini, itirazın iptali davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını, davacının süresine sunmadığı delillere muvafakat etmediklerini, müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi olduğunu, taşınmazın rayiç değeri ile edindiğini, davalı borçlu ile ticari ilişkisi bulunmadığını bu nedenle zorda kaldığını bilmesinin mümkün olmadığını, davanın öncelikle usul, ardından da esas yönünden reddini istediklerini bildirmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Borçlu hakkında kesinleşmiş bir icra takibi olmadığını bu nedenle davacının davanın dinlenebilme şartı olan aciz vesikasını ibraz edemediğini, itirazın iptali davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, iptali istenen tasarrufun borcun doğumundan önce yapıldığını, davacının süresinde sunmadığı delillere muvafakat etmediklerini, müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi olduğunu, taşınmazın rayiç değeri ile edindiğini, davalı borçlu ile ticari ilişkisi bulunmadığını bu nedenle zorda kaldığını bilmesinin mümkün olmadığını, davanın öncelikle usul, ardından da esas yönünden reddini istediklerini bildirmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davalı … ve davalı … yönünden (tasarrufun iptali istenen taşınmazlar başka bir tasarrufun iptali davası sonucu icraen satıldığından) davanın reddine, … ve … yönünden istenen ihtiyati haciz talebinin koşulları oluşmadığından reddine, İstanbul İli, Güngören İlçesi, … Mah. … mevkii, … ada, … pafta, … parsel üzerindeki 1/20 hisseli bölümün tamamı davalı … adına kayıtlı iken 20/12/2010 tarih ve … yevmiye ile …’a satıldığından bu satışa ilişkin tasarrufun, İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, … Mah. … parselde kayıtlı tarla nitelikli … paylı bölümün tamamı davalı … adına kayıtlı iken 20/12/2010 tarih ve … yevmiye ile …’na satıldığından bu satışa ilişkin tasarrufun, Gaziantep İli, Şahinbey İlçesi, … Mah. … pafta, … ada, … parselde davalı … adına kayıtlı iken 24/02/2011 tarihli işlem ile …’e satıldığından bu satışa ilişkin tasarrufun, borçlu …’ın payı ile sınırlı olmak üzere İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasındaki davacı temlik edenin alacağının tahsiline yeter miktarda olmak üzere iptaline ve tapuda tashihe gerek olmaksızın anılan takip dosyasında davacıya cebri icra yetkisi tanınmasına, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin harçtan istisna olduğunu, satılan taşınmazlarla ilgili tasarrufun iptali taleplerinin tazminat talebine dönüştüğünden tasarrufun iptali talebinin reddine değil; taşınmazların devir tarihindeki gerçek değeri miktarınca davalı 3. kişilerden nakden tazminine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu taşınmazlar cebri icra yolu ile satıldığından mahkemenin öncelikle cebri icra yoluyla satılan taşınmazların ihale bedellerinden davalılara para kalıp kalmadığının araştırılması gerektiğini, cebri icra satışından sonra arta kalan bir bedel var ise davalıların bu bedel üzerinden sorumlu olduğunu, … vekiline hükmedilen vekalet ücretinin fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun Dairemizin 2018/3903 E., 2019/749 K. Sayılı ilamı ile, davacı tarafın istinaf karar harcı ve başvuru harcının yatırılmadığı ve harçtan muaf olunduğuna dair belge sunulmadığı gerekçesiyle ilgili dosyanın harç eksikliği açısından işlem yapılmak üzere mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiş olup işbu karar doğrultusunda eksikliklerin giderildiği istinaf karar ve başvuru harcının yatırıldığı görülmüştür. Davacı vekilinin harçtan muaf olduklarına ilişkin istinaf itirazı, Dairemizin 2018/3903 Esas- 2019/749 Karar sayılı ilamında değerlendirildiği ve harç eksikliği davacı tarafça giderildiğinden yerinde değildir. İİK’nın 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK’nın 277 maddesi) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nın 278., 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Davacı vekilinin istinaf itirazında belirttiği dava konusu taşınmazların incelenmesinde; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mah. … ada, … parsel, …kat, … nolu apartman dairesinin satış tarihi olan 12/04/2011 tarihindeki değerinin 284.278,00 TL, dava tarihindeki değerinin 300.787,00 TL, keşif günü itibariyle değerinin 350.000,00 TL olduğu, taşınmazın dosya içine alınan tapu kaydına göre … tarafından …’a 110.000,00 TL bedelle satıldığı, daha sonra İstanbul … İcra Dairesinin … Sayılı dosyasında İİK.150/c maddesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ihaleyle …’e satıldığı ve 02/03/2016 tarihinde adına tescil edildiği, -İstanbul İli, Fatih İlçesi … Mah. … ada, … parselde kayıtlı … arsa paylı … Kat, … nolu daire nitelikli taşınmazın satış tarihi olan 02/05/2011 tarihindeki değerinin 195.230,00 TL, dava tarihindeki değerinin 206.254,00 TL, keşif günü itibariyle değerinin 240.000,00 TL olduğu , taşınmazın tapu kaydına göre … adına kayıtı iken …’na 40.000,00 TL bedelle satıldığı, daha sonra İstanbul … İcra Dairesinin … Sayılı dosyasında İİK.150/c maddesi gereğince ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan ihaleyle …’e satıldığı ve 30/05/2016 tarihinde 11767 yevmiye ile tescil edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/17778Esas-2018/5857Karar sayılı ilamında “…. