Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1954 E. 2021/1839 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1954
KARAR NO: 2021/1839
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 01/11/2018
NUMARASI: 2014/505 Esas – 2018/1069 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/06/2010 tarihinde meydana gelen trafik kazasında …’nın sürücüsü olduğu … plaka sayılı kamyonet ile …’nın kullandığı … plakalı tescilsiz motosikletin karıştığı araç kazasında motosiklette yolcu konumundaki kusursuz müvekkili …’nın daimi sakat kaldığını, davalı …’nın trafik sigortası yaptırmamış işletenlerin neden olduğu bedensel zararlar için kişi başına sakatlık halinde 175.000,00 TL tedavi teminatı sağladığını, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’nin da zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olarak aynı şekilde sorumlu olduğunu beyanla fazlaya ait alacağı ile munzam zarar ve manevi tazminattan doğan alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL maddi tazminat (bakıcı gideri ile geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatının) ihtarnamenin tebliğ tarihinin 8 iş günü sonrasından itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya neden olan aracın motorlu bisiklet ise …’nın sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu olaya karışan tescilsiz aracın zorunlu mali mesuliyet sigortası yaptırma yükümlülüğü olmadığından dava konusu tazminat talebinden …’nın hiçbir hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, davacı tarafın davadan önce başvurusu üzerine davacı tarafa 116.878,00 TL ödendiğini ve davacı tarafından başkaca hiçbir hak ve alacakları kalmadığına dair ibraname alındığını bu nedenle konusuz kalan davanın reddi gerektiğini, kask vs koruyucu kıyafetler takarak zararın artmasını önleyecek güvenlik önlemlerinin alınmasının zorunlu olduğunu, dava konusu olayda müterafik kusur bulunduğundan hesaplanacak tazminatta bu hususların dikkate alınarak indirim yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesi ile teminat altına alındığını, tazminat hesabında hatır taşımasının tenzilinin gerektiğini, davacı tarafa fazla ödenen miktar itiraz olmaksızın iade alındığından ve sonucunda davacı tarafa 05/03/2013 tarihinde 36.691,00 TL ödendiğinden poliçe teminatı dahilinde başkaca hiçbir sorumluluğun bulunmadığını, geçici iş göremezlik tazminatı tedavi teminatının içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği ve avans faiz talebinin reddi gerektiğini, davanın haksız fiile dayanması sebebiyle uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın 28/06/2018 harçlandırma tarihli talep arttırım dilekçesinde talep edilen tutar üzerinden kısmen kabulüne; 131.097,36 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ile 24.000,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 155.097,36 TL maddi tazminatın davalılardan; … Sigorta A.Ş.’den poliçe limiti olan 175.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere 19/02/2013 tarihinden itibaren, …’ndan poliçe limiti olan 175.000,00 TL ile sınırlı olmak üzere 11/07/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; motosikletin sürücüsü …’nın trafik kazasının meydana gelmesinde tamamen kusursuz olduğunu, kamyonet sürücüsünün ise tamamen kusurlu olduğunu, hükme esas alınan kusur raporunda, eylem ile zararlı sonuç arasındaki nedensellik bağı, zararın hangi eylem ve davranıştan doğduğunun dikkate alınmamış olduğunu, sürücü …’nın tamamen kusursuz olması nedeniyle davanın … yönünden ret edilmesi gerektiğini, …’nca davadan önce ödenen tutarın, %10 kusur oranına denk gelen tazminat sorumluluğunun üzerinde olduğu için … aleyhine hükmedilmesi gereken bir tazminat tutarı kalmadığından davanın konusuzluk nedeniyle reddi gerektiğini, yaralanan davacının, motosiklette yolcu olarak bulunurken kask, dizlik, kolluk vs. gibi zararın artmasını önleyecek güvenlik önlemlerini alınmadığı için olayda ayrıca müterafik kusuru olduğunu, hatır taşımasının da olduğunu, Mahkemece alınan maluliyet raporunda, “bakıcı” ile ilgili herhangi bir tespiti yapılmadığı için bakıcı gideri yönünden aleyhe hüküm kurulmaması gerektiğini, yargılama masraflarından da sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde sorumlu olduğunu, …’nın asıl alacak ve ferileri yönünden sorumlu olduğu miktarların tek tek belirtilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur oranına itiraz ettiklerini ancak mahkemece değerlendirilmeden çelişkiler giderilmeden dosyanın karara çıkartıldığını, kök raporda esas alınan kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, ek raporda da itirazları değerlendirilmeden herhangi