Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2225 E. 2021/1789 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2225
KARAR NO: 2021/1789
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2015/681 Esas – 2018/1234 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sürücüsü ve sahibi olduğu … plakalı araç ile davalının trafik sigortası teminatı altındaki, …’ un yönetimindeki … plakalı aracın 16.07.2010 tarihinde kazaya karıştığı, sürücü …’ un kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, davacının sürekli sakat kalacak şekilde yaralandığı, davalı … şirketine 09.07.2015 tarihinde başvurulduğu ancak ödeme yapılmadığı belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 3.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının davalı …’tan kaza tarihi 16.07.2010 itibariyle yasal faizi ile … Sigortadan başvuru tarihi 09.07.2015 itibariyle avans faizi ile müştereken ve müteselsilsen tahsili talebi ile davalı …’tan 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 16/07/2010 itibariyle yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 19/09/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; maddi zararlar için talepte bulunulan 3.000,00 TL’yi 67.975,41 TL artırmak suretiyle toplamda 70.975,41 TL’nin temerrüt tarihi olan 09/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı aracın … Sigorta A.Ş.’nin trafik sigortası teminatı altında olduğu, sürücüsü …’un kusuru olmadığı için tazminat sorumluluklarının olmadığı, davacı motosiklet sürücüsünün ehliyetsiz olduğu ve kask takmadığı için kusurlu olduğu, talebin fahiş olduğu, kusur ve zararı bilirkişinin belirlemesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın … Sigorta A.Ş.’nin trafik sigortası teminatı altında olduğu, sürücüsü …’un kusuru olmadığı için tazminat sorumluluklarının olmadığı, davacı motosiklet sürücüsünün ehliyetsiz olduğu ve kask takmadığı için kusurlu olduğu, davacının kaza anında …’ da … plakalı motosiklet ile su dağıtım elemanı olarak çalıştığı için kazancının fazla olmadığı, talebin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda,”Davanın maddi tazminat davası yönünden kabulüne, manevi tazminat davası yönünden kısmen kabulüne, kısmen reddine, Geçici iş göremezlik tazminatı 4.480,74 TL ve daimi iş göremezlik tazminatı 66.494,67 TL olmak üzere toplam 70.975,41 TL ‘nin davalı … yönünden kaza tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketi yönünden 22.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte ve davalı … şirketinin sorumluluğu kaza tarihinde geçerli olan poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, ihlal edilen şahsi hakkın niteliği, olayın oluş şekli, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 12.000,00 TL’nin manevi tazminat namı ile kaza tarihi olan 16/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Manevi tazminatın takdirinde caydırıcılık ve tatmin edicilik niteliklerinin bir arada bulunması gerektiğini, müvekkillerinin uğradığı bedeni hasarın büyüklüğü, uğradığı maddi zararın yüksek miktarda oluşu, kazadan sonra sürücünün müvekkilimize maddi-manevi yönlerden hiç ilgilenmemiş olması hususları birlikte düşünüldüğünde, müvekkilleri lehine hükmedilmiş olan manevi tazminatın düşük miktarda olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine hukuka aykırı şekilde kusur atfedilmiş olduğunu, tarafların kaza anındaki matematiksel kusur oranlarının tespiti yönünden mahkeme kararına dayanak oluşturan bilirkişi raporlarının tamamının, kazanın oluş şekli doğru tespit olunmadığından hatalı olduğunu, ifade tutanaklarından ve kaza tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere kazanın “davacının tali yol olan … sokak’tan ana yol olan … caddesine geçişi sırasında kavşak üzerinde” meydana geldiğinin anlaşıldığını, kaza anında davacının ana yol üzerinde seyir halinde olmadığı, tali yoldan ana yola çıktığı anda kazanın meydana geldiğinin tespiti halinde, kazada davacının asli kusurlu olduğunu, kaza anında hangi sokak/caddelerden seyir ettiklerini gösterir şekilde dosyaya harita ve fotoğraflar sunmuş olsalar da mahkemenin doğru değerlendirmediğini, tanık beyanı haricinde davacının … caddesi üzerinde Ümraniye yönünden Göztepe istikametine doğru gittiğine dair hiçbir emare olmadığını, davacının kavşak üzerinde geçiş önceliğine riayet etmediğinin sabit olduğunu, davacının “sürekli iş göremezliği” bulunduğuna dair somut bir sağlık raporu bulunmamasına rağmen, aksi