Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1896 E. 2021/1301 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1896
KARAR NO: 2021/1301
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2016/848 Esas 2019/241 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/07/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin “…” markası altında uzun süreli filo araç kiralama işiyle iştigal ettiğini, davalıların maliki ve sigortacısı olan … plaka sayılı aracın 30.07.2015 tarihinde müvekkil şirkete ait … plaka sayılı araca %100 kusurlu olarak çarpması sonucu hasara uğrattığını, meydana gelen kaza sonucu müvekkiline ait araçta 15.773,13 TL tutarında hasar ve araçta 5.000,00 TL değer kaybı oluştuğunu, ayrıca aracın 3 günlük tamir süresi boyunca 990,00 TL kazanç kaybı oluştuğunu iddia ile 15.773,13 TL hasar bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 20.773,13 TL’nin davalı …’dan kaza tarihinden itibaren, davalı … Şirketinden dava tarihinden itibaren, 990,00 TL mahrum kalınan kira bedelinin …’dan kaza tarihinden itibaren tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin adresinin Şişli/İstanbul olduğunu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini belirterek yetki itirazında bulunmuş, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafın davadan önce müvekkili sigorta şirketine başvurmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve oranında teminat limiti ile sınırlı olduğunu, değer kaybı talebinin poliçe teminatı dışında olduğunu, talep edilen miktarların fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmaya gelmediği gibi herhangi bir cevap dilekçeside vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 13.345,00 TL hasar tutarı ile 4.250,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 17.595,00 TL ‘nin davalı …’dan kaza tarihi davalı … Sigortadan dava tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 306,00 TL kazanç kaybı tahsilatının davalı …’dan kaza tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin tüm taleplerin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme yapmış olduğu yargılama da kendilerine beyan edilen ve dava dosyasına sunulan evraklarda görüleceği üzere sunulan delillerinin de dikkate almadan dava dosyasını karara çıkarttıklarını, mahkemede açılmış bulunan ve kendilerine gönderilen dava dilekçesi nedeni ile sunulan cevap dilekçesinde de görüleceği üzere dava şartının yerine getirilmediğini, müvekkili sigorta şirketine dava öncesinde yapmış olduğu her hangi bir başvurusu bulunmadığını, bu nedenle dava şartı yokluğundan mahkemede açılmış bulunan davanın reddinin gerektiğini, yargılama aşamasında da müvekkili sigorta şirketine yapılan bir başvurunun da bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemede dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır. Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğinde olduğundan mahkemece bu dava şartı yerine getirilmeksizin dava açıldığının tespiti halinde, davacı vekiline 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, başvuru yapılması halinde başvurunun akıbeti beklenmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, dava tarihi olan 20/07/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup davacı tarafça dava tarihinden önce davalı … şirketine başvurulmadığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak yukarıda açıklandığı üzere davacının davalı … şirketine KTK’nın 97. maddesi gereğince başvuru koşulunu yerine getirmesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu husus atlanarak esastan karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı … vekilinin “… dava dosyasına sunulan evraklarda görüleceği üzere sunulan delillerimizi de dikkate almadan dava dosyasını karara çıkartmışlardır. Bu husus bir istinaf bozma nedenidir.” şeklindeki istinaf itirazı ise soyut anlatım olup, bu yöndeki istinaf itirazı gerekçesiz olduğundan değerlendirmeye alınmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/07/2021