bir değişikliğe gidilmediğini, Ceza Mahkemesinde alınmış kusur raporu varken kaza tespit tutanağının esas alınmasının mümkün olmadığını, emsali nitelikteki Yargıtay kararlarından ötürü müvekkil şirketin ancak sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, bilirkişi tarafından kusur oranının hatalı alınmış ve kusur paylaştırılması yapılmamış olduğunu, ceza Mahkemesi kusur raporuna göre müvekkil şirketin %25 kusurlu olmakla hesaplanan tazminattan söz konusu kusur oranına göre paylaştırılması gerektiğini, davayı kabul manasında olmamak üzere toplam tazminat hesabının fahiş olduğunu, yapılan ödemelerin yasal faiz oranında güncellenerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkil şirketin limit ile sorumlu olduğunu, kabul manasına gelmemekle davacı tarafa yapılan ödemenin limitten tenzili gerektiğini, aksi takdirde limit üstü miktar ile sorumlu tutulacağını, söz konusu olayda hatır taşıması bulunduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini ayrıca davacının kask takmamış olması nedeni ile de müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından,16/06/2010 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS sigortalı dava dışı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin Yiğitler istikametinden, Avşa istikametine doğru seyri sırasında, olay mahalli viraj yola geldiğinde, seyir istikametine göre karşı yönden gelen sigortasız olan ve sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsünün öldüğü, motosiklette yolcu olan davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeni ile davacının bakıcı gideri, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Olay mahallinde kaza tespit tutanağı tanzim edilmediği, olay yeri basit kaza krokisi tanzim edildiği, olay yeri krokisinde çarpışma noktası müteveffa motosiklet sürücüsünün seyir şeridi içerisinde bulunduğu, dava dışı kamyonet sürücüsüne ait yolun sol tarafına doğru 5mt fren izi bulunduğu, kamyonetin sağ ön kısmı ile motosikletin ön kısmı ile çarpıştıklarının işaretlendiği, olay sonrası araçların hasar durumu ve çarpışma sonrası, araçlardan dökülen parçalarının gösterildiği olay yeri resimleri bulunduğu, resimde motosikletin kendi seyir şeridi içerisinde hasarlı şekilde bulunduğu, ayrıca resimlerden müteveffa sürücü ile davacı mağdur yolcunun başlarında kask olmadığı görülmüştür. Aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı Bandırma Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/295 Esas sayılı dosyasında olay mahallinde keşif yapılarak alınan 17/05/2013 tarihli bilirkişi raporunda, müteveffa motosiklet sürücüsünün şerit ihlali yapması sonucu asli derecede kusurlu, sanık kamyonet sürücüsünün tali derecede kusurlu, ilgili birim veya kuruluşun tali derecede kusurlu olduğu; Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından tanzim edilen 22/08/2013 tarihli raporda ise kamyonet sürücüsünün şerit ihlalinde bulunduğundan dolayı asli derecede kusurlu, müteveffa sürücü ve mağdur yolcunun kask takmadıklarından dolayı tali derecede kusurlu olduğu bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince alınan kusur bilirkişi raporunda ise dava dışı kamyonet sürücüsü …’nın kamyoneti ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermediği, mahal şartların üzerinde aşırı süratiyle olay mahalli iniş eğimli yolda yolun sol tarafını kullanarak seyrini sürdürdüğü, seyrini yolun sağını takiben sürdürmeye özen göstermediği, şerit ihlalinde bulunarak karşı yönden kendi seyir şeridi içerisinde seyrini sürdüren müteveffa motosiklet sürücüsünün önünü kapatarak çarptığı, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı hareket ettiği, olayda asli derecede % 80 oranında kusurlu olduğu, müteveffa motosiklet sürücüsü …’nın ise mevcut şartlarda olayı önlemek bakımından alabileceği bir önlem| ve tedbir bulunmadığı, ancak motosiklette seyri sırasında arkasında yolculuk yapan davacı mağdur yolcu …’ya kask taktırmadığından dolayı mağdurun yaralanması olayında alt düzeyde tali derecede %10 oranında kusurlu olduğu, davacı …, müteveffa … idaresindeki motosikletin arkasında yolculuk yaptığı sırada, kendi can güvenliği açısından kask takmadığından dolayı kendi yaralanma olayında alt düzeyde tali derecede %10 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Bu durumda Ceza Mahkemesince alınan ATK raporunda motosiklet sürücü ve mağdur yolcuya kask takmadıkları için verilen kusur sürüş kusuru değil zararın artmasına yol açan müterafik kusur olduğundan esasen kamyonet sürücüsünün şerit ihlali yaptığı için asli kusurlu olduğu kaza tespit krokisi, Ceza Mahkemesince alınan ATK raporu ve Mahkemece alınan kusur raporu ile sabittir. Ceza Mahkemesinden alınan tek bilirkişi raporunda olayın belirlenmesinde hata yapıldığı anlaşıldığından Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında ATK’dan alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, kaza tespit krokisi ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik … Sigorta A.