yönde yapılan değerlendirme ve hesaplama neticesinde oluşturulan fahiş tazminat tutarının hukuka aykırı olduğunu, ATK raporunca davacının sürekli iş göremezliği olmadığının sabit olduğunu, davacının meslekte kazanma gücü kaybının sürekli olduğu düşünülerek geçmiş ve gelecek yıllara ilişkin hesaplama yapılmış ve davacının 60 yaşına kadar olan süre zarfına yönelik tazminat hesabı oluşturulduğunu, sürücü ehliyeti bulunmayan ve koruyucu tertibat kullanmayan davacının zararın artmasında etkili olduğunu ve tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığını, yasa gereği ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda tazminat hükmünün tamamen kaldırılması ya da indirilmesi gerektiğini, hükmolunan manevi tazminat miktarının davacının kazada kusurlu olduğu dikkate alınarak oluşturulması gerektiğini, kabul edilmesi halinde dahi müvekkilin asgari ücretin biraz üzerinde kazanç elde ettiği ve davacının talep ettiği tazminat miktarını ödeyemeyecek durumda olduğu hususunun göz önüne alınması gerektiğini, 2 yıllık/ 8 yıllık zamanaşımı sürelerinin 16 Temmuz 2018’de sona erdiğinden, davacının alacak hakkı “var ise bile- davanın ıslah edildiği 19.09.2018 tarihinde zamanaşımına uğramış olduğunu, davacının alacak hakkı iddialarına zamanaşımı yönünden itiraz ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 16/07/2010 tarihinde davacı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve bu yaralanması nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişiye ait tedavi evrakları ve muayenesi sonucu tespit edilen tıbbi bulguları dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri esas alınarak yapılması gerekmektedir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/3010 E. ve 2021/1556 K., 2021/768 E. ve 2021/2172 K., tarih, 2020/835 E. ve 2021/2735 K., 2018/3614 E. ve 2020/3544 K., 2018/3470 E. ve 2020/153 K.sayılı kararları). Somut olayda İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulunun maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine uygun şekilde (% 10,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği) düzenlenmiş olmasına göre davalı … vekilinin maluliyet raporuna ilişkin tüm istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Dava konusu olayla ilgili kaza tespit tutanağında, davacı sürücü …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunda belirtilen sürücü asli kusurlarından kod :08 (Kavşaklara geçiş önceliğine uymama) kuralını ihlal ettiği belirtilmiş olup davalının kusurundan sözedilmemiştir. İstanbul ATK Trafik İhtisas Kurulu’nun 27/04/2017 Tarih ve 13646 sayılı kusur raporuna göre; Davacı sürücü …’ın %20 oranında kusurlu olduğu, Davalı …’un %80 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş, Mahkemece olay yerinde yapılan keşif sonucu düzenlenen kusur raporunda da ATK raporundaki aynı kuralları ihlal nedeniyle aynı kusur oranlarının tespit edildiği ve kaza ile ilgili Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/4149 soruşturmasında mağdur …’ın şikayetçi olmaması nedeniyle 2011/1911 numaralı Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararının verildiği kusur raporu bulunmadığı anlaşılmakla davalı … vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yine sürücü ehliyeti olmadan araç kullanmak sürücü kusurlarından olmadığından ve yaralanma bölgesinin sol tibia tip iki açık kırık olduğu bu nedenle davacı sürücünün kask takmamış olmasının yaralanma bölgesine göre sonuca etkili olmadığından müterafik kusur olamayacağı ve diğer koruyucu ekipmanlar yönünden kaza tespit tutanağında belirtme yapılmadığı, davalı tarafça aksi ispatlanamadığı anlaşılmakla müterafik kusura ilişkin itirazları da yerinde değildir. Mahkemece 23/10/2018 tarihli celsede, ıslah dilekçesinden (19/09/2018 tarihli) bir suret hazır olan davalı … vekiline elden tebliğ mahiyetinde verilmiş ve davalı … vekilince 30/10/2018 havale tarihli dilekçesi ile süresinde ıslah zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89 ve 66. maddesine göre yaralamalı trafik kazalarında ceza zamanaşımı 8 yıldır. Davacının yaralanması ile ilgili gelişen bir durumun varlığı da isbat edilememiştir. Bu durumda kaza tarihine göre 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresi geçtiktan sonra ıslah dilekçesi verildiğinden kısmi davada ıslah edilen miktar yönünden talebinin zamanaşımına uğradığı gözden kaçırılarak ıslah edilen miktarın da hüküm altına alınması doğru olmamıştır. Bu yöne değinen istinaf talebi yerindedir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğundan bu yöndeki istinaf iddia ve itirazları da yerinde değildir. Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın maddi tazminat davası yönünden KABULÜNE, manevi tazminat davası yönünden KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Geçici iş göremezlik tazminatı 4.480,74 TL ve daimi iş göremezlik tazminatı 66.494,67 TL olmak üzere toplam 70.975,41 TL maddi tazminatın 3.000,00 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Islah ile artırılan 67.975,41 TL maddi tazminatın ise davalı …Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, -Kabul edilen tazminatlara davalı … yönünden kaza tarihi olan 16.07.2010 tarihinden yasal faiz, davalı … şirketi yönünden 22.07.2015 tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, b.Davalı … aleyhine ıslah edilen 67.975,41 TL maddi tazminat talebinin zamanaşımı dolduğundan REDDİNE, 3-Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur durumu, ihlal edilen şahsi hakkın niteliği, olayın oluş şekli, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak 12.000,00 TL’nin manevi tazminat namı ile kaza tarihi olan 16/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine, 4-a. Maddi tazminat davası bakımından alınması gereken 4.848,33 TL ilam harcından peşin yatırılan (51,23 TL maddi tazminat için peşin harç, 232,25 TL ıslah harcı toplamı) 283,48 TL’nin mahsubu ile kalan 4.564,85 TL ilam harcının 204,93 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, kalan kısmının ise davalı … Şirketinden alınarak Hazineye gelir kaydına, b-Manevi tazminat davası bakımından alınması gereken 819,72 TL ilam harcından manevi tazminat için peşin yatırılan 27,33 TL’nin mahsubu ile kalan peşin yatırılan 792,39 TL ilam harcının davalı …’tan alınarak Hazineye gelir kaydına, 5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu posta ve tebligat gideri 596,60 TL, bilirkişi ücreti 1.400,00 TL, Adli Tıp Kurumu (Kusur) fatura bedeli 314,50 TL, Adli Tıp Kurumu(Maluliyet) fatura bedeli 566,30 TL, olmak üzere toplam 3.131,20 TL yargılama masrafının, davacı davasında kısmen haklı çıktığından dava konusunun toplam değerinin kabulle sonuçlanan kısma oranı sonucu bulunan 2.856,00 TL yargılama masrafından, davalı … tarafından yargılama sırasında yapılan posta ve tebligat gideri 122,00 TL’den, kabul-ret oranına göre davacıya isabet eden 11,00 TL’nin mahsubu ile kalan 2.845,00 TL’ye peşin harç 78,56 TL, ıslah harcı 232,25 TL ile birlikte, eklenerek sonuç olarak 3.155,81 TL’nin, 640,00 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan kısımdan (İlk Derece Mahkemesince davalı … şirketinin sorumluluğunda kaldığı hesaplanan 2.699,41 TL’den 640,00 TL’nin mahsubu ile kalan) 2.059,41 TL’nin davalı … Şirketinden alınarak davacıya verilmesine; Kalan kısmın ise davacı üzerinde bırakılmasına, Davalının yapmış olduğu yargılama masrafından kalan 111,00 TL’nin davalı taraf üzerinde bırakılmasına, 6-a.Maddi tazminat davası yönünden davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden …Ü.T uyarınca 8.157,30 TL avukatlık ücretinden 3.000,00 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; kalan 5.157,30 TL’sinin ise davalı … Şirketinden alınarak davacıya verilmesine, B.Maddi tazminat davası yönünden davalı … yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden yeniden kurulan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T.’nin 13/3.maddesi uyarınca 3.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ a verilmesine, 7-Manevi tazminat davası yönünden davacı yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davalı …’ tan alınarak davacıya verilmesine, 8-Manevi tazminat davası yönünden davalı … yargılama sırasında kendini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan …Ü.T uyarınca 2.180,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’ a verilmesine, 8-Karar kesinleştiğinde, HMK Gider Avansı Tarifesinin 5. maddesi uyarınca artan gider avansının davacıya; artan delil avansının yatıran davalı tarafa ayrı ayrı iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a. Davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, b.Davacı yönünden; Harçlar Yasasına göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 2-a.İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, b.İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 37,88 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021