Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1925 E. 2021/1781 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1925
KARAR NO: 2021/1781
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI : 2015/821 Esas 2019/228 Karar
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı … Şirketine ait … aracıyla giriş yaptığını, aracın otele ait otoparktayken davalı şirket çalışanı … tarafından park edildiği sırada otoparkta bulunan duvara çarptığını ve meydana gelen trafik kazasında davacıya ait … plakalı aracın ağır bir şekilde hasarlandığını, davacıya ait aracın davalı otele ait otoparkta ve otel çalışanının kusuru sebebiyle zarara uğradığından, … Şirketinin istihdam edenin sorumluluğu kapsamında sınırsız sorumlu olduğu, kaza neticesinde davacının aracını tamir süresince mahrum kalındığını, yeni aracında ağır hasardan kaynaklı değer kaybına uğradığını belirtmekle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 22.099,00 TL. değer kaybı bedelinin kaza tarihinden itibaren ve aracın tamirde kaldığı süre boyunca araç kiralamak zorunda kalındığından 14.160,00 TL. bedelin ödeme tarihi olan 05/12/2014 tarihinden, 1.180,00 TL ekspertiz ücretininde 16/02/2015 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan tahsili talep edilmiştir. Davalı … A.Ş vekili dilekçesinde özetle; HMK gereğince genel yetkili mahkemenin davalının ikamet adresinin olduğunu, dolayısıyla yetkisizlik kararı verilmesinin gerektiğini, kaza yapan aracın servise götürüldüğünü, toplamda 38.005,46 TL’lik fatura düzenlendiğini, faturanın 29/11/2014 keşide tarihli 38.006,00 TL. bedelli çekle ödendiğini, ekspertiz raporunun taraflarına tebliğ edilmediğini, aynı zamanda talep edilen kira bedelininde makul olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taleplerinin davalı … nezdindeki 3. şahıs mali mesuliyet sigorta poliçesi teminatı dışında olup, bu gerekçeyle davalı şirketin davacı tarafa herhangi bir tazminat yükümlülüğünün bulunmadığını, araç kiralama bedelinin de teminat kapsamı dışında kaldığı, aynı zamanda talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğu, poliçe teminat sınırını da aştığı belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, … plakalı otomobilin 11/11/2014 tarihinde kazaya karışması nedeniyle; A) 22.000,00 TL Değer kaybı bedelinin davalılardan … San. Tic. A.Ş.’den 11/11/2014, davalılardan … A.Ş.’den ise ihbar tarihi olan 02/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya ödenmesine, B) 4.500,00 TL İkame araç kira bedelinin; davalı … San. Tic. A.Ş.’den ödeme tarihi olan 05/12/2014 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, davacıya ödenmesine, Fazlaya dair talebin ise reddine, 389,40 TL Ekspertiz ücreti yargılama giderinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekili ile davalı ….San.Tic. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkile ait aracın bakım-onarımı süresince müvekkil tarafından sağlanan ikame araç bedeline ilişkin sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki tespit ve işbu ikame araç bedeline ilişkin miktar bakımından yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda hesaplama yaparken alelade bir aracın kiralama bedeli dikkate alınmış olduğunu, ancak müvekkilin kullanmaya alışık olduğu ve davaya konu kaza meydana gelmese idi kullanmaya devam edecek olduğu araçla aynı klasmanda bir aracı kiralamış olmakla, müvekkilin hali hazırda kullanmakta olduğu araçtan daha düşük marka ve model bir araç kullanmasının kendisinden istenemeyeceğini, mahkemece hükmolunan kira bedelinin müvekkilin zararını karşılamadığını, gerçek zarar fatura ile sabit iken varsayıma bakılamayacağını, değer kaybı ve ikame araç bedelinin poliçe kapsamında olduğunu, ekspertiz rapor ücretinin yargılama gideri olarak kabulünün hatalı olduğunu, aracın değer kaybı konusunda düzenlenen ekspertiz raporu için 1.180 TL ödenmiş olduğundan bu bedelden de davalıların sorumlu olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı …ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep edilen değer kaybı istemi, müvekkil şirket nezdinde düzenlenen poliçede teminat dışı hal olarak tanımlandığını, dolayısıyla değer kaybı zararından müvekkil şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davacı tarafından talep edilen değer kaybının, olay sonucu meydana gelen finansal kayıp niteliğinde olmakla poliçede yer alan müvekkil şirketin meydana gelen finansal kayıplardan sorumlu olmadığına ilişkin özel şart gereğince, müvekkil şirketin davacının değer kaybı talebinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, mahkemece poliçe limitine yönelik izahatlarının dikkate alınmaksızın poliçe limitini aşar tutarda tazminata hükmedilmesinin açık bir hata olduğunu, sigortalıya ait yerlerde müşteri araçlarına verilebilecek maddi zararlar için teminat limiti olay başına 30.000 TL ve sigorta süresince azami 105.000,00 TL olarak belirtilmiş olduğunu, … plaka sayılı aracın tamir masrafı karşılığı olmak üzere müvekkil sigorta şirketi tarafından 3. şahıs mali mesuliyet sigortası kapsamında, sigortalıya 17.392,33 TL ödeme yapılmış olduğunu, bu hususa ilişkin davacı tarafın herhangi bir itirazının da bulunmadığını, faiz türü ve faiz başlangıç tarihinin TTK’ya açıkça aykırı olduğunu, davacı ile diğer davalı olan sigortalı arasındaki ilişki ticari değil, tüketici kanunu kapsamında kurulmuş bir ilişki olduğunu, uygulanabilecek faiz türünün “yasal faiz” olması gerektiğini, müvekkil şirket açısından, değer kaybı için, bildirim tarihinden 45 gün sonrası olan 17.04.2015 tarihi ve diğer talepler için müvekkil şirkete yapılmış bir bildirim bulunmadığından dava tarihi, faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, poliçe üzerindeki muafiyet hükümlerinin dikkate alınmaksızın hüküm verilmiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı ….San.Tic.Aş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kaza sonrası müvekkil şirkete ait otel yetkililerinin konu ile bizzat ilgilendiğini, davacının uğradığı tüm zararı telafi etmek için gereken ne varsa yaptıklarını, toplamda 38.005,46 TL fatura düzenlendiğini ve fatura bedelinin ödendiğini, davacının kısa bir süre için kullanmış olduğu bu araç için talep etmiş olduğu kira bedelinin fahiş olduğunu, müvekkilin, araçtaki zararın tamamını gidererek üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, davacı, kaza sonrası aracı vakit kaybetmeden servise vermek yerine 3 gün beklediğini, 2 kök ve 1 ek raporda da davacının kiraladığı aracın bedeline ilişkin incelemelerin eksik ve yetersiz yapılmış olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.Davacı sigortacı, zmss kapsamında hasar gören araç Kasko sigortacısına sigorta bedelini ödedikten sonra davalı sürücü …’un kazadan sonra olay yerini terk etmesi nedeniyle ağır kusurlu olduğunu ve hasarın poliçe kapsamında olmadığını iddia ederek kendi sigortacısına karşı eldeki davayı açmıştır.28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevlidir.Somut olayda, davacı tüketici ile davalı … San. Tic. A.Ş. arasında otel konaklamadan kaynaklanan bir tüketici ilişkisi kurulmuş olup otel çalışanının aracı park ettiği sırada oluşan hasardan dolayı araçta oluşan değer kaybı ve ikame araç bedeli talep edilmektedir. Davacı, 6502 sayılı Kanun’un 3.maddesinin k bendi kapsamında tüketici; davacı ile davalı davalı … San. Tic. A.Ş. arasındaki otel konaklama (hizmet) sözleşmesi ise aynı Kanun’un 3.maddesinin l bendi gereğince tüketici işlemidir. Bu durumda uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02/10/2018 tarih, 2017/3944 E. ve 2018/9373 K., 10/12/2020 tarih, 2020/5065 E. ve 2020/7687 K. sayılı kararları, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 03/11/2016 tarih, 2016/7477 E. ve 2016/10046 K. sayılı kararı). Bu nedenlerle davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜ ile yukarıda belirtilen esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine,6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2021