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur. a. Somut olayda,davalı üçüncü …’ya satılan dava konularından … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm borçlu şirketin bir başka alacaklısı … Bankası AŞ’nin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasındaki ihalede dava dışı … tarafından satın alınmış ve ihale bedelinin dosya borcunu karşılamaya yetmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, bu taşınmaz yönünden, konusu kalmadığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. b.Bir diğer dava konusu olan ve davalı …’e satışı yapılan … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm ise yine borçlu şirketin bir başka alacaklısı olan … Bankası Aş’nin yaptığı İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasından yapılan ihale sonucu alacağa mahsuben ihale alacaklısı tarafından satın alınmıştır. Ancak ihale bedelinin alacağı karşılayıp karşılmadığı, ihaleden bir bedel artıp artmadığı anlaşılmamaktadır. Mahkemece, bu dava konusu taşınmaz yönünden İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip sayılı dosyasından yapılan ihalede takip alacaklısı … Bankası AŞ’nin alacağını karşılamaya yetip yetmediği, ihale bedelinden artan bir miktarın olup olmadığı sorularak, artan ihale bedelinin kalmadığı tesbit edildiği takdirde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bir bedel kalması halinde ise şimdiki gibi davanın kabulü ile artan bu bedelin davacı alacaklıya verilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdırİcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur. a. Somut olayda,davalı üçüncü …’ya satılan dava konularından 690 ada 36 parsel 4 nolu bağımsız bölüm borçlu şirketin bir başka alacaklısı … Bankası AŞ’nin İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasındaki ihalede dava dışı … tarafından satın alınmış ve ihale bedelinin dosya borcunu karşılamaya yetmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, bu taşınmaz yönünden, konusu kalmadığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. b.Bir diğer dava konusu olan ve davalı …’e satışı yapılan … ada … parsel … nolu bağımsız bölüm ise yine borçlu şirketin bir başka alacaklısı olan … Bankası Aş’nin yaptığı İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasından yapılan ihale sonucu alacağa mahsuben ihale alacaklısı tarafından satın alınmıştır. Ancak ihale bedelinin alacağı karşılayıp karşılmadığı, ihaleden bir bedel artıp artmadığı anlaşılmamaktadır. Mahkemece, bu dava konusu taşınmaz yönünden İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı takip sayılı dosyasından yapılan ihalede takip alacaklısı … Bankası AŞ’nin alacağını karşılamaya yetip yetmediği, ihale bedelinden artan bir miktarın olup olmadığı sorularak, artan ihale bedelinin kalmadığı tesbit edildiği takdirde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bir bedel kalması halinde ise şimdiki gibi davanın kabulü ile artan bu bedelin davacı alacaklıya verilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” şeklindedir. Somut olayda; Mahkemece dava konusu taşınmazlardan İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … mah. … ada, … parsel, …kat, … nolu apartman dairesi (… adına kayıtlı iken) ile İstanbul İli, Fatih İlçesi … Mah. … ada, … parselde kayıtlı … arsa paylı … Kat, … nolu apartman dairesinin (… adına kayıtlı iken) yargılamanın devamı sırasında cebri icra yoluyla dava dışı kişilere satıldığı anlaşılmakla bu taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Oysa yukarıda Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi davalı borçlu … adına kayıtlı iken diğer davalılara devredilen istinafa konu taşınmazların yargılama sırasında borçlunun başka alacaklısı tarafından yapılan ihalede İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile dava dışı kişilere satıldığı davacı vekilinin bu taşınmazlar yönünden davanın tazminat davası olarak devam edilmesini talep ettikleri halde Mahkemece ihale bedelinden artan bir miktarın olup olmadığı sorularak, artan ihale bedelinin kalmadığı tesbit edildiği takdirde konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bir bedel kalması halinde davanın kabulü ile artan bu bedelin davacı alacaklıya verilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Dosya da ilgili icra dosyalarına rastlanmamıştır. Davacı vekilinin davalı Bahri Ağaoğlu vekiline hükmedilen vekalet ücretinin fahiş olup, hatalı hesaplandığına ilişkin istinaf itirazının da eksiklikler giderildikten sonra değerlendirilmesi gerekmiştir. Mahkemece eksik inceleme ile karar verildiğinden esasa ilişkin diğer davalı istinaf itirazları konusunda değerlendirme yapılmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021