Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2006 E. 2021/1785 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2006
KARAR NO: 2021/1785
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2017/656 Esas – 2019/188 Karar
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından … nolu Genişletilmiş Kasko poliçesi ile sigortalı olan müvekkiline ait … plakalı aracın, işleten … zilyetliğinde, 16/07/2016 tarihinde park halindeyken çalındığını, aracın çalınması üzerine müvekkili tarafından aynı tarihte Yenibosna 75. Yıl Polis Merkezi Amirliğine ihbarda bulunulduğunu ve oto hırsızlığı müracaat formu doldurulduğunu, Bahçelievler Emniyet Müdürlüğünün 22/06/2017 tarihli yazısı ile aracın bulunamadığı belirtilerek, çalıntı belgesi düzenlendiğini, Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre davalı sigorta şirketine aracın rayiç bedelinin ödenmesi için başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını, davalı sigorta şirketinin poliçe teminat döneminde aracın çalınması ve rizikonun teminat kapsamında olması nedeniyle rayiç bedeli ödemek zorunda olduğunu, müvekkilinin ve işletenin rizikonun gerçekleşmemesi için gereken tüm özeni gösterdiğini, müvekkilinin söz konusu aracı ticari faaliyeti için satın aldığını, çalınan aracın rayiç bedelinin ödenmemesi nedeniyle 12 ay süreli toplamda 26.479,20 TL değerinde araç kiralamak zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, aracın rayiç değerinin (kısmi olarak) 30.000,00 TL ve 1.000,00 TL geç ödeme/ödememeden dolayı başka araç kiralamak suretiyle uğranılan menfi zararın aracın çalınma tarihinden itibaren kabul görmez ise ihtar tarihinden işletilecek en yüksek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirkete ihbarın 23/02/2017 tarihinde yapıldığını, hasara ilişkin belgelerin ise ancak 28/06/2017 tarihli ihtarname ile gönderildiğini, ihbara kadar geçen zamanın kazaya ilişkin araştırma yapma imkanını daralttığını, ihbarın kasten yerine getirilmediği kanaatinin edinildiğini, çalınma şeklinde gerçekleştiği iddia olunan hasarın, poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, hasar araştırma raporunda iki adet orijinal anahtarın davacıdan talep edildiğini, ilk etapta tek anahtar, sonrasında ise kopya olan ikinci anahtarın ibraz edildiğini ve sigortalı aracın ibraz edilmeyen orijinal anahtarı ile götürüldüğü görüşüne varıldığını, güveni kötüye kullanma sonucunda araç anahtarlarının ele geçirilmesi neticesinde aracın çalınması sonucu doğan zararların teminat kapsamı dışında kaldığını, müvekkili şirketin menfi zarardan sorumluğunun olmadığını, sigorta poliçesinde belirtilmeyen menfi zarara ilişkin taleplerin poliçe teminat kapsamı dışında kaldığını, temerrüt faizinin çalınma tarihinden işletilmesi talebinin ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; şüphelinin ve çalınan aracın bulunamamış olmasının ya da Savcılık tarafından soruşturma dosyası açılmamış olmasının yükünün müvekkile yükletilemeyeceğini, sigortacının soruşturma açılmamış olsa dahi, aracın bulunması için başvuru yapıldığının belgelenmesi halinde ödeme yapmakla yükümlü olduğunu, sigorta şirketine bildirim konusunda da müvekkilin gereken yükümlülüğü yerine getirdiğini, acentesine bildirimde bulunduğunu, aracın çalınması ve çalınmaya teşebbüsü sonucu meydana gelebilecek ziya ve hasarların teminat kapsamında olduğunu, Mahkeme, çalıntı olayının poliçedeki hangi madde nedeniyle teminat dışı tutulduğuna ilişkin açıklık getirmediğini, müvekkilin kendisine teslim edilen anahtarların orjinal ya da sahte olabileceğini bilemeyeceğini, anahtarı aracın içinde bırakarak park etmiş olması hayatın olağan akışına da uygun olmadığını dolayısıyla kararda belirtildiği gibi, anahtarlardan birinin orjinal olmamasının, aracın çalınmadığı, orjinal anahtarı ile götürüldüğü şeklinde yorumlanmasının, mahkemece afaki bir karine yaratılmış olduğu izlenimi verdiğini, 15.07.2016 günü aynı yerde başkaca araç çalınma olaylarının da bilindiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, kasko poliçesine dayalı aracın çalınması nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.6 “Teminat Dışında Kalan Zararlar” başlıklı bölümde; “Araca, sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı aracın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar sigorta teminatının dışındadır” denilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, İlk Derece Mahkemesince davacıya ait … plakalı aracın davalı nezdinde 29/06/2016-2017 tarihleri arasında geçerli genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, sigorta poliçesinde anahtar kaybı neticesinde aracın çalınmasının sigorta teminatının kapsamında olduğu, araç anahtarının zor kullanılmaksızın veya zor kullanmaya gerek duyulmaksızın açık bırakılmış kapı, pencere veya bunun gibi bir yerden kapalı bir mahalle girilip, açıkta bırakılan veya kilitli bir yerde tutulmayan asıl veya yedek anahtarın elde edilmesi sonucu meydana gelebilecek zıya ve hasarların teminat kapsamı dışında tutulduğu, davacı tarafça aracın 16/07/2016 tarihinde park halindeyken çalındığının iddia edildiği, bu hususta açılan bir soruşturma dosyası olmadığı, davacının başvurusu ile kendisine geçici tescil belgesi verildiği, davacı tarafından aracın çalınması nedeniyle poliçe teminatından bedelinin tahsili istemiyle davalı sigorta şirketine yapılan başvuru sonrasında ekspertiz incelemesi yapıldığı, bu kapsamda davacıdan aracın asıl ve yedek anahtarının talep edildiği, davacı tarafından sunulan yedek anahtarın sahte olduğu tespit edilerek başvurusunun reddine karar verildiği, Mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda da sunulan yedek anahtarın sahte olduğunun tespit edildiği, davacının, orijinal anahtarın kaybolduğu ya da çalındığı yönünde bir iddiasının olmadığı, aksine kopya anahtarın orijinal anahtar adı altında sunulduğu, bu şekilde aracın çalınmadığı, orijinal anahtarı ile götürüldüğü ve davacının hasar talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığı yönündeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021