Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2124 E. 2021/1836 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2124
KARAR NO: 2021/1836
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/11/2018
NUMARASI: 2017/999 Esas – 2018/1287 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.08.2017 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı traktörün Sakarya, Hendek Çamlıca mevkiinde seyir halinde iken yolun hafif virajlı ve iniş eğimli olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda ölümlü ve maddi hasarlı tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, kazada yolcu olan davacının kızı olan murisi …’ın vefat ettiğini, müteveffanın 2004 doğumlu olduğunu, trafik kazalarından doğan sorumluluk halinin kusursuz sorumluluk olduğunu, aracın ZMSS poliçesi bulunmadığını, bu sebeple davalının sorumluluğuna gidildiğini, maddi zararların kaza tarihindeki sigorta poliçesi limitleri dahilinde davalı tarafından karşılanması gerektiğini belirterek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihindeki teminat limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla kaza tarihinden itibaren işleyecek TC Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının maluliyeti nedeniyle zararına karşılık gelen tazminatın ödendiğini, ek tazminat talebi ile Kuruma başvuru yapılmadığını, davacının, Kurum tarafından aktüer uzmanlarına hesaplatılan tazminat tutarını kabul ettiğini ve ödeme yapıldığını, ödenen tazminatın eksik olduğu yönünde herhangi bir itirazda bulunmadığını, tazminatın yetersiz olduğuna ilişkin rapor ya da belge ibraz etmediğini, davalı Kurumun ödeme konusunda herhangi bir temerrüdünün bulunmadığını, 2918 sayılı Kanunun 97.maddesi uyarınca başvuru şartı yerine getirilmediğinden davanın reddi gerektiğini, KTK’nın 111.madde gereğince ibranamenin geçerli olduğunu, davacı murisinin kaza tarihinde 13 yaşında olduğunu, baba olan davacının bakım ve gözetim görevi olduğunu, davacının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinin açık olduğunu, davacının kusurlu davranışından kaynaklı meydana gelen kaza nedeniyle tazminat talep edilmesinin yasaya aykırı olduğunu, müteveffanın yolcu taşınması yasak olan bölümde ve koruyucu tertibat olmadan seyahat etmesi nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu, kaza tespit tutanağında traktörde 15 kişinin yolculuk ettiğinin belirtildiğini, traktör ve römorkun yolcu taşımaya elverişli olmadığını, kazaya karışan … sevk ve idaresindeki … plakalı traktörün ve yolcu konumundaki müteveffanın kusurunun ve bunun sonucunda zararın oluştuğunun ispatlanması gerektiğini, davalı Kurumun sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davalının temerrüdü ve muaccel bir alacak bulunmadığını, müvekkilinin faizin ancak başvuru tarihinden ve yasal faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, dava ve ıslah dilekçesine göre 24.556,50 TL destekten yoksun kalma tazminatının 10/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; …’ın trafik kazası esnasında … plakalı traktörde yolcu taşıması yasal olan bölümde ve koruyucu tertibat olmadan seyahat etmiş olması nedeniyle müterafik kusurlu olup … yönünden kusur oranı belirlemesi yapılması gerektiğini, karara esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada yetiştirme gideri tenzilinin yapılmamış olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararı benimsendiğinde 22 yaş esas alınarak yetiştirme giderinin hesap edilmesi gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra kurumları tarafından yapılan ödemenin güncellenerek hesaplanan tazminattan düşürülmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin yanlış değerlendirildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 18.08.2017 tarihinde dava dışı sürücü …’un sevk ve idaresindeki sigortasız … plakalı traktörün arkasına takılı römork ile seyri esnasında yolun hafif viraj ve iniş eğimli olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybederek sol tarafa doğru aracını devirmesi sonucu tek taraflı ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazada römorkta yolcu olan davacının kızı …’ın vefat ettiği, davacının bu vefat nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağında traktör sürücüsüne kusur verilmiş oranı gösterilmemiştir. Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı’nca trafik bilirkişisinden alınan raporda traktör sürücüsü asli kusurlu, römorkta yolcu olarak bulunan vefat edenlerin ise yolcu oturma yeri olmayan ve elle tutunacak sağlam korkuluğu bulunmayan yarı römorka kendi istekleri ile binerek ölme ve yaralanmalarına sebep olduklarından tali kusurlu bulunmuşlardır. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporunda ise sürücü …’un aracının hızını yol, hava ve trafik şartlarına göre ayarlamamış, meskun mahalde aşırı hızlı tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanmış, yokuş aşağı düşük vitesle ve motor kompresyon freninden yararlanarak inmesi gerekirken bu kurallara uymamış ve aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek devrilmesine neden olması nedeni ile % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 12/02/2015 tarih, 2014/17334 E. ve 2015/2607 K. sayılı kararında “… Davacının içinde olduğu römork olay sonucu traktörden ayrılmamış kopmamıştır. Bu nedenle davacının römorkta bulunmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Davalının sigortalısı römorkta yolcu (işçi) taşıtması sebebiyle kusurludur. Kaldıki davacı işveren tarafından temin edilen araçla taşınmakta olup, bineceği aracı seçme hakkının bulunduğuna, dair belge ya da bilgi de bulunmamaktadır. Mahkemece, davacının traktör römorkunda yolculuk yapması sebebiyle belirlenen tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmıştır. Bu durumda mahkemece, müterafik kusur indirimi yapılmadan %100 kusur oranına göre belirlenen … tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta da römorkta bulunan yolcuların mevsimlik tarım işçileri olduğu, müteveffa ve annesinin işveren tarafından temin edilen araçla taşınmakta olup, bineceği aracı seçme hakkının bulunduğunun davalı tarafından dosya kapsamına göre ispat edilemediğinin anlaşılmasına göre belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Trafik kazası sonucu ölen çocuk ölmeseydi ana ve babaya bakması muhtemeldir. Uygulamada çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmaktadır. TMK’nın 185. madde hükmü gereğince, anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur. Aynı Kanun’un 327. maddesinde ise “çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır” denilmektedir. Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Kaza tarihinde 13 yaşında olan desteğin ölümü sebebi ile annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında, annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gereklidir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih, 2018/3173 E. ve 2020/2190 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “… Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır.” (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/06/2020 tarih, 2018/3903 E. ve 2020/3867 K. sayılı kararı). Mahkemece alınan aktüerya bilirkişi raporunda dava açılmadan önce yapılan ödemenin ödeme tarihi itibariyle yapılan hesaplamaya göre yetersiz olduğunun tespit edilmiş olmasına, desteğin 18 yaşından itibaren ailesine destek olacağı kabul edilerek 18 yaşına geleceği tarih esas alınarak sigortasız araç sürücüsünün %100 oranında ki kusuru üzerinden belirlenen tazminattan annenin çalıştığı ve aynı kazada vefat ettiği göz önüne alınarak anne için yetiştirme gideri düşülmeksizin sadece davacı babanın yapacağı yetiştirme giderleri ile davalının dava tarihinden evvel yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş tutarı ile birlikte düşülmesi ile tazminatın belirlendiği anlaşılmasına göre usul, yasa, Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş hesaplama yöntemine göre tazminat hesabı içeren aktüerya raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından aktüerya hesabına; Olayda müterafik kusur indirimi yapılmayacağından müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra kurumları tarafından yapılan ödemenin güncellenerek hesaplanan tazminattan düşürülmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yine kazaya karışan araç sigortasız olup davacı taraf, …na 27.09.2017 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 09.10.2017 tarihinde mesai saati bitimi sona ereceğinden davalı bakımından 10.10.2017 tarihininin faize başlangıç için tememrrüt tarihi olarak kabul edilmesinde usul ve yasaya bir aykırılık yoktur. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 1.677,45 TL istinaf karar harcından peşin alınan 419,36 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.258,09 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/10/2021