Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1876 E. 2021/1478 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1876
KARAR NO: 2021/1478
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/02/2019
NUMARASI: 2018/652 Esas – 2019/139 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalıların sorumluluğunda bulunan … plaka sayılı aracın müvekkiline ait … plaka sayılı araca çarpması sonucunda hasar oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 10.351,66 TL hasar ve 1.000,00 TL değer kaybının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar yargılama aşamasındaki beyanlarında davacı tarafın talep etmiş olduğu tazminat miktarının yasal dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının ıslah talebi kapsamında davasının kabulü ile davalı sigorta şirketi poliçe limitiyle sınırlı olmak koşuluyla 13.800 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, iş bu alacağa davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 13/01/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının ıslahla arttırdığı maddi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığı halde bu husustaki itirazlarının dikkate alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava şartı yerine getirilmediğini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilebilmesi için sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun somut şekilde ispat edilmesinin zorunlu olduğunu, hükmedilen hasar tutarının belirlendiği bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, değer kaybının tespit yönteminin hatalı olup belirlenen tutarın fahiş olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı dava şartını yerine getirmediğini, müvekkilinin araç sürücüsünün kusurunun somut bir şekilde tespit edilemediğini, dosya içerisindeki trafik kazası tespit tutanağında ışık ihlali yapan sürücünün tespit edilemediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davalı … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararı, istinaf talep eden davalı … vekiline 22/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ancak davalı … vekili iki haftalık süre geçtikten sonra 08/04/2019 tarihinde vermiş olduğu dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK 345/1. maddesi gereğince “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır”. İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı davalı … vekilinin istinaf başvurusu HMK’nun 345. maddesinde öngörülen gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık istinaf süresi geçtikten sonra, 08/04/2019 tarihinde yapılmıştır. Bu nedenle davalı …’ın istinaf başvurusu süresinde olmadığından HMK’nın 352/1-c maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş.’nin vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesinde 6704 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değişiklik yapılarak, zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceği veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabileceği belirtilmiştir. 6704 sayılı Kanun’un 26.04.2016 tarih, 29695 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması ile yayım tarihi olan 26.04.2016 tarihinden itibaren KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlüğe girmiştir. KTK’nın 97. maddesi ile getirilen başvuru koşulu da tamamlanabilir bir dava şartı niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta, asıl dava tarihi olan 18/10/2016 itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde yapılan değişiklik yürürlükte olup; davacı tarafça dava tarihinden önce davalı sigorta şirketlerine başvuru yapılmadığının anlaşılması üzerine Mahkemece 20/03/2017 tarihli celse ara kararı ile davacı tarafa verilen süre içinde davacı tarafça başvuruya dair evrakları sunulmuştur. Dava şartı eksikliği verilen süre içerisinde tamamlanmış olduğunda davalı sigorta şirketinin başvuru koşuluna ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü, yine aynı Kanun’un 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. Somut uyuşmazlıkta davacı, aracında kaza nedeniyle oluşan hasar ve değer kaybı talebinde bulunmuş ise de davalı sürücü kazada yaralanmış olduğundan, ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir. Dava konusu kaza 13.11.2014 tarihinde meydana gelmiş, dava 18/10/2016 tarihinde açılmış ve davacı ise dava değerini 26.11.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile artırmış olup, ıslah dilekçesi 8 yıllık dava zamanaşımı süresi içindedir. Bu nedenle zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece hükme esasa alınan ATK raporunda aracın hasarına ilişkin davacının sunduğu rapor ile davalı sigorta tarafından yapılan ekspertiz raporlarının birlikte değerlendirilerek hesaplama yapıldığı görülmekle hasara ve değer kaybına ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava konusu kazayla ilgili Bakırköy 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/25 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış, yapılan yargılama sonucunda davacının kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığından bahisle beraatine karar verilmiş olup bu karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Ceza mahkemesinin kararına dayanak alınan bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün 1. derecede asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporuyla da davacı 1.derecede asli, davalı sürücü 2.derecede tali kusurlu olduğu belirlenmiş ve daha sonra alınan kusur ve hasara ilişkin ATK tarafından düzenlenen 02/11/2018 tarihli raporda da ışık ihlali yapan sürücü tespiti mümkün olmamış ve iki farklı durum kabulüne göre rapor tanzim edilmiş olup, 1.alternatif dikkate alındığında davalı sürücünün asli derecede kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu; davacı tarafın talep edebileceği tazminat miktarının ise toplam 13.800 TL olduğu belirlenmiştir. Mahkemece gerekçede “… kazanın oluşumunda ceza dosyasında belirlenen maddi olaylar ile örtüşen ve ATK tarafından düzenlenen rapordaki 1.alternatife göre davalı tarafın kazanın oluşumunda tamamen kusurlu olduğu ..” açıklanarak ceza dosyasındaki kusur raporu benimsenmiş ve davacı tarafın aracında meydana gelen zararın tamamının davalılardan tahsiline karar verilmiştir. 