Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1974 E. 2021/1832 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1974
KARAR NO: 2021/1832
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2015/1114 Esas – 2018/1163 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi özetle; 01/09/2015 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile kayıtlı bulunan davalılardan sigortalı … A.Ş.’nin işleteni ve maliki olduğu … plaka numaralı aracın diğer davalı …’ ın sevk ve idaresinde seyir eden müvekkilinin eşi/babası …’ ın kullandığı araca çarparak ölümüne neden olduğunu, …’ ın makineci olarak çalışıp ailesinin geçimini sağlamakta olduğunu, ölümü ile eşi ve çocuğunun destekten yoksun kaldığını, … plakalı araç sürücüsünün ağır kusurlu olduğunu, trafik kazasında ölüm nedeniyle maddi tazminat tutarı belirlenerek işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ve ayrıca eşi için 100.000,00 TL, çocuk için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme işleten ve sürücüye ödetilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesi özetle; müvekkili şirketin “…” markası altında uzun süreli araç filo kiralama faaliyeti ile iştigal etmekte olan bir şirket olduğunu ve bu nedenle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, araç sürücüsünün kusurlu olduğu iddiasını kabul etmediklerini, kusur oranının yargılamayı gerektirdiğini, talep edilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın kaza tarihinde sigortalı olduğunu, davanın kiracı şirket … A.Ş.’ ye ihbarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili davaya cevap dilekçesi özetle; Dava dilekçesinde ölümlü trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, trafik kazası sonrasında yapılan başvuru üzerine müvekkili sigorta şirketi nezdinde … nolu hasar dosyasının açıldığını ve destekten yoksun kalma maddi tazminatının hesabı yapılarak davacı eş … için 94.581,08 TL, davacı çocuk için ise 29.528,25 TL olmak üzere toplamda 124.109,03 TL destekten yoksun kalma maddi tazminat hesabının yapıldığını ve 18/11/2015 tarihinde davacılar vekiline ödendiğini, davacılara karşı başkaca bir sorumluluğu kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili davaya cevap dilekçesi özetle; Davalı sigorta şirketinin 124.109,33-TL tutarındaki tazminatın nakden ve tamamen ödediğini, kazaya sebebiyet veren sürücü ile araç işleteninin iş bu olaydan mütevellit zimmetinin kayıtsız şartsız ve rücuu kabil olmamak üzere tamamen ibra ettiklerine dair belgenin imzalandığını, iş bu davada verilecek olan kararın tam kapsamlı olabilmesi için ceza davanın neticelenmesinin gerektiğini, müterafik kusurun mevcudiyeti halinde belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine; Davacıların … AŞ. ye yönelik manevi tazminat taleplerinin pasif husumet yokluğundan reddine, Davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılar …’ dan kaza tarihi olan 01/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; Davacı …’ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … dan kaza tarihi olan 01/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı Sigorta şirketinin 124,109,33 TL tutarındaki tazminatın nakden ve tamamen ödediğini, kazaya sebebiyet veren sürücü ile araç işletenin işbu olaydan dolayı zimmetinin kayıtsız şartsız ve rücuu kabil olmamak üzere tamamen ibra ettiklerine dair belgenin imzalandığını, açılan davada hukuki yarar bulunmadığını, müvekkilin 1. derecede asli kusurlu olması iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davanın reddi gerektiğini, zarar görenin ağır kusurlu olduğunu, dosyada mevcut ödemelerin yer aldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 01/09/2015 tarihinde davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın ile destek … idaresindeki trafiğe salih olmayan plakasız golf aracına çarpması ile meydana gelen trafik kazasında …’ın vefat ettiği, vefat edenin desteğinden mahrum kalan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağında her iki sürücüye de kusur izafe edilmiş, Cumhuriyet Savcılığı hazırlık aşamasında alınan raporda davalı sürücü asli kusurlu, vefat eden sürücü tali kusurlu bulunmuştur. Ceza Mahkemesince ATK trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda her iki sürücüye de eşit kusur verilmiştir. Bu kez İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan heyetten rapor alınmış olup bu raporda da her iki sürücü eşdeğer kusurlu olduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur raporunda da her iki sürücü eşdeğer kusurlu bulunmuştur. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit tutanağı ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, Sigorta Şirketinin davacılara yaptığı ödemelerin maddi tazminata ilişkin olup manevi tazminattan mahsup edilemeyeceği gibi manevi tazminatın belirlenmesinde kriter olarak alınamayacağı, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/2.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.366,20 TL istinaf karar harcından peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.024,65 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.28/10/2021