Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1945 E. 2021/1479 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1945
KARAR NO: 2021/1479
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
NUMARASI: 2014/1501 Esas – 2018/1330 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkilinin 10/04/2014 tarihinde karışmış olduğu trafik kazası neticesinde beden gücü kaybına uğradığını, kaza sonucunda … plakalı aracın kusurlu bulunduğunu ve aracın kaza tarihinde trafik sigortasının olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, davalıya yapılan başvuru neticesinde eksik olduğu kanaatinde oldukları toplam 43.857,00 TL’lik ödeme yapıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinde oluşan cismani zarar, sürekli ve geçici maluliyet dönemine ilişkin tazminat tutarı için 500,00 TL maddi tazminatın (sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren) işletilecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile 500,00 TL geçici ve kalıcı sakatlığa ilişkin tazminat talebini 26.290,16 TL arttırarak 26.790,16 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın … plakalı aracın işleteni konumundaki … İth. İhr. San ve Tic. Ltd. Şti ve sürücü …’e ihbarını talep ettiklerini, davacıya 17/10/2014 tarihinde yapılan 43.857,00-TL ödeme ile borcun ortadan kalktığını, davacı tarafından imzalanan ibranamenin geçerli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın 04/10/2017 harçlandırma tarihli talep arttırım dilekçesinde talep edilen miktar üzerinden kısmen kabulü ile, 20.853,11 TL maddi tazminatın 18/09/2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacıya 17.10.2014 tarihinde 43.857,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, kazaya karışan sigortasız aracın %70 kusur oranına ve ödeme tarihindeki verilere göre hesaplama yapıldığında, davacının bakiye tazminat alacağı bulunmadığını, kusur indirimi yapılarak, sonra güncel ödenen tutarın tazminat hesabından düşülmesi halinde yine, davacının bakiye tazminat alacağı bulunmadığını, hesap raporunun bu yönüyle hatalı ve eksik inceleme teşkil ettiğini, davacının cezaevinde hükümlü olduğunu, kısıtlı olması nedeniyle kendisine vasi atandığını, ancak hükümde vasi bilgileri belirtilmediğini, bu durumun hükmün infazı aşamasında sorun çıkmasına neden olduğunu, hükmün düzeltilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı vekili dava dilekçesi ile davadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek bakiye tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacının kusursuz, karşı taraf sürücünün tam kusuruna göre hesaplama yapılmıştır. Ancak Mahkemece, ceza dosyasında alınan ATK kusur raporuna göre, dava konusu kazanın meydana gelişinde dava dışı sigortasız araç sürücüsü …’ün %70, davacının ise %30 oranında kusurlu olduğunu belirten kusur raporu benimsenerek hesap raporunda tam kusura göre belirlenen tazminattan davacının kusur oranı dikkate alınarak resen yapılan indirim miktarına hükmedilmiştir. Oysa yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de, öncelikle davalının %70 kusuru nazara alınarak usuli kazanılmış haklarda gözetilerek rapor tarihi ve ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesi amacı ile ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi; ödeme yetersiz ise davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yanlış hesaplama içeren rapor esas alınarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır. HMK’nın 51. maddesinde “dava ehliyeti” dava şartı olarak benimsenmiştir. Öte yandan, 03.03.1993 tarih, 773/82 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da; dava şartlarının davanın açıldığı tarihten, hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır. Yargılama sırasında vesayet altına alındığı anlaşılan davacının vasisinin karar başlığında gösterilmemesi ile TMK’nin 462/8 maddesi hükmü uyarınca vesayet makamından izin almasının sağlanması ve vasinin davaya katılımının sağlanması, ondan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2021