Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2085 E. 2021/1620 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2085
KARAR NO: 2021/1620
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 16/04/2019
NUMARASI: 2017/198 Esas 2019/451 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 07.11.2016 tarihinde, sürücüsü dava dışı …’ın sevk ve idaresindeyken müvekkili … sevk vc idaresindeki … plakalı otomobile çarpması sonucu, çift taraflı, yaralanmalı, maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin yaşanan kaza neticesinde sürekli sakat kalmasına sebep olduğunu, müvekkilinin tedavi süresince çalışamadığını, davalı … şirketine 17.01.2017 tarihinde başvurulmuş olmasına rağmen olumlu cevap alınamadığını iddia ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; davalı … düzenlenen poliçe limitleri dahilinde 100,00 TL geçici ve 3.200,00 TL sürekli sakatlık tazminatı olmak üzere toplam 3.300,00 TL nin 17.01.2017 başvuru tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; tazminat taleplerini toplam 19.370,93 TLye yükseltmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 3.120,38 TL geçici maluliyet, 16.250,55 TL sürekli maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 19.370,92 TL ‘nin 30/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın 07.11.2016 tarihinde gerçekleştiğini, poliçe başlangıç tarihinin de 30.06.2016 olduğu dikkate alındığında kazanın, genel şart değişikliği sonrası olduğu maluliyet oranı için meslekte kazanma gücü kaybı oranı değil; özür oranı dikkate alınması gerektiğini, mahkemenin maluliyet raporları arasındaki çelişkileri gidermeye yönelik rapor aldırmamış olduğunu, özürlülük ölçütüne göre davacının sakatlığının mevcut olmadığını bu nedenle müvekkil şirket aleyhine hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, hükme esas alınan kusur oranını kabul etmediklerini, kusur konusunda Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınması gerektiğini, tüm belgeler ile davacının alkollü araç kullandığı açık olduğundan işbu husus nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı bakımından yapılan hesaplamanın SGK sorumluluğunda olması nedeniyle müvekkil şirket aleyhine hüküm kurulmasının mümkün olmadığını, davacının geçici işgöremezlik tazminat taleplerinin teminat kapsamında bulunmadığından reddi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi( sürekli ve geçici maluliyet) tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak, hükme esas alınan maluliyete ilişkin Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporunda; 08.09.1988 doğumlu …’ta 07.11.2016 tarihli trafik kazasına bağlı olarak oluşan sakatlık oranı, olay tarihinde yürürlükle olan “Engelilik Ölçütü Sınıflandırılması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik” (RG, Mart 2013 tarihli 28603 sayılı) göz önüne alınarak değerlendirildiğinde; Bölüm: Kas İskelet Sistemi, Alt Ekstremite Uzunluk Farklılıkları, Tablo 3.3- Alt ekstrtmitenin uzunluk farklılıklarından kaynaklanan özürlülük. 0-1,9 cm farklılık, Sürekli sakatlık oranı %3 olarak değerlendirildiğini, Tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varıldığı bildirilmiştir. Bu durumda Ege Üniversitesi Adli Tıp Kurulu raporunda kaza tarihine uygun (RG, Mart 2013 tarihli 28603 sayılı) yönetmelik uygulandığından davalı vekilinin bu yönden itirazı yerinde değildir. Mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi ek raporuna göre davacının %25, ( KTK 52/b ve 48. Madde kurallarını ihlal ettiği tali derecede kusurlu) davalı şirkete sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında( manevra değiştirme yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği anlaşılmıştır. Kazada K,1.K, 67. ve 84. madde kurallarını ihlal eden … plakalı otomobil sürücüsü … kazanın oluşması ve sonuçlanmasında Asli derecede Etkili olduğu değerlendirilmiştir.) , kusurlu olduğu tespit edilerek hesaplama yapıldığı görülmüştür. Kazaya ilişkin tutulan kaza tespit tutanağında ise, kazanın oluşumunda; 2918 sayılı KTK da yazılı 56/1-a (şerit izleme ve değiştirme kuralına riayet etmemek) maddesini ihlal eden … plakalı araç sürücüsü …” ın kusurlu olduğu, diğer … plakalı araç sürücüsü …” ın 48/5 (Hususi otomobillerde 0,50 promil üstü alkolle araç kullanmak) maddesini ihlal ettiğinden kusurunun bulunduğu kanaatine varıldığı ancak mahkemece hükme esas alınan raporda davacı araç sürücüsünün de kural ihlali olduğu tespit edildiğinden raporlar arasında çelişki oluşmuş ve mahkemece çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerindedir. O halde mahkemece yapılması gereken ATK Trafik Kürsüsü, İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur raporları arasındaki çelişkiyi giderilecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da getirebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacının kaza sırasında 1,71 promil alkollü olarak tespit edildiği dolayısıyla sürücünün alkollü olarak araç kullanmış olması nedeniyle mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen tazminat miktarından % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken bu hususta değerlendirme yapmadan karar verilmiş olması da doğru olmamıştır. 2918 sayılı KTK 98. maddesinde SGK’nun sorumlu olduğu tedavi giderleri açıkça sayılmış olup bu giderler kapsamında geçici iş göremezlik tazminatının bulunmadığı açıktır. Yeni Genel Şartların A.5.b maddesinde açıklanan sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu düzenlenmesi ile aynı yönde değişiklik 2918 sayılı KTK’da yapılmadığından yukarıya aktarılan Anayasa Mahkemesi iptal kararı gereğince yeni Genel Şartların A.5.b maddesi sigorta şirketinin sorumluluğunu daraltan nitelikte olduğundan uygulanamayacaktır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının poliçe teminatı kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/10/2021