Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1840 E. 2021/1660 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2019/1840
KARAR NO : 2021/1660
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2017/803 Esas – 2018/1341 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07.06.2015 tarihinde Denizli Ankara karayolu Gürlek ışıksız kavşağında, Dinar’dan Denizli istikametine yanında annesi … ile seyrederken sürücülüğünü …’ın yaptığı … plakalı aracın aşırı hız nedeniyle direksiyon hakimiyetini kayderek orta refüjü aşarak karşıdan gelmekte olan … kullandığı … plakalı araca çarpması sonucunda, … plakalı araç sürücüsü … ve araçta bulunan müvekkilinin oğlu … ile kızı …’ın yaşamlarını yitirdiklerini, trafik tespit tutanağına göre davalıya ZMMS sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu diğer sürücülerin kusursuz olduğunun belirtildiğini, bu nedenlerle trafik kazasında çocuklarını kaybeden davacının 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre belirlenecek sonradan arttırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminat tutarının, davalı … şirketinin başvuru ile temerrüde düşmüş olduğundan olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının olduğunu, müvekkilinin … plakalı aracın sigorta şirketi olduğunu, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde maddi zarardan sorumluluğunun poliçe azemi teminat limitiyle sınırlı olduğunu, davacının taraflarına dava öncesi yapılan başvuru ile hasar dosyasının açılarak aküter raporu alındığını, …’ın vefatı nedeniyle alınan aktüer raporunda belirlenen tazminat rakamı olan 34.890 TL, 11.07.2016 tarihinde, …’ın vefatı nedeniyle de 34.890 TL 11.07.2016 tarihinde toplam 69.780,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacının başkaca talep hakkının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabülü ile; 1.000,00 TL destek tazminatının 11/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 58.938,69 TL destek tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; faiz talepleri yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme kararında kabul edilen tazminat miktarı yönünden kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken ıslah dilekçelerindeki faiz talep etmedikleri gerekçesi ile faize karar verilmediğini, mahkeme kararında hataya düşüldüğünü, haksız eylemlerde faiz başlangıcı her zaman ve her durumda olay tarihi olduğunu, ıslah edilen kısım için kaza tarihinden faiz yürütülmesinin yerinde olduğunu, mahkeme tarafından ıslah dilekçesinde faiz talebi yoktur diyerek faize hükmedilmese de dava dilekçesinde mevcut olan faiz talebinin kısmi ıslah için de geçerli olduğunun kabul edildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 07.06.2015 tarihinde Denizli Ankara karayolu Gürlek ışıksız kavşağında, Dinar’dan Denizli istikametine giden sürücülüğünü …’ın yaptığı … plakalı … marka aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüjü aşarak karşıdan gelmekte olan …’ın kullandığı … plakalı … marka araca çarpması sonucunda … marka araç sürücüsü … ve araçta bulunan davacının oğlu … ile kızı …’ın yaşamlarını yitirdikleri, davacının oğlu … ile kızı …’ın desteğini kaybettiğinden, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca destekten yoksun kalma tazminatını faiziyle birlikte talep ettiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde bu tarihte, eğer davadan önce ihbar yoksa en erken dava tarihinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davacı tarafından davalıya dava öncesinde başvuruda bulunulduğu, davalı … şirketince 11/07/2016 tarihinde ödemede bulunulduğu, sigorta şirketinin bu tarih itibari ile faizle sorumlu olduğu anlaşılmakla faiz başlangıç tarihi yönünden mahkemece verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin istinaf yerinde değildir.Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin /2015/5670 esas 2017/11501 karar sayılı kararında “… Mahkemece, ıslah talebi ile ıslah ile artırılan miktar yönünden faiz istenilmediği gerekçesi ile bu miktar yönünden faiz talebinin reddine karar verilmiş ise de; dava dilekçesinde faiz talep edildiği hususu gözetilerek hükmedilen tazminatın tümüne talep gibi dava tarihinden itibaren faiz uygulanmaması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiş ise de bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nun geçici 3/2.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 438/7 maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.” belirlemesinde bulunulmuştur.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun da 27/09/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 24/05/2019 tarih 2017/8 esas 2019/3 karar sayılı kararına göre de bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmi davada, dava konusu miktarın kısmi ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedilecektir.Somut olayda dava belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, belirsiz alacak belirlemesi yapılarak açılan davada ıslahla arttırılan kısma dilekçede istem olmaması nedeniyle harcı da yatırılmış olmasına rağmen faiz uygulamamış olması doğru olmadığından davacının istinaf talebinin kabulüne karar verilerek kabul edilen tazminatın tamamı için 11/07/2016 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiştir.Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Faiz başlangıç tarihine ilişkin istinaf talebinin reddine, Buna göre:1-Davanın KABÜLÜ ile; 59.938,69 TL destek tazminatının 11/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre tahsili gereken harç 4.094,41 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan 29,20 TL peşin harç ile 201,48 TL ıslah harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,4-Davacı tarafından yapılan posta ve tebligat ücreti 247,70 TL bilirkişi masrafı 600,00 TL olmak üzere toplam 847,70 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre 846,00 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 6.943,25 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinden yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesap ve takdir edilen 50,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,7-Gider avansının kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine,3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2021