Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1973 E. 2021/1667 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1973
KARAR NO: 2021/1667
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/04/2019
NUMARASI: 2014/1432 Esas – 2019/492 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … sevk ve idaresindeki … Plaka sayılı aracın sebep olduğu maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını ve malul olduğunu, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, müvekkilinin meydana gelen kaza sonucunda beden gücü kaybı oranının belirlenerek davalının sigorta limitleri poliçesi kapsamında belirlenecek tutarın sakatlık ve ölüm teminatının bakıcı giderine ilişkin zararın ve sağlık giderlerinin tahsili için dava açıldığını müvekkilinde oluşan cismani zarar nedeniyle oluşacak maddi tazminat nedeniyle sürekli ve geçici maluliyet dönemine ilişkin tazminat tutarını, bakıcı giderinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirlenecek maddi tazminatın sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 31/08/2013-2014 tarihleri arasında … nolu poliçe ile müvekkili sigorta şirketine KZMMS ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sigorta limitleri dahilinde ölüm ve sakatlık halleri için teminatın kişi başına 250.000 TL olduğunu, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bakıcı giderlerinden dolayı müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığını, tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ” Davanın reddine ” karar verilmiştir. Her ne kadar davacı vekili İlk Derece Mahkemesince kararın kesin olarak verilmesini de istinaf sebebi yapmış ve davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak dava açtığından kararın kesin olarak verilmesi usul ve yasaya aykırı ise de sonuç olarak mahkemece davacının istinaf talebi üzerine ek karar ile istinaf talebinin reddine karar verilmediği ve dosyanın da istinaf incelemesi için dairemize gönderildiği anlaşıldığından bu husus eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun eksik ve hatalı inceleme ile tanzim edilmiş olduğunu, mahkemece kusur oranı tespiti için olay mahallinde keşif yaptırıp akabinde kusur raporu tanzimi için dosyanın Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerekirken yalnızca 15/02/2019 tarihli bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin, ceza mahkemesi tarafından aldırılan bilirkişi raporuna dayanarak ve yalnızca bilirkişice rapor tanzim ettirilip karar verilmesinin ve kusur hususunda esas yetkili olan İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden veya üçlü bilirkişi heyetinden kusur raporu alınması gerekirken yalnızca makine mühendisince değerlendirme yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dışı sürücünün, görüş açısını engelleyen ve her an arkasından bir aracın çıkabilme ihtimali olan bir çekicinin varlığına rağmen tedbirsiz bir şekilde devam ettiğini ve kusurlu hareketi sonucu kazanın meydana gelmiş olduğunu, kusur bu denli ortada iken 15/02/2019 tarihli raporda kusursuz olduğu yönde rapor düzenlenmesini kabul etmediklerini, alacağın veya dava değerinin belirlenmesinin objektif olarak imkansız olduğundan, davanın belirsiz alacak davası olduğundan, istinaf başvurusunun istinaf kesinlik sınırı altında kalması sebebiyle kesin olarak reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 11.10.2013 günü sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyoneti ile Küçükçekmece … Mahallesi … Caddesi üzerinde bulunan … garajına giriş yaptıktan sonra aracının sol ön kısmı ile Tır parkından çıkmakta olan çekicinin kapalı dorsesinin arkasından önüne çıkan müşteki sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikletinin ön kısmı ile çarpışması sonucu davacı sürücünün yaralandığı, davacının geçici, sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri, sağlık gideri taleplerinde bulunduğu anlaşılmıştır. Ceza mahkemesince, ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor istenmiş ancak olay yerinin Tır Garajı olması bu tip mahallerin kendine özgü trafik düzenlemeleri olması kendilerinin uzmanlık alanı dışında olması gerekçeleri ile rapor tanzim edilmediği anlaşılmıştır. Bu kez yerinde keşif yapılmak suretiyle alınan bilirkişi raporunda dosyada bulunan CD, flaş bellek görüntüleri ve olay yeri incelenerek davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesini düzenlediği aracın sürücüsünün kusursuz olduğu, davacının asli kusurlu olduğu belirlenmiş ve bu rapor doğrultusunda ceza mahkemesince sanık … hakkında beraat kararı verilmiştir. Kararın temyiz incelemesinde olduğu anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda da …’ın kusursuz, davacının asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle Ceza Mahkemesinden ve İlk Derece Mahkemesinden alınan kusur raporlarının olay anlatımı ve kusur belirlemesi yönlerinden birbirleri ile örtüşmesine göre kusur raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.13/10/2021