Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. 2021/1734 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/2000
KARAR NO: 2021/1734
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2017/969 Esas – 2019/355 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 20/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/04/2012 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucunda yaralanmalı tek taraflı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin araçta yolcu olduğunu, ağır şekilde yaralandığını, maluliyetinin Karadeniz Teknik Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü tarafından tanzim edilen rapora göre %29 oranında sürekli iş göremezlik ve 9 Ay geçici iş göremezlik olarak tespit edildiğini, müvekkilinin zararının asgari ücret üzerinden hesaplamasını talep ettiklerini, kazaya neden olan aracın ZMM sigortasının olmadığını, davalıya başvuru yapıldığı halde ödeme yapılmadığını belirterek sürekli ve geçici iş gücü kaybına maruz kalan müvekkilinin maddi zararlarının tazmini için, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL sürekli, 1.000.00 TL geçici iş göremezlik tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL geçici iş göremezlik talebini 6.754,68 TL olarak, 1.000.00 TL sürekli iş göremezlik talebini 133.446,82 TL artırarak toplam 140.201,50 TL tazminat talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kurum tarafından davacıya 02.11.2017 tarihinde 79.343,00 TL tutarında maluliyet tazminatı ödemesi yapıldığını, akabinde bakiye tazminat talebiyle huzurdaki davanın ikame edildiğini, bakiye tazminat talebine ilişkin müvekkili şirkete başvuruda bulunulmadığını, müvekkili kurumun davacıya ödemede bulunarak üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve ödeme karşılığında müvekkili şirket davacı tarafından ibra edildiğini, davacının daimi maluliyet oranının %13 olarak kabul edilmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik (kazanç kaybı) tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında bırakıldığını, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren avans faiz talebinin haksız olduğunu ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 6.754,68 TL geçici iş görmezlik, 45.701,48 TL sürekli iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 52.456,16 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 03/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafın sunmuş olduğu cevap dilekçesinde hatır taşıması indirimi talebi olmadığını, davacı …’ in, araç işletenin gelini (Oğlunun eşi), araç sürücüsünün hem baldızı (Eşinin kardeşi) hemde araç sürücüsünün erkek kardeşinin eşi, yani araç sürücüsünün müvekkilin eniştesi (Kardeşinin eşi), araç işleteninin ise kayın validesi (Eşinin Annesi) olduğundan taraflar arasında hısımlık ilişkisinin de mevcut olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, kaza sebebiyle müvekkilin emniyet kemerinin takmadığına dair herhangi bir delil veya bilginin olmadığını, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi nedeniyle karşı vekalet ücreti hükmedilemeyeceğini, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacının vekalet ücretini geçemeyeceğini, hakimin takdiri ile tazminattan indirimin söz konusu olduğu durumlarda, davalı taraf tüm masraf ve harçlardan %100 oranında sorumlu olması gerekirken, yerel mahkemenin yargılama giderlerini paylaştıramayacağını, kazaya sebebiyet veren … plakalı aracının ticari araç, kamyon olması sebebiyle avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faiz hükmedilmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 28/04/2012 tarihinde dava dışı sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı olarak kaza yapması sonucu araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle maddi tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta davacının yolcu olarak bulunduğu araçta seyri esnasında emniyet kemeri takıp takmadığı kaza tespit tutanağından anlaşılamıyor ise de soruşturma evrakı içeriğinden sürücü dışında diğer yolcuların takla atan araçtan düştüklerinin ifade edilmiş olması karşısında İlk Derece Mahkemesince “davacı …’ in kazanın meydana gelmesinde direkt etkisi olmasa da emniyet kemerini takmaması nedeni ile araçtan fırlaması neticesinde zararın artmasına sebebiyet verdiği, TBK’nun 52. maddesi uyarınca, davacının % 20 oranında müterafik kusurlu olduğu,” yönündeki gerekçesi ve bu yöndeki kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dava 6100 sayılı HMK döneminde açılmış olup davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde hatır taşıması savunmasında bulunmamış, ek