Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2193 E. 2021/2068 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2193
KARAR NO: 2021/2068
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 06/03/2019
NUMARASI: 2016/1401 Esas 2019/246 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/11/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı… A.Ş’ nin sigortalamış olduğu sürücü …’ın sevk ve idaresindeki… plakalı araç ile yaya konumunda olan müvekkile çarpması neticesinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda davalı tarafın sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, bu hususun İzmir 9.Sulh Ceza Mahkemesinin 2009/ 971 Esas ve 2010/778 Karar sayılı dava dosyasındaki bilirkişi raporunda ve kaza tespit tutanağında açıkça belirtildiğini, kusurlu sürücünün … plakalı aracının … tarafından sigortalandığını, sigorta teminat sınırları dahilinde zararın sigorta şirketinden tazmini gerektiğini, yapmış oldukları 19/09/2016 tarihli başvuruda uzlaşma sağlanamadığını, müvekkilinin acısının parayla ölçülmesinin mümkün olmadığını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000.00 TL’lik maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kaza ile ilgili doğan maluliyetine ilişkin tazminat talebinde bulunmuş olup müvekkili sigorta şirketi tarafından 09.11.2016 tarihinde 55.981,26 TL ödeme yapıldığını, kanıt yükünün davacıda olduğunu, kusur tespitinin ceza dosyası celp edildikten sonra adli tıp kurumu başkanlığı kanalı ile yapılmasını müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle faiz, harç ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya alınan Adli Tıp 2. İhtisas Dairesinin maluliyete neden olacak düzeyde araz bırakmadığından bahisle maluliyet tayinine mahal olmadığı şekilindeki raporun dosyadaki tüm deliller dikkate alınmadan tanzim edildiğini, gerek Menemen Devlet Hastanesinden alınan engelli raporu gerekse sigorta şirketi ile çalışan … firmasından alınan raporun bu iddialarını teyit ettiğini, maluliyetin varlığının davalı tarafından kabul edilmiş ise de ilk derece mahkemesinin Adli Tıp 2. İhtisas Dairesinin “maluliyete neden olacak düzeyde araz bırakmadığından bahisle maluliyet tayinine mahal olmadığı” şeklindeki raporu baz alarak ve raporu itirazlarını da dikkate almadan hüküm oluşturmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, itirazlarının dikkate almamasının eksik inceleme yapıldığını gösterdiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte maluliyet tespit edilmemiş olsa dahi geçici iş görmezlik için dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilerek geçici iş görmezlik tazminatının hesaplanmasının gerektiğini, ilk derece mahkemesinin de bu yönüyle eksik inceleme yaptığını, oysa ki müvekkilin kaza sonrası uzunca bir süre hiç çalışmadığını ve maddi olarak büyük sıkıntılar çektiğini, bu eksik inceleme nedeniyle kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 11/06/2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının yaralandığı ve maluliyeti olduğunu belirterek davalı sigortadan sürekli iş göremezlik sakatlık tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacıya ait olayla ilgili tüm tıbbi belgeler toplanmak sureti ile maluliyet olup olmadığının belirlenmesi için ATK dan rapor istendiği, ATK 2. İhtisas Dairesi’nin olay tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümlerine göre tüm tıbbi belgeler de incelenmek suretiyle maluliyetin oluşmadığına ilişkin rapor verdiği ,heyet içerisinde ortopedi uzmanının da olduğu görülmüştür. Davacı ile ilgili Menemen Devlet Hastanesi’ nden alınan sağlık kurulu raporunda davacının sol omuz hareketlerinin kısıtlı olduğu ve % 43 oranında engelli olduğu belirtildiğine göre çelişki giderilmeden karar oluşturulması doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, ATK Genişletilmiş Kurul’una dosyanın gönderilmesi ile Menemen Devlet Hastanesi raporu ile ATK 2. Kuruldan alınan raporun maluliyet raporu arasında çelişkiyi giderecek şekilde, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan ” Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması; Tespit edilecek maluliyet oranına göre ilk rapor tarihi itibariyle aktüer bilirkişiden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. HMK’nın 26.maddesi gereği hakim taleple bağlı olup, talepten fazlasına karar veremez. Dava dilekçesinin sonuç kısmında açıkça sürekli iş göremezlik sakatlık tazminatı talep edildiği beyan edilmiştir. Bu durumda geçici iş göremezlik bakımından usulüne uygun açılan bir dava bulunmadığına göre İlk Derece Mahkemesince geçici iş göremezlik için bilirkişi incelemesi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/11/2021