Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1854 E. 2021/1828 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1854
KARAR NO: 2021/1828
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2014/1304 Esas – 2018/1116 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … sevk ve idaresindeki … Sigorta A.Ş. tarafından tanzim edilen ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan … plakalı araç ile … sevk ve idaresindeki … Sigorta A.Ş. tanzim edilen ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı bulunan … plaka aracın çarpışması sonucunda müvekkilinin desteği olan eşi …’nın vefat ettiğini, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararını talep ettiklerini, davalıların sorumluluğunun kusur sorumluluğu olmadığı, tehlike sorumluluğu olduğu, müvekkillerine kusur izafe edilemediğinden davalı sigorta şirketinin zararın tamamından sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik defin giderleri için 500,00 TL, destekten yoksun kalma tazminatı için 500,00 olmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini taleple dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın öncelikle davaya konu tazminat bedelinin ödenmiş olması sebebiyle reddinin gerektiğini, davacının dava dilekçesinde maddi tazminat başlığı altında topladığı taleplerinin neler olduğunu açıklaması gerektiğini, davacılar tarafından talep edilen cenaze ve defin giderleri dolaylı zararlardan olduğu, söz konusu taleplerin KZMSS dışında olduğunu, davacının faiz başlangıcına ve türüne ilişkin taleplerin kabul edilemez nitelikte olduğunu, uygulanması gereken faiz türünün yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davalı … Sigorta A.Ş yönünden sulh nedeniyle dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, Davalı … Sigorta A.Ş yönünden davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Her ne kadar bilirkişi davacı eşin ödeme gününde 21 yaşında olduğundan bahisle hesaplama yapılmışsa da hüküm tarihine en yakın tarihe göre değerlendirme yapılması gerektiği, çünkü tazminat hesabında, raporun (hüküm) tarihindeki en son veriler dikkate alındığı ve gerçek belli iken varsayımlara göre değerlendirmenin yapılamayacağı, rapor tarihi itibariyle müvekkilin evlenmediği göz önüne alındığında ihtimal olarak ele alınan yeniden evlenme durumunun rapor tarihindeki müvekkilin mevcut medeni hali evlenip-evlenmediği ve evlenme ihtimalinin değerlendirilirken rapor tarihindeki yaşı göz önüne alınarak hesaplama yapılması gerektiği, AYİM tablosuna göre aktüer hesabı yapılması taleplerinin değerlendirme dışı tutulmuş olduğunu, 22.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda pasif dönem hesabında asgari geçim indirimi dikkate alınmaksızın baz alınacak hüküm tarihine en yakın asgari ücret baz alınması gerekirken bilirkişi raporundaki hesaplamada asgari ücretin 810,70 TL olduğu kabul edilerek yapılan pasif dönem hesabının hatalı olacağını, hüküm tarihi 01.01.2019 tarihinden sonraya denk geldiği için 01.01.2019 tarihindeki net asgari ücret olan 2.020,90 TL ye asgari geçim indirimi miktarı da ilave edilerek yeniden pasif dönem hesabı yapılaması gerekirken ve diğer hesaplama kalemleri açısından da 01.01.2019 tarihindeki güncel asgari ücrete göre hesaplama yapılmamış olmasından dolayı ek bilirkişi raporu alınmayıp hatalı hesaplamaya dayanılarak verilen hükmün eksik incelemeyle usul ve yasaya aykırı olacağını, Kabul anlamına gelmemekle birlikte yeniden evlenme olasılığı doğru olduğu kabul edilse bile; % 75 kusura denk gelen zararı karşılama konusunda davalı … Sigorta A.Ş. ile 163.320,00 TL karşılığında sulh olunmuş olduğunu, geriye kalan % 25 kusur oranına denk gelen tazminat taleplerinin halen … Sigorta A.Ş.’ ye karşı devam etmekte olduğunu, karar gerekçesinde daha önce … Sigorta A.Ş. den 02.10.2014 tarihinde alınan 44.246,68 TL ödemenin ve 163.320,00 TL zararı karşıladığı ve bakiye zarar kalmadığından bahsedilmişse de bahsi geçen iki rakam arasında kusur oranına ilişkin bir denge olmadığını, üstelik sulh görüşmelerinde tarafların rakamlar konusunda daha esnek davrandığı da düşünüldüğünde … Sigorta A.Ş.’nin karşılaması gereken % 25 kusura denk gelen minimum zararın 54.440,00 TL olduğunu, bu yönüyle düşünüldüğünde de halen zararlarının tam olarak karşılanmadığını, bu sebeple … Sİgorta yönünden davanın reddi kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 29.07.2014 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı sürücü … yönetimindeki … plakalı araç ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMSS poliçesi ile sigortalı, sürücü … yönetimindeki … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında sürücü …’nın vefat ettiği, eldeki dava ile müteveffanın eşi olan davacının her iki sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği; kazanın gerçekleşmesinde … plakalı araç sürücüsü …’nın %75 oranında, … plakalı araç sürücüsü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu; Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden önce davacıya 02/10/2014 tarihinde 44.246,68 TL ödeme yapıldığı; Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından ise dava tarihinden sonra 20/07/2016 tarihinde 163.230,00 TL ödeme yapıldığı ve davacı ile … Sigorta A.