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine (818 Sayılı BK’nun 53. maddesi) göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır (H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta ceza mahkemesince hükme esas alınan kusur raporunda kazanın oluşu ” … sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı sayılı aracı ile … Caddesi üzerinden … surlarına doğru seyir halindeyken … yolu üzerinden gelip … Sokak istikametine seyreden …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Süleymaniye Kadın Doğum Hastanesi önündeki … nolu ışıklı kavşakta çarpışması ile trafik kazası meydana geldiği” açıklanarak … plakalı sayılı araç sürücüsü …’ın 2918 sayılı 84.maddesinin h bendinde yer alan sürücü asli kusurlarından “Kavşaklara geçiş önceliğine uymama” ve 52/1-b maddesinde düzenlenen “Araçların hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak” tali kurallarını ihlal ettiği için birinci derecede asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’in ise kavşakta geçişini tamamladığı için kusursuz olduğu tespit edilerek bildirilmiştir. Ceza dosyasında alınan bu kusur raporunda kaza mahallinin ışıklı kavşak olduğu, ışık ihlali yapılıp yapılmadığının rapora hiç yazılmadığı, ışık ihlali yapan sürücü konusunda değerlendirme yapılarak kusur belirlenmediği görülmektedir. İlk Derece Mahkemesince ATK’dan alınan kusur raporunda ise kaza mahallinin ışıklı dörtlü kavşak olduğu, kaza tespit tutanağına göre ışık ihlali yapan sürücünün tespit edilemediği açıklanmış olay kaza tespit tutanağında yazılı olduğu şekilde kabul ışık ihlalini yapan araç tam olarak tespit edilemediğinden 2 ayrı alternatife göre kusur belirlemesi yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta kazaya karışan araçlardan hangisinin kırmızı ışık ihlali yaptığı net bir şekilde belirlenememiştir. Bu durumda ceza mahkemesince de beraat kararı verildiği gözetildiğinde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/2416 E. ve 2017/8915 K. sayılı kararında belirtildiği üzere kırmızı ışıkta geçen tarafın net bir şekilde belirlenememesi durumunda tarafların %50’şer oranda kusurlu oldukları kabul edilerek karar verilmesi gerekirken olay yerine, olayın oluşuna uygun düşmeyen, ceza dosyası kapsamında trafik polisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek davalı sürücü tam kusurlu kabul edilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu nedenle davalı sigorta vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı kabul edilerek kazaya karışan sigorta araç sürücüsünün %50 kusur oranına göre tazminata hükmedilmesi gerektiğinden davalı sigorta şirketi bakımından hüküm düzeltilmiş, diğer davalılar bakımından karar kesinleştiğinden aynen aktarılmıştır. Bu nedenle davalı … vekilinin istinaf başvurusu süresinde olmadığından HMK’nın 352/1-c maddesi uyarınca reddine, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-c maddesi gereğince REDDİNE, Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının ıslah talebi kapsamında davasının 13.800,00 TL üzerinden kabulüne, Kabul edilen tazminatın 6.900,00 TL’sinin davalı sigorta şirketi poliçe limitiyle sınırlı olmak koşuluyla tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Kalan 6.900,00 TL’sinin davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Kabul edilen tazminata sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren, davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 13/01/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 2-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 942,67 TL ilam harcından peşin alınan 193,86 TL + 218,37 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 530,44-TL harcın davalılardan alınarak Hazine’ye irat kaydına (Davalı sigorta şirketi (alınması gereken 471,33 TL ilam harcından peşin alınan 193,86 TL + 218,37 TL ıslah harcının toplamı 412,23 TL’nin mahsubu ile kalan ) 59,10 TL’den diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla), 3-Davacı tarafından yapılan 1.292,70 TL (Yargılama gideri ayrıntısı “Tevzide dava açma gideri: 33,50-TL, tebligat-posta gideri: 509,20-TL, bilirkişi ücreti: 750,00-TL, istinaf masrafı: 134,00-TL”) yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine (Davalı sigorta şirketi 646,35 TL’den diğer davalılar ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydıyla), 4-Davacı vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili için AAÜT’ne göre belirlenen 2.725,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 6-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davalı … Sigorta A.Ş. ile davalı … tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 57,70 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2021