Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1883 E. 2021/1662 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1883
KARAR NO: 2021/1662
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 26/02/2019
NUMARASI: 2017/755 Esas – 2019/213 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesi ile; 03/06/2012 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması sonucu motosiklette yolcu olan müvekkilinin yaralandığını, trafik tespit tutanağında motosiklet sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, kazaya asli ve tam kusuru ile sebebiyet veren motosikletin kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmadığından oluşan zarardan davalı güvence hesabının sorumlu olduğunu, müvekkilinin kaza neticesi vücudunun çeşitli yerlerinden ağır şekilde yaralandığını ve hareket kaybına uğradığını, yapılan tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200 TL geçici iş göremezlik ve 3.000 TL daimi iş göremezlik olmak üzere toplam 3.200 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın tescilsiz motosiklet olduğunun anlaşıldığını, mevcut mevzuata göre bu tür bir aracın sigortalanmasının hukuken mümkün olmadığını, bu sebeple müvekkilinin sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığını, öncelikle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin gerektiğini, kusur ve maluliyet oranı hesaplandıktan sonra davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanmasının gerektiğini, davacı vekilinin geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebinin güvence hesabı kapsamında olmadığını, davacı tarafından temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu ve müvekkili aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 58.997,25 TL sürekli iş görmezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 23/08/2017 dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geçici iş görmezlik tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin bir bozma sebebi olduğunu, hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmamış olmasının hatalı olduğunu, hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamış olmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yolun başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 03/06/2012 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen kazada motosiklette yolcu olan davacının meydana gelen kazada yaralandığı, kazaya asli ve tam kusuru ile sebebiyet veren motosikletin kaza tarihi itibariyle geçerli bir zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmadığından oluşan zarardan davalı Güvence Hesabının sorumlu olduğu iddiası ile davacı yolcunun geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının talep edildiği anlaşılmıştır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. Yasal değişiklikle birlikte, artık mahkemeye dava açılmadan önce ilgili sigorta kuruluşuna / Güvence Hesabına yazılı olarak başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen bu başvuru koşulu HMK’nın “dava şartlarını” düzenleyen 114/2. maddesinde yer alan “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmü kapsamında özel bir dava şartıdır.Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan başvuru yapıldığı eksik evrak nedeni ile ödeme yapılmadığı anlaşıldığına göre dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girilip yargılamaya devam olunup karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir.6098 sayılı TBK’nın 51. maddesinde hakimin, tazminatın kapsamını, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiştir. Somut olayda, davacı ile sürücünün arkadaş oldukları anlaşılmakta ise de dosya ve UYAP sisteminden dosyaya aktarılan emniyette alınan ifade tutanakları içeriğinden, taşımanın davacının yararına olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Taşımada sürücünün menfaatinin bulunmadığı iddiası davalı tarafça ispat edilememiştir. Bu halde, belirlenen tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmamasında yargısal uygulamalara, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52. md.) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Somut olayda davacının kask ve koruyucu ekipman takıp takmadığı belirsiz olduğu gibi tibia fibula (baldır kemiği) kırılmış olup diz kapağı ve kafa kemiklerinden bir yaralanma olmadığı anlaşıldığından kask veya dizlik takılmamış olsa dahi meydana gelen zarar yönünden etkisi olmayacağından zararın artmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ancak davacı ile yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün arkadaş olduğu, her ikisinin de 18 yaşından küçük olduğu anlaşıldığına göre davacının sürücü olan arkadaşının ehliyetsiz olduğunu bilerek aracına binmesi nedeni ile belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerekirken yapılmamış olması doğru olmamıştır. Bu doğrultuda, usul ekonomisi de gözetilerek resen aktüerya bilirkişi raporunda düzeltme ve hesaplama yapılarak sürekli iş görmezlik tazminatı olarak belirlenen 58.997,25 TL’den Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıldığında bulunan 47.181,80 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek 47.181,80 TL sürekli iş göremezlik tazminatı için davanın kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; Müterafik kusur indirimi nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet indirimi mahiyetinde olduğundan istinaf talep eden davalı lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemiş ve aşağıdaki aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 47.181,80 TL sürekli iş görmezlik tazminatının temerrüt tarihi olan 23/08/2017 dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Geçici iş görmezlik tazminat talebinin REDDİNE,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 3.223,00 TL Harçtan peşin alınan 266,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.956,20 TL harcın davalıdan tahisili ile hazineye gelir kaydına,4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.540,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,5-Red edilen kısım yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,6-Davacı tarafından yapılan 298,20 TL ilk gider, 308,40 TL tebligat ve müzekkere gideri ile 1.500-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.106,60 TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 2.100,49 TL’sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,7-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 22,05 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/10/2021