Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2084 E. 2021/1535 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2084
KARAR NO: 2021/1535
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/02/2019
NUMARASI: 2014/1329 Esas – 2019/191 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracı sol şeritte kullanmakta iken, davalılardan …’nun sürücüsü olduğu ve diğer davalı … Ltd. Şti.maliki olduğu … plakalı aracın sağ şeritten U dönüşü yaparak müvekkilinin aracına çarpması sonucu 23/08/2014 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin yaralandığını, tedavi görmek zorunda kaldığını, meydana gelen trafik kazası neticesinde Çerkezköy CBS 2014/6935 Hazırlık sayılı evrakının açıldığını ve soruşturmanın devam ettiğini, müvekkilinin kaza sürecinde apre müdürü olarak görev yaptığını ve aylık 5.000,00 TL net kazanç sahibi olduğunu, müvekkilinin kaza neticesinde 9 tane platin ile çalışmak zorunda kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik kazanç kaybı için 1.000,00 TL, tedavi giderleri ve yol giderleri için 1.000,00 TL, iş gücü kaybı için 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen, 100.000,00 TL manevi tazminatın ise araç sürücüsü … ile araç maliki … Ltd. Şti.’den kaza tarihi olan 23/08/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; ZMMS ile kişi başına 268.000,00 TL limit olduğunu, manevi tazminat taleplerinin teminat kapsamında olmadığını, dava dosyasının kusur durumunun tespiti için Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, maluliyet oranının tespiti için ise ATK 3.İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, akabinde aktüer bilirkişiye tevdi edilmesini beyanla, öncelikle kusur ve maluliyet oranının tespit edilmesini, müvekkili şirketin temerrüde düşürülmediği için kaza tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalılar cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının maddi tazminat taleplerinin feragat beyanı dikkate alınarak reddine, 2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 75.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı sürücü … ve araç maliki … Ltd. Şti.,’den alınarak davacıya verilmesine, Fazla istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin poliçeden dolayı sorumluluğu bulunan sigorta şirketi hakkında hiç bir karar vermediğini, yerel mahkemenin müvekkil şirketin kusur bilirkişi raporuna itiraz süresi dolmadan anılan bilirkişi raporunu gerekçe göstererek 21/02/2019 tarihinde esas hakkında hüküm verildiğini, müvekkilin rapora karşı yasal itiraz hakkı elinden alınarak hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacının da müterafik kusurunun bulunduğunu, manevi tazminat belirlenirken müterafik kusurunda gözetilmesi gerektiğini, mahkemece çelişkili bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Savunma hakkı Anayasa’mızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Öte yandan,HMK’nın “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, “Taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” Somut olayda; bilirkişi raporu davalı … Ltd. Şti.’ye 15/02/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup HMK’nın 281/1 maddesi gereği tarafların kendilerine bilirkişi raporunun tebliğinden itibaren iki hafta içinde rapora itiraz edebileceklerinin belirtildiği, davalı … Ltd. Şti. bilirkişi raporuna itiraz süresi 01/03/2019 tarihinde dolduğu halde mahkemece, 21.02.2019 tarihinde hüküm kurulduğu görülmüştür. Mahkemece; HMK’nın 281/1 maddesinde düzenlenen tarafların iki hafta olan rapora itiraz süresi dolmadan karar verilmiş olması, HMK’nın 27. maddesine aykırı olarak hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağından usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece sözlü oturum davalı tarafın yokluğunda yapılmış ise de 28/7/2020 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanan 7251 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6100 sayılı Kanunun 186. maddesinin birinci fıkrası “(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.” şeklinde değiştirilmiş olduğundan, bu yöndeki usulü eksiklik sonuca etkili görülmemiştir. Davalı … Sigorta A.Ş., ZMMS sigortacısıdır.Poliçe kapsamında manevi zararlar yoktur. Dava dilekçesinde Sigorta şirketinden sadece maddi tazminat talep edilmiştir. Mahkemece maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verildiğine göre sigorta şirketi hakkında karar verilmediğinden bahsedilemeyecektir. Davalının bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir. Daire kararının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin kusura ve manevi tazminata ilişkin diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2021