Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1915 E. 2021/1302 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1915
KARAR NO: 2021/1302
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2015/196 Esas – 2019/272 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirkete ait … plakalı römorkün davalı tarafından 19.04.2013 – 19.04.2014 vade tarihli “Genişletilmiş Kasko Und Kasko Paket Poliçesi” ile teminat altına alınan aracın 13.03.2014 tarihinde yaşanan trafik kazasında çıkan yangında tümüyle yanarak zayii olduğunu, durumun davalı şirkete ihbar edildiğini, sigorta poliçesinde “Yeni Değer 349 gün” klozu bulunduğunu, anılan kloza göre “tescil tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde sigortası yaptırılan 0 km – son model araçlarda ilk 1 yıllık sigorta süresi içinde çalınmaları veya tam hasara uğramaları halinde aracın hasar tarihindeki 2. el piyasa değerine bakılmaksızın (MKTKS Genel Şartlarının B.3.3.1.2. ve B.3.3.1.4. hilafına) yeni aracın 1 ay içinde alınması ve şirketçe sigortalanması ve aracın teknik özelliklerini aracın yapısallığını belirgin bir şekilde değiştirmemiş olması koşuluyla aynı marka ve tip aracın hasar tarihi itibariyle tespit edilecek 0 km – son model anahtar teslim değerinin esas alınacağının” belirlendiğini, meydana gelen trafik kazası ve hasarın kloz kapsamında kaldığını, bunun üzerine römork için …’dan teklif talep edildiğini, adı geçen firmanın 14.04.2014 tarihli proforma faturasına göre “349 gün klozuna” istinaden ödenmesi gereken tazminat tutarının 35.515 Euro olduğunu, davalının ödeme yapmaması üzerine 06.11.2014 günü … yevmiye ile ihtarname keşide edildiğini, olumlu sonuç çıkmaması üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nde … Esas sayılı dosya ile 35.515 Euro’nun tahsili için takip başlatıldığını, davalının haksız olarak itiraz ettiğinden bahisle vaki itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatı ödenmesine mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait aracın müvekkili şirket nezdinde 65.000,00 TL bedelle kasko sigortalı olduğunu, araç üzerinde … A.Ş. – Osmanağa Şubesi’nin DAİN – i MÜRTEİN sıfatı bulunduğunu, TTK.m.1273 hükmü uyarınca kredi borcunun güvencesi niteliğinde olan teminattan öncelik hakkı rehin sahibi olduğundan davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığını, talebin fahiş olduğunu, müvekkili şirketin azami 65.000,00 TL sigorta bedeli ile sınırlı sorumlu olduğunu, sorumluluk miktarının her halükarda TÜİK’in Toptan Eşya Fiyat Endeksiyle belirlenecek tutarını geçemeyeceğini, yeni değer klozunun sigortacının sorumluluğunun limitsiz olduğu anlamına gelmediğini, 21.01.2014 tarih ve 2014/153 sayılı hakem kararında “yeni değer klozunun uygulanabilmesi için 1. el 0 km ve trafiğe tescil tarihi itibariyle sigorta düzenleme tarihi arasında 30 günü geçmemiş olması ve aracın tam hasarlı sayılması için çalınmış sayılması gerektiğini, aracın araç için ödenecek tazminat miktarının üst sınırının poliçede belirtilen sigorta bedelinin hasar tarihi itibariyle TÜİK’in Toptan Eşya Fiyat Endeksiyle belirleneceği ve ödenecek tazminat miktarının hiçbir şekilde bu üst sınırı aşamayacağının” vurgulandığını, öte yandan davacının talebine dayanak yaptığı proforma faturaya konu aracın tipi ve özelliklerinin sigortalı araç ile aynı marka model yılı tip ve özelliklerine sahip olduğunu göstermediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, sabit olan 34.515,00 Euro asıl alacak 271,39 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 34.786,39 Euro’ nun asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık %7 oranında uygulanacak faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki borca itirazının iptaline, takibin devamına, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin tazminat talebinin poliçede ki kloza uygun olarak tespit edildiğini, davalının temel itiraz gerekçesinin sigortalısına teslim ettiği poliçede yer almayan ve fakat tarafından mahkemeye sunulan poliçe suretine eklenen bir sınırlama maddesine dayalı olduğunu, TL ödeme ise, davalının mahkemeye sunduğu poliçede dahi olmayan bir düzenleme olduğunu, temerrüt halinde yapılacak ödemelerde, ödeme tarihindeki döviz efektif satış kurunun esas alınacağının açıkça yazılı olduğunu, müvekkilinin talebinin likit olduğunun gayet sarih olduğunu, aynı tip/model araç için …’dan teklik / proforma fatura alındığını, davalı belirtilen nedenle %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; esas mahkemesi, poliçe hükümlerine aykırı düzenlenen bilirkişi raporunu esas alarak aleyhe hüküm kurduğunu, dava konusu sigortalı araç, müvekkili şirket nezdinde 65.000,00 TL bedelle sigortalandığını ve müvekkili şirketin poliçe sebebiyle azami sorumluluğu, poliçede yer alan sigorta bedeli ile sınırlı olup bu sorumluluk miktarı tarafından belirlenen TÜİK toptan eşya fiyat endeksi ile belirlenecek rakamı geçemeyeceğini, poliçe şartları gereğince hasar ödemesinin “TL” olarak yapılacağı kararlaştırıldığı halde esas mahkemesi, kısa karara aykırı düşmemek için “euro” üzerinden yapılan icra takibinin kabulüne karar verdiğini, bu davanın dayanağı olan, davacı tarafın, müvekkili şirket aleyhine “EURO” üzerinden başlatmış olduğu ilamsız icra takibine ilişkin itirazın iptali davası olduğunu, esas mahkemesi eksik inceleme ile hüküm kurduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa’nın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. HMK’nın 298/2.maddesi gereğince, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.” Yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ilamında mahkeme kararında çelişki bulunması halinde bunun mutlak bozma nedeni olacağı ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceği belirtilmiştir. Hüküm ve gerekçenin çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılması, Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır. İlk Derece Mahkemesince, kararın hüküm fıkrasında “Davanın kabulü ile, sabit olan 34.515,00 Euro asıl alacak 271,39 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 34.786,39 Euro’ nun asıl alacak üzerinden takip tarihinden itibaren yıllık %7 oranında uygulanacak faizi ile ve isabet eden takip giderleri ile davalıdan alınıp davacıya verilmek üzere borçlu davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasındaki borca itirazının iptaline, takibin devamına, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine ” karar verilmiştir. Ancak gerekçeli kararında; “….her ne kadar alınan bilirkişi raporunda tazminatın “TL” olarak istenebileceğinin belirtildiği ve düzenlenen poliçenin Diğer Özel Şartlar başlığı altında yer alan 4. Madde ile hasar ödemesinin TL olarak yapılacağının kararlaştırıldığı hususları gerekçeli karar yazılırken fark edilmiş olmakla…” şeklinde olup bu suretle gerekçeli kararın hüküm fıkrası ile gerekçe kısmı arasında çelişki yaratılarak yukarıda açıklanan Anayasa, usul ve yasa kuralları ile Yargıtay HGK ve Yargıtay içtihadı birleştirme kararına aykırılık oluşturulmuştur. O halde mahkemece yapılması gereken; kısa kararla bağlı olmaksızın, kısa karara uygun olarak gerekçesini yeniden düzenlemek veya gerekçeye uygun nitelikte yeni bir kısa karar oluşturmak ve bu şekilde kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiyi gidermektir. Dairemiz kararının kapsam ve şekline göre; davalı ve davacının diğer istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ve davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2021