hesap raporuna itiraz dilekçesinde hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği savunmasında bulunmuş olup, davacı tarafın da davalının savunmasına açık muvafakatı yoktur. Açıklanan vakıalar karşısında; Hatır taşıması savunmasının itiraz değil def’i olduğu ve alacağın talep edilebilirliğini engelleyici işlev gören def’ilerin ancak belirli sürelerde ileri sürülebileceği, alacağı ortadan kaldıran ve her aşamada ileri sürülebilen itirazlardan olmadığı hususları dikkate alınmak suretiyle, davalı tarafça süresinde ileri sürülmeyen ve davacının açık muvafakatı bulunmayan yeni savunmaya göre hatır taşıması indirimi yapılmaması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle hatır taşıması indirimi yapılması doğru olmamıştır. Davaya konu trafik kazasına sebep olan aracın ruhsat bilgilerine göre kullanım şeklinin yük nakli-hususi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren araç, ticari olmadığından İlk Derece Mahkemesince kabul edilen maddi tazminat bakımından temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir. TBK’nın 52. maddesi gereği hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğundan, davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücreti takdir edilemeyeceği ve yine aynı şekilde takdiri indirim nedeniyle tazminattan indirilen miktar yönünden yargılama giderleri yönünden de oranlama yapılamayacağının gözden kaçırılmış olması doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/10536 Esas ve 2019/4385 Karar, 2016/18287 Esas ve 2019/7224 Karar sayılı ilamları). Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarih, 2018/3173 E. ve 2020/2190 K. sayılı kararında açıklandığı üzere “… Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler), sonra da tazminattan indirim nedenleri olan 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 43. maddesi) düzenlenen hatır taşıması indirimi ve 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde (mülga 818 sayılı BK’nun 44. maddesi) düzenlenen müterafik kusur indirimi uygulanacaktır. …”. Bu doğrultuda, usul ekonomisi de gözetilerek resen aktüerya bilirkişi raporunda düzeltme ve hesaplama yapılmış tespit edilen 219.363,33 TL kalıcı iş göremezlik tazminatından davalının ödemesinin güncellenmiş tutarı olan 85.843,00 TL’nin (79.343,00 TL + 6.573,51 TL = 85.916,51 TL) düşülmesi ile kalan 133.446,82 TL’den %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında talep edilebilecek 106.757,45 TL tazminata ulaşılmıştır. Hatır indirimi yapılmamış ve davacının ıslah talebi de gözetilerek 106.757,45 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Geçici iş göremezlik tazminatı bakımından da müterafik kusur indirimi yapılması gerekir ise de bu açıdan davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmamış olduğundan davacı yararına oluşan usulü kazanılmış hak gözetilmiştir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek 6.754,68 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 106.757,45 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı toplamı olan 113.512,13 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş; Müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğundan davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmemiş ve yargılama giderlerinin hesabında nazara alınmamış ve aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İle 6.754,68 TL geçici iş görmezlik, 106.757,45 TL sürekli iş görmezlik tazminatı olmak üzere toplam 113.512,13 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 03/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 7.754,00 TL karar ilam harcından peşin alınan 31,40 TL ile ıslah harcı: 475,00 TL nin mahsubu ile eksik kalan 7.247,60 TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3- Davacının yatırmış olduğu 31,40 TL peşin harç ile 475,00 TL ıslah harcı toplamı 508,40 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bunun dışında davacı tarafından yapılan dava açılış gideri: 36,00 TL (başvurma ve vekalet harcı), davetiye, posta gideri: 227,65 TL, bilirkişi ücreti: 1.000,00 TL, ATK fatura bedeli: 400,00 TL olmak üzere toplam: 1.663,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen miktar üzerinden daire kararı tarihinde yürürlükte bulunan 2021 yılı AAÜTuyarınca hesap ve takdir olunan 11.830,97 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Reddedilen kısım takdiri indirim nedenine dayandığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Davacı tarafça yatırılan gider ve delil avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 34,38 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/10/2021