Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2123 E. 2021/1835 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2123
KARAR NO: 2021/1835
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/02/2019
NUMARASI: 2016/528 Esas – 2019/97 Karar
BİRLEŞEN 30. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNİN
2014/425 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’ün eşi …’ün 26/03/2009 tarihinde Kartal istikametinden E-5 yolu üzerinden Maltepe istikametine giderken içinde bulunduğu davalı …’a ait … plakalı ticari taksinin, sürücüsü … olan park halindeki kamyona çarpması neticesinde vefat ettiğini, bu kaza ile ilgili Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/229 E., 2009/334 K. sayılı dosyası ile mahkumiyet kararı verildiğini ve bu kararın 10/01/2013 tarihinde kesinleştiğini, belirterek dolayı destekten yoksun kalma, cenaze ve defin giderleri nedeni ile şimdilik 5.000 TL maddi tazminat ile müvekkili adına 40.000 TL, her bir çocuk için 30.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 105.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikten davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen 30.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/425 Esas sayılı dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; aynı kaza nedeniyle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, destekten yoksun kalma, cenaze ve defin giderleri nedeni ile şimdilik 5000 TL maddi, müvekkil adına 40.000 TL, her bir çocuk için 30.000 TL olmak üzere toplam 100.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 105.000 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların belirtilen maddi tazminat talepleri KTK. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamında, … Sigorta A.Ş tarafından karşılandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-) Maddi tazminat talepleri bakımından; Asıl ve birleşen davanın kabulü ile 18.107,84 TL maddi tazminatın davacı …’e, 16.462,95 TL maddi tazminatın davacı …’e ödenmesine, 34.930,90 TL maddi tazminatın …’e ödenmesine, 2-)Manevi tazminat talepleri bakımından, Asıl ve birleşen dava dosyalarının kısmen kabulü ile, 25.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’e; 20.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’e 20.000,00 TL manevi tazminatın davacı …’e ödenmesine, Fazlaya ilişkin taleplerin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı Davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen rapora göre davalı araç sürücüsü …’ın %90 oranında kusurlu müteveffanın ise emniyet kemeri takmaması nedeniyle %10 oranında kusurlu olduğunun belirtilmiş olduğunu, davacının emniyet kemeri takmamasının ölüm olayının meydana gelmesinde etken olduğunun anlaşılmakla Yargıtay uygulamaları da dikkate alınarak, ölenin kendi ölüm olayında %20 oranında müterafik kusurlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin belirtilmiş olduğunu, Mahkemece kararda davalı sigorta şirketi tarafından yapılan 82.199,60 TL’nin ne kadarının hangi davacı için ödeme yapıldığına dair bir bilgi bulunmadığından bahsedilmekte ise de ihbar olunan … A.Ş. tarafından cevap dilekçesinde … için 61.985,13 TL., … için 8.462,30 TL., … için 11.752,00 TL tazminat ödemesi yapıldığının belirtilmediğini, bilirkişi hesaplamasında bu hususun göz önünde bulundurulmadığını, yine hesaplamada … A.Ş.’nin kaza tarihinde kişi başı ölüm tazminat miktarının 150.000,00 TL olmasına rağmen, neden davacılar adına sadece 82.199,60 TL. ödeme yaptığı hususunun göz önünde bulundurulmadığını, raporda davacı eş … hakkında destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamasında gelecek aktif dönem ve gelecek pasif dönem hesabında belirlenen artışlı gelirlerin yüksek oranlarda olduğunu, mahkemece hükümde sadece bilirkişi raporuna dayanılmış olduğunu, ilgili raporu kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini yazılı olarak bildirmelerine rağmen bu hususun da göz önüne alınmadığını, raporda taktir kılınan maddi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, tazminat hesabı yapılırken mali durumun dikkate alınmadığını, kazayı yapan diğer davalının, takdir kılınan tazminat miktarını ödeme ile ilgili hiçbir gücünün bulunmadığını, manevi tazminat miktarının davacıların zenginleşmesine yol acaçak nitelikte fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 26/03/2009 