Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/1813 E. 2021/1824 K. 28.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/1813
KARAR NO: 2021/1824
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/11/2018
NUMARASI: 2016/103 Esas 2018/1143 Karar
ASIL DAVADA
DAVA TARİHİ: 29/01/2016
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2016/121 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/02/2016
KARAR TARİHİ: 28/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi nezdinde kasko poliçesi ile sigortalı olan dava dışı … adına kayıtlı … plakalı aracın 09/08/2014 tarihinde davalının işlettiği otoparktan çalındığını, çalınan aracın bedelinin müvekkili şirket tarafından kasko poliçesi teminatı kapsamında dava dışı sigortalıya ödendiğini, ödenen hasar tazminatının davalıdan rücuen tazmini amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının yetkiye, borca, takibe ve faize haksız ve kötüniyetli olarak itiraz etmesi üzerine durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağının en az %20’si tutarında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya ait … plaka sayılı aracın 09/08/2014 tarihinde müvekkilinin işletmekte olduğu otoparktan çalındığını ancak aracın çalınmasında müvekkilinin çalışanlarının hiçbir kusuru ve sorumluluğunun bulunmadığını, karşı tarafın istemekte olduğu hasar bedelinin fahiş olduğu, kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/121 Esas Sayılı Dosyası Davacı vekili birleşn davada vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine kasko poliçesi ile sigortalı bulunan aracın davalı borçlunun işletmesi altında bulunan … ünvanlı sosyal ve spor tesislerinin otoparkından çalınması neticesinde dava dışı sigortalıya ödenen hazar tazminatının rücuen tazmin edilmesi amacıyla davacı borçlu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından işletilmekte olan … bünyesinde kapsamlı bir spor salonu, güzellik merkezi, çeşitli restoran ve dükkanlar bir sinema merkezi vs.bulunduran bir sosyal tesis olduğunu, müvekkili şirketin işletmesi altında bulunan sosyal tesiste otopark hizmeti vermesi konusunda dava dışı … Ltd. Şti. ile anlaştıklarını, bu anlaşma neticesinde otopark alanının dava dışı …’e tahsis edilmiş bulunduğunu, müvekkilinin hakimiyet alanı dışında gerçekleşmiş bir vakaya ilişkin zararın müvekkilinden tazminin talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu zarara ilişkin olarak müvekkilinin bir kusuru bulunmadığından sorumluluklarının doğmayacağını, davacı sigorta şirketi tarafından yapılan hasar tazminatının nasıl hesaplandığının açık olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Asıl ve birleşen davanın kabulüne” karar verilmiştir. Bu karara karşı asıl ve birleşen davada davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı … Ltd.Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçesinde kabul kararı vermesinin hatalı bir değerlendirme olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının hırsızlık olayı nedeni ile sigortalısına ödemiş olduğu bedele ilişkin yapmış ve başlatmış olduğu takibe itirazın iptalini talep etmesi noktasında toplandığını, bu iddialar karşısında davacı iddialarına karşı ayrıntılı cevap verilmişse de mahkemenin kanaati objektif delillere, tanık anlatımlarına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, somut olay ile yasalar ve deliller karşısında değerlendirmede hataya düşerek yanlış karar verildiğini, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı … Sigortanın davada aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacı taraf, aynı olayda sigorta tahkim kuruluna verdiği beyanda kendi iddialarının ve bilirkişilerin raporlarını doğrulayan şekilde beyanda bulunduğunu, bu nedenle, davacı … Sigorta’nın taraf sıfatına sahip olmaması nedeni ile davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi sebebiyle bozmayı gerektirdiğini, bilirkişilerin müvekkili hakkında yapmış oldukları kusur oranı tespitine katılmayıp, itiraz etmelerine rağmen mahkemece, rapordaki kusur oranına ilişkin itirazlarını hiç dikkate almadan direk rapor doğrultusunda karar verildiğini, bilirkişilerin araç bedeli konusundaki tespitlerine katılmanın da mümkün olmadığını, çalınan aracın değeri 140.000.TL’nin altında olup, bu konunun detaylı olarak araştırılarak aracın değerinin belirlenmesi gerekirken davacı tarafça ödemesi yapılan bedel üzerinden karar verilmiş olmasının bozmayı gerektirdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı … Sigorta Aş’nin taraf sıfatı bulunmadığını, dava konusu zarara ilişkin olarak müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu zararın oluşmasında müvekkilinin kusuru bulunmadığını, dava konusu aracın piyasa değerinin hesaplanmasında yeterli araştırma yapılmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, saklama sözleşmesi kapsamında anahtarı valeye bırakılan aracın çalınması nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen kasko bedelinin rucuen tahsili için yapılan takibe itiraz edildiğinden itirazın iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Davacı sigortacı, sigorta bedelini sigortalısına ödedikten sonra TTK’nin 1301. ve 1472. maddesindeki yasal halefiyet hükümleri uyarınca, sigorta ettirenin yerine geçmek suretiyle eldeki davayı açmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesinin k bendinde tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi, l bendinde de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Yine aynı Kanun’un 73. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımı verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davalarında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, 37 Esas, 9 Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı Sigorta şirketi ile dava dışı sigortacısı arasında hasara uğrayan … plakalı araç için “Kasko Sigorta” poliçesi imzalanmıştır. Sigortalısına hasar bedelini ödeyen davacı sigorta şirketi kusuru bulunduğunu iddia ettiği davalılar aleyhine ödediği hasar bedelinin tahsili için ayrı ayrı icra takibi başlatmıştır. Davalı borçluların süresinde itirazı üzerine de itirazın iptali davası açılmıştır. Davacı ve davalı arasında doğrudan bir ilişki bulunmadığından halefiyet kuralı gereğince dava dışı sigortalayan ile davalı arasında ki hukuki ilişkiye göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Dosya kapsamından … isimli işletmeye gelen dava dışı sigortalı araç sürücüsünün, aracı anahtarıyla birlikte, otoparka park etmesi için davalı … Ltd.Şti.’nin çalışanı olan valeye teslim ettiği ancak aracın anahtarının bulunduğu yerden alınması suretiyle çalındığı anlaşıldığından davalılar ile ile sigortalı araç sürücüsü arasında aracın park edilmesi amacı ile davalını vale olan çalışanına teslimi ile bir tüketici işlemi kurulmuştur. Bu nedenle uyuşmazlığın dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenlerle davanın Tüketici Mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek davanın esası hakkında yargılama yapılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiş; Daire kararının kapsam ve şekline göre; davalılar vekillerinin istinaf itirazları incelenme konusu yapılmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … Ltd.Şti. vekili ve davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda belirtilen esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın iadesine, 6-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin mahkemece yeniden yapılacak yargılamada verilecek kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/10/2021