Ş. istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Vefat eden motosiklet sürücüsüne, davacı yolcuya kask taktırmadığı için verilen %10 oranındaki kusura davalı … tarafından itiraz edilmiş ve istinaf nedeni de yapılmıştır. Bilirkişi raporunda motosiklet sürücüsüne sürüş kusuru verilmemiş kazanın oluşumu yönünden kamyon sürücüsü tam kusurlu bulunmuştur. Motosiklet sürücüsünün kask takmaması ve yolcu olan davacının da kask takmaması, kazanın oluşmasına etken sürüş kusurlarından olmayıp zararın artmasına sebep olan müterafik kusur niteliğindedir. Dolayısıyla tescilsiz motosiklet sürücüsüne kusur izafe edilmemiş olduğundan davalı …nın tazminat sorumluluğu doğmamıştır. Bu nedenle davalı … aleyhine açılan davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu kabule göre de davalı …nın diğer istinaf sebepleri konusuz kaldığından değerlendirilmemiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/06/2017 tarih, 2016/11886 E. ve 2017/6732 K. Sayılı emsal kararında da “… Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalının kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden dava dışı kişinin de kusurunun bulunmasının davalıların müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; somut olayda davalı sürücünün %25 oranında ve dava dışı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğu; davalı ve dava dışı 3. kişinin kusur oranlarının birbirlerine karşı açılacak rücu davasında önem taşıyacağı ve dava dilekçesinde davacının kusursuz olduğu belirtilerek zararın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiğinden davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken KTK 88. ve TBK 61. maddesine aykırı olarak davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu” yönünde karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan kusuru ile sebebiyet veren işleten, sürücü ve trafik sigortacısı ile kazaya karışan dava dışı araç sürücüsü ve işleteni zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Kaldı ki davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS sigortalı kamyonetin sürücüsü kazanın meydana gelmesinde asli ve tamamen kusurludur. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davalı … Sigorta A.Ş.’yi kusur oranına göre tazminattan sorumlu tutmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Mahkemece alınan aktüerya ek raporunda her iki davalı şirketin ödemesi güncellenmiş ve hesaplanan tazminat miktarından düşülmüş olduğundan bu yöne ilişkin … vekilinin istinafı yerinde değildir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda TBK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenecek indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda motosiklet sürücüsü olaydan sonra vefat etmiş ve davacı da malül kalmıştır. Davacı, Cumhuriyet Savcısına verdiği ifadesinde olay günü vefat eden motosiklet sürücüsü ile birlikte çalıştıkları işten çıkıp eve doğru gittikleri sırada kazanın olduğunu beyan ettiği anlaşıldığına göre taşımanın davacının menfaati bulunduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken yapılmamış olması doğru olmamıştır. Davacının kask takmadığı olay yerinde çekilen fotoğraflardan belirlendiği gibi maluliyetinin sebebi de baş bölgesinden ağır yaralanmasıdır. Aktüer bilirkişi tazminat hesabında %80 araç sürücüsü kusuru ile vefat eden sürücünün %10 kusuru toplamı %90 kusur üzerinden hesap yapmıştır. Davacının kask takmaması nedeniyle kendisine %10 kusur verildiğinden bu kısım için lehe hesap yapılmamıştır. Ancak koruyucu tertibat takılmaması müterafik kusur olup yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre %20 oranında indirim yapılması gerektiğinden uygulanan indirim eksik olmuştur. … Sigorta A.Ş’nın bu yöndeki istinaf sebepleri yerindedir. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, davalı … tarafından dava tarihinden önce yapılan ödeme düşülmeksizin sadece davalı … Sigorta A.Ş.’nin dava tarihinden önce yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş tutarı tazminattan mahsup edilmesi ardından %20 hatır indirimi ve sonuç olarak da %20 müterafik kusur indirimi yapılarak nihai tazminat miktarının belirlenmesi için bilirkişiden ilk rapor tarihindeki veriler esas alınarak ek rapor alınması ve usuli kazanılmış haklarda gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/10/2021