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyon ile davalı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı ticari otomobilin kamyona arkadan çarpması ile meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunan …’ün vefat ettiği, eldeki dava ile müteveffanın eş ve çocukları eş ve çocukları olan davacıların maddi ve manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih, 2018/3173 E. ve 2020/2190 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “… Borçlar kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır. Yukarıda ifade olunan hususlar karşısında, davacının uğradığı zararın hesaplanmasından sonra; hesaplanan bu bedel üzerinden, davalı borçluya ait indirim sebebi olan hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle yapılacak indirimlerin uygulanması ve bu surette sonuç tazminatın belirlenmesi gerektiği açıktır. Oysa mahkeme tarafından hatır taşıması ve müterafik kusur indiriminin davalı ödemesinin tenzilinden sonra yapılması gerekirken önce yapıldığı, yine hatır taşıması ve müterafik kusur indirimlerinin ilgili bozma ilamında belirtildiği şekilde ayrı ayrı yapılması gerekirken, toplam olarak %40 oranı üzerinden yapılarak davacılar aleyhine durum yaratıldığı anlaşılmaktadır” (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 23/06/2020 tarih, 2018/3903 E. ve 2020/3867 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta; İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya raporunda belirlenen tazminattan önce müterafik kusur indirimi yapılmış daha sonra ise dava dışı … Sigorta A.Ş. tarafından 82.199,60 TL ödeme yapıldığı ancak ne kadarının hangi davacı için yatırıldığı belli olmadığı açıklanarak bu miktarın eş için yatırıldığı varsayımı ile hesaplamada güncellenmiş değer eş için yapılan tazminattan düşülmüştür. Ancak … Sigorta A.Ş. hangi davacı için ne kadar ödediğini 27/03/2017 tarihli yazılı beyanında belirtmiş ve iki adet dekont göndermiştir. Bu açıklama gözetilmeden ödenen bedelin sadece davacı eş için hesaplanan tazminattan düşülmesi ile bulunan tazminata karar verilmesi hatalı olmuştur. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin hesaplanmasında rapor tarihindeki yaşına göre AYİM Evlenme İhtimali Tablosu’ndaki belirlemelerin esas alınması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2021/724 Esas ve 2021/3149 Karar sayılı kararı, HGK’nın 1.10.2019 tarihli, 2017/17-2038 E, 2019/979 K sayılı kararı). İlk Derece Mahkemesince alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacı eşin, rapor tarihindeki yaşı (26 yaş için % 27 evlenme ihtimali) esas alınarak yeniden evlenme ihtimali belirlenerek müşterek çocuklardan her biri için %5 oranında indirim yapılarak nihayetinde %17 evlenme ihtimaline göre tazminattan indirim yapıldığı; Yine bilinmeyen işleyecek devreye ilişkin hesaplamanın bilinen en son ücret üzerinden yapılması gerekmekte olup bilirkişi raporunun D.6 bendinde “Müteveffanın emeklilik/pasif devresi yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, bilin en son AGİ’ siz net asgari ücret esas (2018 yılı için aylık 1.450,91 TL olmak üzere yıllık 17.410,92 TL) alınarak” hesaplandığı ve tablo olarak da gösterildiği anlaşıldığından bu hususlara değinen istinaf talepleri yerinde değildir. O halde mahkemece yapılması gereken; … Sigorta A.Ş.’ye yazı yazılarak her davacı için ne kadar ödeme yapıldığı da sorularak hasar dosyasının istenmesi, davacılar için hesaplanan destek tazminatı miktarından öncelikle … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan ödeme miktarlarının güncellenmiş tutarının mahsup edilmesi, daha sonra belirlenen bedeller üzerinden %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması suretiyle sonuç tazminatın belirlenmesi için aktürya bilirkişisinden ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek maddi tazminat talepleri hakkında karar verilmesi olmalıdır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalara göre, kazanın oluş şekli, kusur durumu, müteveffanın müterafik kusuru ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince davacılar lehine hükmedilen toplam manevi tazminat miktarının bir miktar yüksek olduğu, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uymadığı kanısına varıldığından, davalı vekilinin, manevi tazminat miktarının fahiş yönündeki istinaf itirazı yerindedir. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/10/2021