Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1830 E. 2021/1659 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1830
KARAR NO: 2021/1659
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/05/2018
NUMARASI: 2016/532 Esas – 2018/619 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Habur Gümrük Müdürlüğü Sahası içinde Irak istikametine doğru seyir halinde iken 4-5 nolu peronlara yaklaşık 100 metre kala direksiyon hakimiyetini kaybederek önce … plakalı aracın sol ön köşe kısımlarına çarptığını, … plakalı aracın … plakalı dorsesi ile birlikte dorsenin arkasında yaya olarak duran …’e çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkillerinin desteği olan …’in vefat ettiğini, meydana gelen kazada sürücü …’ün asli kusurlu bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere uzman bilirkişiler tarafından hesaplandığından fazla çıkması halinde arttırılmak üzere 6100 sayılı yasanın 107. maddesine göre belirlenecek maddi tazminata davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta vekili cevap dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; davacı yana tespit edilen toplam 107.176,00 TL tazminatın 04.08.2010 tarihinde ödenip ve davacı tarafından müvekkili kurum 16.02.2010 tarihli kaza ile ilgili olarak başkaca bir alacakları kalmadığı belirtilerek kesin ve dönüşümsüz olarak ibra edildiğini, yapılan ödeme tarihinin 04.08.2010 tarihli olmakla işbu ödemeden ve davacının davalı tarafına verdiği ibranameden itibaren 2 yıl içerisinde dava açılmadığından hak düşürücü sürenin dolduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkillerinden alınan bahse konu ibranamenin gerek ilgili kanun hükümleri gerekse Yargıtay içtihatları ile belirlenen geçerlilik şartlarını haiz olmadığından artık KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahsedilemeyeceğini, bahse konu ibranamenin en başından beri geçersiz olduğunu, hüküm doğurmadığını, müvekkillerine davalı tarafından eksik ödeme yapıldığının kabulü ile davalarının kabulünün gerektiğini, ibranamenin iptali için açıkça ve ayrıca iptalinin istenmesine gerek olmadığından yerel mahkemenin öncelikle müvekkillerin 2 yıllık süre içerisinde davalılara yönelik ibraname hükümlerinin kabul edilmediğine yönelik bir irade açıklamalarının olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 16.02.2010 günü saat 22.50 sıralarında sürücü …’ün yönetimindeki … plaka sayılı kamyon ile Habur Gümrük Müdürlüğü Sahası içinde Irak İstikametine doğru seyrederken, 4-5 no’u peronlara yaklaştığı sırada aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek önce … plaka sayılı aracın ön köşe kısmına çarpıp, daha sonra duramayıp … plaka sayılı aracın arkasına çarparken bu aracın da arkasında bulunan davacılar murisi yaya …’e çarparak araçların hasar görmesine ve yayanın ölümüne neden olduğu, kazaya karışan aracın plakasının sahte olması nedeni ile davacılar tarafından uğradıkları zararın tazmini için davalı …na müracaat ettikleri, toplam 107.176,00 TL tazminatın 04.08.2010 tarihinde ödendiği ve davacı tarafından davalı …nı 16.02.2010 tarihli kaza ile ilgili olarak başkaca bir hak ve alacakları kalmadığı belirtilerek kesin ve dönüşümsüz olarak ibra ettikleri, bu davada ise ödemenin mağduriyetlerini karşılamaya yetmediği belirtilerek eksik ödeme nedeniyle talepte bulundukları anlaşılmıştır. 2918 sayılı KTK’nin “sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlığını taşıyan 111. maddesi gereği, “ Karayolları Trafik Kanunu ile öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir”. Bu madde hükmü gereğince, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasadaki bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece res’en dikkate alınması gerekir. Somut olayda, davaya konu kaza nedeniyle davalı tarafından davacılar vekilinden ibraname alındığı, yapılan ödeme miktarının ibranamede yazılı olduğu, davalı vekilinin ödeme tarihi olarak belirttiği 04/08/2010 tarihinde davacılar adına Hacire Kardeş adına ibranamedeki bedelin … Bankası Nizip şubesine yatırıldığına ilişkin dekontun dosyada bulunduğu, davacı tarafın karşı çıkmadığı ve bu konuda uyuşmazlık çıkarmadığı , KTK.nun 111/2. maddesinde yer alan 2 yıllık sürenin, hak düşürücü süre olup resen nazara alınması gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, dava tarihi olan13/05/2016 tarihi itibarıyla KTK.111/2 maddesinde yer alan iki yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu, ibranamenin hangi sebeple baştan beri hükümsüz olduğu iddiası da ispatlanamamış olmakla Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde değildir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2017/1671 Esas 2018/1245 Karar sayılı ilamı). Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2021