Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1995 E. 2021/1783 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1995
KARAR NO: 2021/1783
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/11/2018
NUMARASI: 2014/34 Esas – 2018/1034 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 0811/2013 tarihinde davalı … yönetimindeki … plakalı aracın … sok. istikametinden … caddesine çıkmak isterken müvekkile çarptığını, çarpmanın neticesinde müvekkilin her iki ayağın kırıldığını, müvekkilinin emlakçı olduğunu, olay sonrasında her iki ayağının kırılmasından ötürü yaklaşık 3 aydır sokağa dahi çıkamadığını, çalışma gücünü geçici olarak kaybettiğini, iki kez ameliyat olduğunu, ve bu ameliyatlara 1500,00 TL ve 650,00 TL olmak üzere toplam 2.150,00 TL ödediğini, müvekkilin kaza tarihinden itibaren aylık 600 $ ödemek suretiyle bakıcı tuttuğunu, 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini ve tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tazmini ve tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın gerçekleşmesinde müvekkil …’ya atfedilecek hiçbir kusur ve sorumluluğun mevcut olmadığını, Yargıtay’ın sapma göstermeyen içtihatlarına göre manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağına dair ilke kararlarına da uygun düşmediğini kabul anlamına gelmemek kaydıyla herhangi bir kusur ve sorumluluğun olduğu kanaati hasıl olsa dahi talep edilen tazminat tutarından müvekkilin değil diğer davalı sıfatını haiz … Sigorta A.Ş’nin sorumlu olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesini özetle; davacı tarafın kazanç kaybına ilişkin tazminat talebi karayolları mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında olmadığını, müvekkil şirket sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın ardından kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, kaza sonrasında çizilen krokiden ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı yaya …, 2918 sayılı kanunda belirtilen yaya kusurlarından “araçlara ilk geçiş hakkını vermemek” kuralını ihlal ederek, yayaların yürümesine ayrılmış yolu kallanmadığını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeniyle müvekkil şirket aleyhine ikame olunan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Maddi tazminat talepleri bakımından davanın tüm davalılar için feragat sebebiyle reddine, 2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabul, kısmen reddi ile, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten kaza tarihi olan 08.11.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 4.000,00 TL bakımından yerinde görülmeyen talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; huzurdaki davada … Sigorta A.Ş’ nin davalı olarak gösterilmesine rağmen gerekçeli kararda … Sigorta’nın davalı olarak gözükmediğini, davalı … Sigorta A.Ş ile müvekkil arasında maddi tazminat yönünden sulh sözleşmesi imzalanmış olduğunu, müşterek müteselsil borçluluk açısından maddi tazminat talebi sulh protokolü uyarınca tüm davalılar açısından sona ermiş olduğunu, taraflar sulh olduğundan davacı müvekkil aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, protokolde ödeme yapılması halinde müvekkilinin sigorta şirketi ve sigortalısını ibra edeceği, bu kişiler yönünden sulh protokolü uyarınca davadan feragat edileceğinin belirtildiğini, davalıların vekalet ücreti talebi olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı yanın manevi tazminat talebine ilişkin sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alınmış olmasına rağmen … Sigorta A.Ş.’den manevi tazminat taleplerinin bulunmadığını ön inceleme duruşmasında beyan etmiş olduğunu, işbu hususun müvekkillerinin huzurdaki dava bakımından durumunu (tazminat sorumluluğunu) ağırlaştırdığının açıkça ortada olduğunu, müvekkillerinin olası rizikolara karşı … plakalı araca geniş şekilde kasko yaptırmış olduklarını, müteselsil sorumlulardan biri hakkındaki davadan vazgeçilmesinin diğer müteselsil sorumlu yönünden de teselsülden vazgeçilmesi niteliğini taşıdığını ve böylece diğer davalıların da sorumluluktan kurtulmuş olduğunu, müteselsil sorumlu müvekkilleri hakkındaki davanın da reddedilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebinin poliçe kapsamında olmadığı hususunun gerçeğe aykırı olduğunu, … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluk alanında olduğunu, … Genişletilmiş Mavi Kasko poliçesi”nde yer alan söz konusu hükmün mahkemece usule ve yasaya aykırı şekilde değerlendirilmeye alınmadığını, davacının gerekli dikkat ve özeni kendisi göstermesi gerekirken taşıt sürücülerinden kendisi adına da kontrollü olmalarını bekleyerek sorumsuzca davrandığını, protokolde müvekkillerinin imzasının bulunmadığını, gerekçeli kararda maddi tazminat talepleri yönünden tüm davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de usule ve yasaya aykırı şekilde müvekkilleri lehine ücret-i vekalet ve yargılama vb. giderlerine hükmedilmemiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı vekili dava dilekçesinde : “…davalı … Sigorta A.Ş kazaya karışan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yapmış sigorta şirketidir.Söz konusu araç … poliçe no ile davalı sigorta şirketi nezdinde 26.04.2013 ile 26.04.2014 tarihleri arasında sigortalanmıştır…” şeklinde kazaya karışan aracın zmms sigortacısından da maddi tazminat talebinde bulunduğu ancak “.. 