Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1831 E. 2021/1163 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1831
KARAR NO: 2021/1163
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2017/1360 Esas 2019/256 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … şirketine ZMM Trafik poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın 02/01/2015 tarihinde, sürücü … sevk ve idaresinde iken sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde kaza yaptığını, meydana gelen tek taraflı ve ölümlü kazada araç sürücüsü olan davacıların murisi …’nun vefat ettiğini, kazadan sonra davacılar tarafından davalı … şirketine başvurulduğunu ancak davalı … tarafından davacılara herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik, davacı … için 2.000,00 TL, … için 2.000,00 TL olmak üzere olmak üzere toplam 4.000,00 TL destekten yoksunluk tazminatının (davalı … azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla) kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 29/11/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 16.541,00 TL ve davacı … için 23.459,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL destekten yoksunluk tazminatının, dava dilekçesinde talep edilen ve ıslah dilekçesinde arttırılan kısımlara kaza tarihi olan 02/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın davalı şirket tarafından tanzim edilen, 31/10/2014-2015 vadeli zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davaya konu talebin zamanaşımına uğradığını, rapor temin edildiğinde de görüleceği üzere davaya konu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini, sürücünün tali kusurunun tespiti halinde ise TBK md 52 ” Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” çerçevesinde davacı yanın kusuru nazara alınarak tazminatın kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; davacı … yönünden toplam 16.541,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 2.000,00 TL’sinin 11/12/2017 tarihinden 14.541,00 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı … yönünden toplam 23.459,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 2.000,00 TL’sinin 11/12/2017 tarihinden 21.459,00 TL’sinin ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Trafik kazalarından dolayı haksız fiilden kaynaklanan tazminatlarda ıslah edilen kısım açısından ıslah tarihinden itibaren faiz uygulamasının doğru olmadığını, tazminatın tamamı yönünden faiz başlangıcının dava tarihinden itibaren uygulanacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İşletenin sorumluluğunu teminat altına alan sigorta şirketlerinin sorumluluğunun doğmayacağını, müvekkil şirketin KTK uyarınca işletenin 3. kişilere karşı sorumluluğunu teminat altında aldığını, destekten yoksun kalan sürücü yakınlarının 2017 tarihli HGK kararı uyarınca yansıma yoluyla zarar gördüğünü, desteğin kusurunun kendilerine yansıtılması gerektiğini, mahkeme tarafından konu olay sebebiyle herhangi bir kusur raporu alınmadığını, her ne kadar kaza tek araçlı olarak meydana gelmişse de kazanın oluşumunda yol durumu, mücbir sebep gibi hususlar değerlendirilmeden salt müteveffanın kusurlu olduğundan bahisle hüküm kurulduğunu ancak bu durumun hukukun temel ilke ve prensiplerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”, 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, zorunlu mali sorumluluk sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. maddesinde, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası dışında kalan hususlar düzenlenmiş olup, araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri 92. madde kapsamında yer almamakla birlikte, uygulama ve yargı kararları ile sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir. Araç işleteni olan murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek kanun, gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olduğundan, desteklerinin kusurunun olması davacıların hakkına, etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi mümkündür. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettikleri hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. (Yargıtay 17. HD. 2014/17669 E. 2017/919 K.) (HGK’nun 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 esas-411 karar, HGK’nun 22.2.2012 gün 2011/17-787 esas 2012/92 karar, HGK’nun 16.1.2013 gün ve 2013/17-1791 esas 2013/74 karar sayılı ilamları ) Somut olayda davaya konu trafik kazası 02/01/2015 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı tarafça sigortalı aracın ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi ise 31/10/2014 tarihidir. Karayolları Trafik Kanununun 92.maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun 26/04/2016 tarihinde, yeni Genel Şartlar ise 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla, kaza tarihi ile poliçe tarihi, sözü geçen Genel Şartlar ve Kanun değişikliğinden öncedir. Bu durumda kazanın meydana geldiği ve poliçenin tanzim edildiği tarihe göre 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Genel Şartlar’da yapılan değişikliklerin somut olaya uygulanması da mümkün bulunmadığından, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin, HGK kararlarıyla da örtüşen içtihatlarında da vurgulandığı üzere, davacıların sigortalı araç işleteninin mirasçısı olarak değil, destek alacaklısı 3. kişi olarak sürücünün ve işletenin kusuruyla sorumlu tutulmadan talepte bulunabilecekleri sonucuna varıldığından, davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf talebi yerinde değildir. Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da davadan önce başvuru yoksa dava tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem/dava tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden davalıya KTK’nın 99.madde hükmüne göre dava öncesi başvuru olmadığından, dava tarihinden itibaren olması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/1998 E. ve 2021/3266 K., 2019/5263 E. ve 2020/8614 K sayılı kararları). Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince REDDİNE, Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b.2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Davanın KABULÜ ile; 1-Davacı … yönünden toplam 16.541,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/12/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 2-Davacı … yönünden toplam 23.459,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 14/12/2017 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 3-Karar harcı 2.732,40 TL’den davacı tarafça peşin olarak yatırılan 31,40 TL, ıslah harcı olarak yatırılan 123,00 TL olmak üzere toplam 154,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.578,00 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazine adına irad kaydına, 4-Davacı tarafça yatırılan toplam 154,40 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5-Davacı tarafça yapılan 36,00 TL ilk masraf, 199,10 TL tebligat ve müzekkere gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 935,10 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli …Ü.T. deki esaslara göre belirlenen … yönünden 2.725,00 TL, davacı … yönünden 2.815,08 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2- Alınması gereken 2.732,40 TL harçtan peşin alınan 684,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.048,40 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 18,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/06/2021