Ş.’nin aralarında sulh protokolü imzaladığı anlaşılmıştır. Dava tarihinden önce ödeme olması halinde destek tazminatı öncelikle ödeme tarihindeki verilere göre hesaplanmalı, ödenmesi gereken miktarla ödenen miktar arasında KTK’nın 111. maddesinde belirtildiği şekilde fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmelidir. Şayet ödenmesi gereken destek tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa davacı tarafından daha önce verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilerek rapor tarihindeki verilere göre hesaplanan tazminat tutarından, davalı tarafından yapılan ödemelerin güncellenerek düşülmesi sonucunda oluşan duruma göre (davalı lehine oluşan kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmesi gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/19920 Esas ve 2019/8605 Karar sayılı kararı). Dosya kapsamından davalı … Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden önce davacıya 02/10/2014 tarihinde 44.246,68 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince alınan 1. aktüerya bilirkişi raporunda sadece davacı için Sigorta Şirketleri tarafından ödenen tazminat miktarları güncellenerek hesaplanan tazminattan mahsup edilmiş, ancak bilirkişi raporunda KTK’nın 111. maddesine göre bir değerlendirme yapılmamıştır. İtirazlar üzerine alınan 2. aktüerya bilirkişi raporunda ise davalı … Sigorta A.Ş. tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemenin ödeme tarihi verilerine göre 30.612,71 TL olacağı, bu durumda yapılan ödemenin yeterli olduğu bildirilmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesiyle, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasının benimsendiği, davacı kusursuz olduğundan zararın tamamını isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebileceği, açıkça davalıların kusuru oranında sorumlu tutulmasını istemeyen davacı yönünden davalı … Sigorta A.Ş.’nin dava tarihinden önce yapılan ödeme ile sorumluluğu sona ermeyeceği, geriye kalan tazminatını, kusur oranını aşsa bile davalı … Sigorta A.Ş.’den de müştereken ve müteselsilen tahsilini talep edileceği açıktır. Ancak davalı … Sigorta A.Ş. tarafından da dava tarihinden sonra 20/07/2016 tarihinde 163.230,00 TL ödeme yapılmış; alınan 1.aktüerya raporuna göre sigorta şirketleri tarafından yapılan ödeme miktarı toplamının davacının tazminat tutarını karşıladığı ve davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda her iki Sigorta Şirketi tarafından yapılan ödeme ile davacının zararı karşılandığından İlk Derece Mahkemesince davalı … Sigorta A.Ş. bakımından da davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Kabule göre de: Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin hesaplanmasında rapor tarihindeki yaşına göre AYİM Evlenme İhtimali Tablosu’ndaki belirlemelerin esas alınması gerekmektedir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2021/724 Esas ve 2021/3149 Karar sayılı kararı, HGK’nın 1.10.2019 tarihli, 2017/17-2038 E, 2019/979 K sayılı kararı). İlk Derece Mahkemesince alınan 1. aktüerya bilirkişi raporunda davacı eşin, rapor tarihindeki yaşı (24 yaş için % 40 evlenme ihtimali) esas alınarak yeniden evlenme ihtimali belirlenerek müşterek çocuklardan her biri için %5 oranında indirim yapılarak nihayetinde %30 evlenme ihtimaline göre tazminattan indirim yapılmış olmasına göre yapılan hesaplamada usul, yasa ve Yargıtay içtihatlarına aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece alınan 2. aktüerya raporunda ise davalı … Sigorta A.Ş.’nin yaptığı ödemenin yeterli olup olmadığı bakımından hesaplama yapılmış, bunun dışında tazminat hesaplaması yapılmamış, “davacının evlenme ihtimaline ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, bir önceki rapora iştirak edildiği” açıklanmıştır. Esasen 1. aktüerya bilirkişi raporunda evlenme ihtimali doğru hesaplandığından davacının rapora itirazın reddine karar verilmesi gekirken bu konuda rapor alınması yersiz ve usul ekonomisine de aykırı olmuştur. Bu nedenle davalının istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre, pasif döneme ilişkin hesaplamanın AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılması gerekmekte olup, bilirkişi raporunda da, pasif döneme ilişkin hesaplama AGİ dahil edilmemiş asgari ücret üzerinden yapılmış olduğundan bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1- Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/10/2021