10.000,00 TL manevi tazminatın da davalılar … ve …ten alınarak davacıya verilmesini” talep ettiğine, başka bir ifadeyle genişletilmiş kasko poliçesi kapsamında manevi tazminat talebi bulunmadığına göre istinaf talep eden davalıların … Genişletilmiş Mavi Kasko poliçesinde manevi tazminat klozu bulunduğu bu nedenle manevi tazminattan sigorta şirketinin de sorumlu olması gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Kaza nedeniyle, İstanbul 20. Sulh Ceza Mahkemesinin olay yerinde yaptığı keşiften sonra rapor tanzim eden bilirkişi raporunda; kaza noktasına 60 metre yakın mesafede yaya geçidi olmasına rağmen burayı kullanmayan davacı yayanın asli kusurlu, seyri sırasında seyir yönünü kontrol etmeyen, yayaya çarpmamak için gereken tedbirleri almayan davalı sürücünün ise tali kusurlu olduğunu bildirmiştir. Olay yerinde daha sonra yapılan keşifte ise İTÜ’den bilirkişi heyeti tarafların eşit derecede ve asli kusurlu oldukları kanaatini bildirdiklerini, taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasak olduğunu, yayalar geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak zorunda olduklarını, olayda davacı yaya kavşakta geçiş yapmak istemekle beraber yolu kontrol edip yola girerken karşıdaki sokaktan gelip ve sağa dönmek üzere olan aracı yeterince dikkate almadığı, dönen araç nedeniyle yol içinde duraladığı, ancak aracın dönüş alanı içinde kaldığı, geçişini yakın mesafede bulunan ışıklı yaya geçidinden yapmadığı, dikkatsiz ve tedbirsiz hareket ettiği için tali ve önemli oranda kusurlu olduğunu, davalı sürücü …’nun %60 oranında kusurlu olduğunu, davacı yaya …’in %40 oranında kusurlu olduğu yönünde sonuç ve kanaat bildirilmiştir. Bunun üzerine Mahkemece, ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan kusur raporunda ise “Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki aracı ile sağa doğrultu değiştirme manevrasıyla … Caddesine katılmak istediği sırada hareket alanına ilişkin gerekli/yeterli kontrolleri yapmadığı, istikametine göre sol tarafından kaplama girip karşıdan karşıya geçmekte olan davacı yayaya ilk geçiş hakkını vermeden kontrolsüzce dönüş manevrasını sürdürmesi neticesi meydana gelen olayda asli derecede kusurludur. B)Davacı yaya … karşıdan karşıya geçişini; olay mahalli yakınında bulunan yaya geçidini kullanarak yapması gerekirken bu hususa riayet etmediği, kavşak mahallinde araçların seyir durumlarını dikkate almadan kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde kontrolsüzce karşıdan karşıya geçişini sürdürmek istemesi neticesi meydana gelen olayda tali derecede kusurludur. Davalı sürücü …’nun % 60 oranında kusurlu, davacı yaya …’in % 40 oranında kusurlu olduğu” bildirilmiştir. Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın hüküm fıkrasında vekalet ücretlerinin hangi tazminat için verildiği açıkça yazılmamıştır. Davacılar vekili yargılama sırasında, maddi zararlarının karşılandığını bu nedenle davalı sigorta şirketi ile karşılıklı sulh olduklarını ve maddi tazminattan feragat ettiklerini bildirmiş mahkemece maddi tazminat taleplerine ilişkin davalılar yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Yargıtay yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, bu davalarda davadan feragatte hakkın özünden feragat söz konusu olmayıp davacı alacağına yargılama sırasında kavuştuğu için feragat etmiş, esasen dava konusuz kalmıştır. Davalılar kendilerine karşı dava açılmasına yine kendileri sebebiyet vermişlerdir. Bu nedenle, tüm davalılar yönünden davalı sigorta şirketi ile sulh nedeniyle feragat edildiğine göre davalılar lehine vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile manevi tazminat yönünden olduğu belirtilerek, dava kısmen kabul edildiğinden her iki taraf lehine Mahkemenin karar tarihinde geçerli AAÜT gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bu yöne değinen istinaf taleplerinin kabulüne ve hükmün bu maddesinin düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir. Ayrıca Mahkemece, davalılardan … Sigorta A.Ş. şirketi hakkında da dava açıldığı ve davalı olarak dava dilekçesinde yer aldığı halde gerekçeli karar başlığında gösterilmemiş olması ile davalı …’in soyadı … olduğu halde … olarak yazılması hatalı olmuştur. Dairemiz karar başlığı bu nedenle düzeltilmiştir. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davacı vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı vekili ve davalılar … ve …vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Maddi tazminat talepleri bakımından davanın tüm davalılar için feragat sebebiyle REDDİNE, 2-Manevi tazminat talebinin Kısmen KABUL, Kısmen REDDİ ile, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’ten kaza tarihi olan 08.11.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 4.000,00 TL bakımından yerinde görülmeyen talebin REDDİNE, 3- Alınması gereken 409,86-TL nisbi ilam harcından peşin alınan 51,24-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 358,62-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 51,24 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 4-Davacının yaptığı ilk masraf 29,60-TL, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 222,90-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.052,50-TL’nin red ve kabul oranına göre 420,80-TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalının yaptığı 13,93-TL vekalet harç ve pul gideri, 61,00-TL posta gideri olmak üzere Toplam, 74,93-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 49,95-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Manevi tazminat talebi bakımından davalı … ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile adı geçen davalılara VERİLMESİNE, 8-Manevi tazminat talebi bakımından davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalılar … ve … tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 9-Maddi tazminat talebi bakımından ödeme nedeniyle davadan feragat edildiğinden davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 10-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı ve davalılar … ve … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2- a. İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 54,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, b. İstinaf aşamasında davalılar … ve … tarafından yapılan 24,40 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalılar … ve …’ya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021