Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1846 E. 2021/1503 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1846
KARAR NO: 2021/1503
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
NUMARASI: 2016/240 Esas – 2019/214 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile 16/05/2007 günü sürücü belgesiz olarak dava dışı …’nın kullandığı … plakalı aracın müvekkillerinin desteği …’a çarpması sonucu ölümüne sebebiyet verdiğini, aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle tazminattan davalı …’nın sorumlu olduğunu belirterek her bir müvekkili için 500,00 TL olmak üzere 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili, yazılı başvuru şartı yerine getirilmediğinden dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, ölen yayanın da kusurlu olduğunu, kusur ile zarar arasında illiyet bağının tespiti gerektiğini ayrıca ceza dosyasındaki bulguların da değerlendirilmesi gerektiğini, dava dışı sürücüye davanın ihbarını talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; … için 28.046,17-TL, … için 31.953,83-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı güvence hesabından alınarak davacılara ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının kusuru sebebi ile davanın reddi gerekirken kabulünün hukuka aykırı olduğunu, yetiştirme giderlerinin 16 yıl için hesaplanması gerekirken 11 yıl için hesaplama yapılmış olmasının hatalı olduğunu, kazaya karışan aracın şasi sorgusundan aracın kaza tarihi itibari ile … Sigorta A.Ş. nezdinde poliçesinin mevcut olduğunun anlaşıldığını, yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın karar verilmiş olmasının usule aykırı olduğunu, dosyada mevcut kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacı taraf, davacıların desteğine dava dışı ihbar olunanın idaresindeki … plakalı aracın çarptığı ve aracın kaza tarihini kapsayan geçerli ZMSS poliçesi bulunmadığı gerekçesiyle …’na husumet yöneltmiştir. İlk Derece Mahkemesince zmms bulunmayan aracın zarara sebep olduğu ve davalı …’nın sorumlu olduğu kabul edilerek tazminata karar verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yatırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …’na başvurulabileceği öngörülmüştür. …’na başvurulabilecek hallere ilişkin olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” düzenlemesine yer verilmiş; Aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilebilmesi için bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. Davalı vekilinin kazaya karışan aracın … Sigorta A.Ş. nezdinde poliçesinin mevcut olduğu yönündeki iddiasının araştırılması için Dairemiz tarafından … ile … Sigorta A.Ş.’nin birleştiği … Sigorta A.Ş.’ye müzekkere yazılmıştır. Gelen yazı cevaplarından; davacıların desteğine çarpan ve sigortasız olduğu iddia edilen … plakalı aracın, … plakalı araç ile aynı araç olduğu, satıştan dolayı iptal zeyilname düzenlendiği ancak poliçenin devam ettiği, … no.lu Trafik Poliçesi ile … adına … Sigorta A.Ş. nezdinde 12.10.2006-12.10.2007 tarihleri arasında zmms sigortalı olduğu, kaza tarihinin risk periyodu içerisinde kaldığı, poliçe kapsamında …’ın vefatı sebebiyle … no.lu hasar dosyası açıldığı ve 03/11/2009 tarihinde … için 8.277,00 TL … için 10.234,00 TL’nin vekilleri …’a ödendiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 114/d maddesine göre “Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması” dava şartıdır. HMK’nın 115/2. maddesine göre “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.” Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 13/05/2016 tarih, 2016/4 E. ve 2016/4 K. sayılı kararı ile “Mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırması gerektiği ve tarafların da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebileceği kanunun amir hükmüdür.” yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 13/05/2016 tarih, 2016/1 E. ve 2016/1 K. sayılı kararı). Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 16.04.2014 tarih, 2013/ 9257 E. ve 2014/2979 K. sayılı kararı). Bu nedenle mahkemece resen araştırma yapılması gerektiğinden davacı vekilinin davalının poliçenin araştırılması için yazılan yazıları takip etmediği için sonuçlarına katlanması gerektiği yönündeki beyanı yerinde görülmemiştir. Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davaya konu kazanın meydana geldiği 16/05/2007 tarihinde kazaya kusuru ile sebebiyet veren aracın ZMSS poliçesi bulunduğuna göre açılan dava da davalı Güvence Hesabı’nın pasif husumeti bulunmamaktadır. Bu durumda somut uyuşmazlıkta da davalının pasif taraf ehliyeti (husumeti) bulunmadığına göre, İlk Derece Mahkemesince, açılan davanın davalının taraf ehliyeti bulunmadığından HMK’nın 114/1-d ve 115/2. maddesi gereğince (dava şartı yokluğu sebebi ile) usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’ nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulüne; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın HMK’ nın 114/1-d ve 115/2. maddesi gereğince usulden reddine ilişkin yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre; 1-Açılan davada HMK’nın 114/1-d maddesinde düzenlenen davalının taraf sıfatına ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine, 2- Alınması gereken 59,30 TL ilam harcının peşin yatırılan 231,20 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 171,90 TL harcın kararın kesinleşmesine müteakip talebi halinde davacılara iadesine, 3- Davacıların yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına, 4- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Tarafların yatırdıkları gider/delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi ile birlikte yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 100,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2021